SAHNELER YASTA

Sema SEZEN 09 Mar 2021

Sema SEZEN
Tüm Yazıları
Ülkemiz öyle sanatçılar yetiştiriyor ki o sanatçılar çocukluğumuz oluyor, gençliğimiz oluyor, kahkahamız oluyor, hüznümüz oluyor. Sanatı, icra ettikleri kalbimize kazınıyor ve hiç unutulmuyor.. Ülkemin sanatçılarını dünya sanatçılarından ayıran da bu özellikleri oluyor.

Ülkemiz öyle sanatçılar yetiştiriyor ki o sanatçılar çocukluğumuz oluyor, gençliğimiz oluyor, kahkahamız oluyor, hüznümüz oluyor. Sanatı, icra ettikleri kalbimize kazınıyor ve hiç unutulmuyor.. Ülkemin sanatçılarını dünya sanatçılarından ayıran da bu özellikleri oluyor.

Toprağımın kokusundan mı, suyundan mı neden bilmem ama benim ülkemin sanatçıları, insanımızın en derinine işliyor.

Öyle derine işliyorlar ki; onlar bu dünyadan ayrıldığında hepimizden bir parça da onlara eşlik ediyor.

Ebediyete göçtükleri haberini aldığımızda kalplerimiz reddediyor, bir türlü inanmıyor. Onlar hep yaşıyor çünkü; varlardı, varlar, var olacaklar. İşte biz, o sanatçıların yeni yapıtlar üretmeyeceğine, sesini duymayacağımıza, sahnesini görmeyeceğimize inanamıyoruz.

Boğazlarımızda derin bir yumruk oluşuyor; o sanatçıların yapıtlarını, seslerini, öykülerini, şiirlerini, fotoğraflarını, tablolarını, sahnelerini.... her gördüğümüzde, duyduğumuzda o düğüm yenileniyor. İşte böyle bağlanıyoruz biz sanatçılarımıza.. Gitmeyin ya gitmeyin!

Benim toprağım öyle sanatçılar yetiştiriyor ki; her biri bir yol inşa ediyor. Her yeni kuşaktan sanatçı adayı da o yolda yürüyerek pişiyor, derine işlemeye devam ediyor..

Geçmişten geleceğe sanatçılarımızı sayamayız. Birini sayarsak öbürüne haksızlık ederiz. Çok bizim sanatçımız çok.

İşte sanatıyla, ustalığıyla, açtığı yoluyla, güzel yüreği, mütavaziliğiyle kalbimizin derinine işleyen ve ebediyete göçtüğünü bir türlü kalbimize inandıramadığımız sanatçılarımızdan biri Rasim Öztekin..

Çok erken göçtü çok... Sahneler yarım kaldı. Tiyatro yasta, sinema yasta, diziler yasta, halk yasta..

Son yıllarda ne çok acı kayıp yaşadık biz. Sanki güçlü bir fırtına çıktı, tek tek yeşil yapraklarımızı koparıp götürüyor. Geride geçmeyen, hatırladığımızda hüzünlendiğimiz hatıralar bırakıyor.

Ve yine;

"O güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler..."