"SADECE İŞİMİ YAPMAK İSTİYORUM, AMA BENİ ZORLA POLEMİKLERİN İÇİNE ÇEKİYORLAR"

Micheal KUYUCU 06 Eki 2019

Micheal KUYUCU
Önce farklı yorumculara verdiği şarkılarla adını duyurdu.

İlk bombası “Beni Adım Aşk” oldu, ikinci bombası “Türkan”, üçüncü bombası ise “Bağdat”. Ardı ardına hit besteler yaptı. Bu süreçte yorumculukta da kendisini kanıtladı ve hem mutfakta hem de vitrinde başarılı oldu. Kısa bir süre önce “Daha Bi Aşık” albümünü yayınladı. Herkes single yaparken o inatla “albüm” dedi. Ayla Çelik ile müzik ve hayat üzerine konuştuk.

“Asla single yapmam”

Hiç öyle tek şarkılık bir single yapmam, yaparsam da bir albümün habercisi olur, önden bir single çıkar, ardından da albüm gelir. Single demek, albüm habercisi demek. Üreten ve çalışan grubun bir parçası olduğum için albüm yapmayı tercih ettim. Beni dinlemek isteyen dinleyicilerim, en azından benimle bir saat vakit geçirebilsin istedim. Albümüm de gayet iyi gidiyor. Bu albüm aslında çok hitlerle dolu bir albüm, ama 14 şarkı olduğu için dozları yavaş yavaş algılamak gerekiyor. Mutlaka herkes kendi şarkısını içinden çekip alacaktır.

“Bir daha “Bağdat” mı yapacağım?”

İrem Derici, Ebru Gündeş, Sibel Can, Deniz Seki, Gökhan Tepe, Demet Akalın gibi bayağı şarkı verdiğim isim var. Hatta bir ara kendi albümümü yaparken bana şarkı kalmadığını fark ettim. Hep vermişim. Hatta panik olduğum bir an oldu. Bir dönem şarkı yapmadım “Ay ben yapamıyorum bitti herhalde” dedim. Herkes benden “Bağdat” gibi bir şey istiyor. Ben “Bağdat” gibi bir şey yapsam bu sefer aynısını yapmışsın diyecekler. O yüzden yine güzel bir şey yapmanın peşindeydim. Ben bir daha “Bağdat” mı yapacağım?  “Benim Adım Aşk gibi bir şey yakalayamazsın” dediler. Arkasından “Türkan” geldi. “Türkan gibi bir şey yakalayamazsın” dediler arkasından “Bağdat” geldi. Şimdi “Daha Bir Aşık” var. 14 şarkılık bir albüm geldi. Tek şarkıya da geçmedim açıkçası. Ben biraz albüme oynadım bu projede. İyi bir albüm yapmanın derdindeydim. İyi bir şarkı yapmaktansa iyi şarkılardan oluşan bir albüm yapmak istedim.

“Ben sadece işimi yapmak istiyorum!”

Artık çok fazla konuşmak, fazla yorum yapmak istemiyorum. Sadece işimi yapmak istiyorum, ama maalesef insanlar ister istemez polemiklerin içine çekmeye çalışıyor, çektiğini sanıyor. İster girersin ister girmezsin. En büyük hayalimi sordular ben de “Bir dünya starının benim şarkımı okuması” dedim.  Bu konu büyüyerek bir kartopuyken bir çığ oldu. Ben çok büyük bir şeyden bahsediyorum. Konu birilerinin söylemesi ya da başka dillerde okuması değil. “My Way” örneğini o yüzden veriyorum. Benim şarkılarım başka dillerde okundu zaten. O değil benim söylemek istediğim. Ama “Bağdat” olur, ama başka bir şarkı olur, ne olur bilmiyorum ama en büyük isteğim bu yani. Dünya starı falan filan öyle bir şey yok. Ben gayet nerede durduğumu bilen biriyim. İşte beni bilenler biliyor. Bilmeyenler de ileri geri konuşuyor.

“İsmin duyulmamışsa hiçbir değerin yok”

Çocukken paralel giden bir yaramazlığım, hırçınlığım, asabiyetim vardı. Canını okurdum annemin. Artık yıldırırdım onu. Ama sonra tabi büyüdükçe daha olgunlaştıkça törpülendi o yönüm. Konservatuvarda iken, bir yandan da beste yapıyordum. Şarkılarımı hep dinletmek istiyordum ama olmuyordu. Bizim ülkemizde şöyle bir şey var: İsmin duyulmamışsa senin hiçbir değerin yok! İsimsiz olunca hiçbir şey konuşamıyorsunuz. Bir gün “Benim Adım Aşk”ı yazdım. Arkadaşım dedi ki “Sibel Can çok güzel okur bu şarkıyı.” ben “Olmuyor işte isimsiz olunca” dedim. “Yok dinletelim şunu” dedi. O şekilde Sibel Can şarkıyı dinledi ve aldı. Sibel Can o şarkıyı okuduktan sonra herkes Ayla Çelik demeye başladı. İsmime kovuştum yani. Ben mutfakta da çok mutluyum, ama sahnenin de başka bir keyfi var. İkisinden de kazanıyorum. Genelde beste olduğu zaman ya tek başıma kazanıyorum ya iki kişi yaptıysak iki kişi kazanıyorum, ama sahne olduğu zaman sonuçta orada 30 kişi var, 30 kişi beraber kazanıyoruz.

“Rapçi diye tanıtılan isimlerin raple alakası yok”

Ülkemizde pop rap çok önemli bir açıktı, yoktu çünkü. Neden yoktu? Çünkü dinleyicisi yoktu. Şimdi artık rap dinleyicisine kavuştu. Dinleyicisi olduğu için o da var oldu. Güzel mi? Güzel. Daha ileri olacak mı? Kesinlikle olacak. Bazıları rap, bazıları da rap değil bu arada. Rap diye tanıtılan isimlerin bazılarının raple de alakası yok. Bildiğin popüler arabesk müzik yapan isimlerde var içinde. Rap müziğin de popu geçmesinde de bir sakınca yok bence. Ayrıca geçsin ne olur ki? Arabesk popu geçti, geçsin. Türkü popu geçti, geçsin. Hepsi geçsin. Bütün yarışlarımız müzik üzerinden olsun. Ne olacak ki?  O onunla yarışmış geçmiş, şahane bir şey. Bence hiçbir sakıncası yok.

Tarkan’a apolitik bir tavsiye

Tarkan 2018 yılında Harbiye’de konser vermedi. Bir yıl aradan sonra sahneye çıktı ve yedi konsere imza attı. Konserler bir bilet skandalı ile başladı, karaborsaya düşen biletler konserlere biraz gölge düşürdü. Ama Hitt Production karaborsa bilet satan yurt dışındaki internet sitesi ile çok güzel bir mücadele verdi ve o sitenin Tarkan konser biletlerini karaborsaya satmasını hukuki anlamda engelledi. Tarkan işini iyi yapıyor, tüm zamanların en mütevazı pop starı. Sakin, sempatik, çalışkan, cool ve asla ukala olmayan bir duruşu var. Tam bir star yönetimi var bu adamda. İşini güzel de yapıyor. En önemli özelliği bence pazarlama dehası. Deha diyorum çünkü bunu dünyada az kişi yaptı. Türkiye’de ise bir tek Tarkan yaptı. O bizim Michael Jackson’umuz oldu. Bunu yaparken her zaman herkese eşit mesafede olmaya özen gösterdi. Tam Türkiye’nin starı oldu. Bu yönüne hayrandım Tarkan’ın ama 2019 yılında biraz bu yönünden saptı. Biraz politika girdi. Siyasi söylemlere girdi, bu bir insan olarak onun en doğal hakkıydı ama bir star olarak bunu yapmaması lazımdı. Çünkü o ultra star. Konumu başka bir yerde. Orhan baba gibi hissettirdi kendisini bir anda. Oysa buna hiç gerek yok. Orhan baba emekliliğini politika üzerinden nemalanma stratejisi üzerine kurdu. Artık hiçbir şey üretmiyor. Tarkan öyle değil, o herkesin, her görüşün sevdiği bir insan. Hangi görüş olursa olsun siyasete karışması hoş olmadı. Tarkan’a bir ağabey tavsiyesi (gerçeği yaşı benden büyük ama sözün gelişi) politikaya bulaşma. Müziğini yap, bırak herkes seni sevsin. Şu an popçuların nerdeyse tamamı kutuplaşmada bir tarafı seçti, sen bu topa girme, herkesin mega starı olmaya devam et. Ulusal ve evrensel konularla ilgilen, sana bu daha çok yakışıyor.

Bu ara geçtiğimiz hafta tüm basın Tarkan’ın Harbiye’de verdiği yedi konserden toplam 9 milyon lira kazandığını yazdı. Doğruysa güzel para, yakışır, helali hoş olsun.

Bu konser farklı bir konser

Ayarlanabilir mikrotonal gitarın mucidi, müzisyen, besteci ve akademisyen Tolgahan Çoğulu ve çift saplı bağlama icracısı Sinan Ayyıldız, 19 Ekim Cumartesi Arter’de çok özel bir dinleti sunmaya hazırlanıyor. Bu konserde, halk müziğinin kendi içindeki çok seslilikten yararlanılmasında önemli bir rol oynayan müzisyen, besteci ve akademisyen Sinan Ayyıldız’ın bağlama tekniği ile Tolgahan Çoğulu’nun mikrotonal gitarının tınıları dinleyicilerle buluşacak. Teknik yetkinliği ön plana çıkaran bir performans sunan konser aynı zamanda, köklü bir müzikal geçmişi de gündeme getirecek.

Bulut Yıldırım’ın Almanya sergisi

2006 yılında Almanya’da yaşayan Türk Akademisyen ve iş adamları tarafından kurulan Turkish Round Table Club derneğinin bu yıl 11.’sini düzenlediği Türk Kültür Günleri kapsamında farklı disiplinlerdeki sanatçıları 14-24 Ekim tarihleri arasında Almanya’nın Heilbronn şehrinde ağırlıyor.

Sony Alpha Avrupa marka elçisi ve IPA - Uluslararası Fotoğrafçılık Ödüllerine sahip Burak Bulut Yıldırım da “Ayaküstü” (In Haste) ve “Kara Işık” (Black Light) fotoğraf projelerini sergileyecek. Sanatçı fotoğraf sergisi satışlarından elde edeceği gelirin tamamını Turkish Round Table Club Derneği'nin Almanya ‘da yaşayan Türk kökenli genç ve çocukların bağımsız bireyler olarak yetişmelerini amaçlayan eğitim ve sağlık alanlarındaki sosyal sorumluluk projelerine bağışlayacak. Bu serginin Almanya’da olması çok anlamlı bir hadise ama asıl anlamlı olan bir fotoğraf sanatçısının Almanya’da yaşayan Türk kökenli gençleri düşünerek bir sosyal sorumluluk projesine katkıda bulunması.

Sinemasal film festivali Doğu Anadolu’daydı

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve Sinemasal Kültür Sanat Derneği iş birliğiyle düzenlenen "7. Sinemasal Film Festivali” bu sene ‘Doğu Anadolu’ etabını tamamladı. Festival kapsamında Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı, Van ve Hakkari’de 30 bin çocuk ve ailesi gerçek sinema deneyimi yaşadı.

7. Sinemasal Film Festivali’nde BKM’nin sponsorluğunda 'Bizim Köyün Şarkısı’ isimli filmin gösterimi yapıldı. Filmin ardından mutlulukları yüzlerinden okunan çocuklar, böyle bir etkinliği organize ettiği için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, Sinemasal gönüllülerine ve tüm destekçilere teşekkürlerini sundu. Ziyaret edilen her köyde çocuklara çeşitli hediyeler dağıtılırken, film gösterimlerinin yanı sıra çocuklar yüz boyamadan resim ve kukla atölyesine, şarkı yarışmasından tiyatro gösterilerine kadar birçok farklı etkinlikle eğlendi. Bu festivalin ‘Doğu Anadolu’ ayağının da olması çok güzel düşünülmüş. Yıllardır her anlamda Doğuyu unuttuk, bunu her anlamda bize faturası çok ağır oldu. Daha da fazla önem verilmesi lazım o bölgelere, Türkiye’nin İstanbul’a kilitlenmesi hem sosyal anlamda hem de ekonomik anlamda Türkiye’ye zarar veriyor. Bu bir eli boş bırakıp diğer ele on karpuz koymak gibi bir şey. Oysa bizim topraklarımızın iki eli yok, onlarca eli var ama biz tüm karpuzları ısrarla tek bir ele yüklüyoruz, gün gelir o elde “artık yeter” der.

Üçüncü single yayınlandı

2003 yılında katıldığı Türkiye’nin ilk popstar yarışmasındaki performansları ile adını geniş kitlelere duyuran ve ciddi bir hayran kitlesi edinen, bugüne kadar 2 albüm ve 4 single hazırlayan Barış Kömürcüoğlu, yeni teklisi “Pişman Ol” ile bir kez daha “müzik dünyasına ben de varım” dedi. Barış Kömürcüoğlu, bu kez sözü ve müziği kendisine bir şarkı seslendirirken şarkının düzenlemesinde Alper Yazıcı ile çalıştı.

Beylikdüzü Belediyesi kültür sanat sezonunu açtı

Beylikdüzü Belediyesinin kültür departmanı çok iyi çalışıyor. Hem çok güzel etkinlikler düzenliyor hem de onları iyi duyuruyor. Bu açıdan ele alındığında iyi bir PR departmanı var diyebilirim. Geçtiğimiz hafta ilçenin Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi (BAKSM), kültür sanat sezonunu açtı. Sezonun ilk oyununda Semih Çelenk’in yazıp yönettiği, Fırat Tanış’ın sahneye taşıdığı “Fırat Tanış ile Gelin Tanış Olalım” adlı oyun sergilendi.

Oyuncu Fırat Tanış bu oyununda, Yunus Emre’den Pir Sultan Abdal’a ve Aşık Veysel’e uzanan Anadolu erenlerinin sözlerine ve deyişlerine yer verdi. Oyunda Tanış, okuduğu şiirlerle anlattığı rivayetlerle seslendirdiği türkülerle izleyicilerin ruhuna ve kalbine dokunmayı başardı. Fırat Tanış’a sahnede; Cem Erdost İleri, Mehmet Taylan Ünal, Mesut Ulusan ve Sitar Sertaç Şanlı, enstrümanlarıyla eşlik etti. 80 dakika süren oyun izleyicilerden olumlu geri bildirimler aldı.

Bu etkinliklerin artmasını canı gönülden istiyorum. Tüm belediyelerin kardeş etkinlikler düzenlemesi lazım. Bu sanatsal faaliyetlerde CHP’li belediyeler AK Partili belediyelere, AK Partili belediyeler de CHP’li belediyelerle paslaşmalı, birbirlerinin etkinliklerine destek olmalı. Hep yazdım çizdim, bunun endişesi üstümde. Ülkedeki kutuplaşma haddini aşmış durumda, burada belediyelere çok büyük bir görev düşüyor. Her iki kutbunda insanlarını bir araya getirecek sanat, spor ve benzeri faaliyetlere imza atması gerekiyor. Mesela örnek, Kadıköy Belediyesi, Gaziosmanpaşa Belediyesi ile ortak projeler yapsın. İBB bu projelere destek olsun. Şu an bu birleşmeye toplumun çok ihtiyacı var.

iPhone’nun satışlarında ciddi düşüş var

iPhone Apple’ın gelirinde en büyük paya sahip ürünlerden biri. Özellikle son beş yıla iPhone, Apple’ın toplam net karının yüzde 60’lık payına sahip oldu. Akıllı telefon piyasasının adeta gelişmesine neden olan iPhone 2018 yılının ilk çeyreğinde Apple’ın toplam gelirinin yüzde yetmişini sağladı. Bu ürün Apple’ın adeta büyük bir lokomotifi oldu. Ancak bir iki yıldır iPhone’un satışlarında hafif bir çalkalanma oldu. Mesela 2019 yılının ilk çeyreğinde iPhone satışları 29.47 milyar dolardan 25.99 milyar dolara düştü ve ilk kez iPhone’un Apple içindeki gelir payı yüzde ellinin altına düştü.

Bence bunun pek çok nedeni var. En büyük nedeni fiyatının yüksekliği, iPhone rakipleri Samsung ve Huawei karşısında fiyat olarak kıyaslandığında çok yukarda kaldı. Tabii ki bu markanın lideri Steve Jobs’un da yokluğu kendisini iyiden iyiye göstermeye başladı. Ben şahsen iPhone’culardanım, bu markanın ürünlerini seviyorum, hatta fanatiklerindenim de diyebilirim. Ama bence Apple satış stratejisini biraz farklılaştırmalı, çok ucuza mal ettiği telefonu daha pahalıya satması normal, tamam ama çok daha pahalıya satması tüketiciyi markadan kaçırıyor. Türkiye’de bir de ek vergiler de eklenince iPhone Türk tüketicisinden de biraz uzak kaldı. Çevremde bir sürü iPhone’dan Samsung’a ya da Huawei’ye geçen tanıdığım var. Ben şahsen daha geçmedim, maddi gücüm yettiği kadar da direneceğim ama Apple’ın biraz insaflı olması lazım.