SAVAŞ UÇAKLARIMIZ PİLOTLARI BEKLİYOR..

Musa ALİOĞLU 04 Eyl 2016

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
Anadolu'nun yoksul köylerinde eskiden beri var olan, devlet memuruna ve devlete olan saygı hala süregelir.

Anadolu'nun yoksul köylerinde eskiden beri var olan, devlet memuruna ve devlete olan saygı hala süregelir. Bir de buna ceberut ve baskıcı devletin zorlayan, höt zot tavrını eklediğimizde manzara çok acayip bir hal alır. Zaptiyesi, zabıtası, jandarması, kolcusu, bekçisi, polisi ve askeriyle
halka korku salınması, halkın da bu üniformalılara gizli gizli hayranlık duymasını beraberinde getirmiştir. Bu gücü gören halk, çocuklarını polis ve asker yapmaya büyük heves duymuştur.
Kıraç topraklardan, yokluk içindeki köylerden gelen köylü çocukları subaylık hayalleriyle yanıp tutuşmuşlardır. Saf ve temiz taşra çocuklarının 15 yaşında resmi elbise giymesi onlar için yeni bir dünyanın başlangıcı olmuştur.

Bu delikanlılar içinde pilot olmak isteyenlerin sayısı oldukça fazla olunca, zorlu seçmeleri aşıp önce hava lisesine, ardından da Hava Harp Okulu'na girmeleri onlar için yeniden doğmak gibi olagelmiştir. Başarılı olanların pilot olması ve o üniformayla köyüne, kasabasına gitmesi, etrafa hava atması izahı çok zor bir durum değildir. İnsani bir duygu diyelim buna. Bu gibi arkadaşlar savaş uçağına bindiklerinde muhtemeldir ki, kendilerini geleceğin Hava Kuvvetleri Komutanı olarak hayal etmişlerdir.

Etrafındaki insanların üniformaya ve uçağa olan hayranlığını kendilerine duyulan hayranlık olarak görme hissiyatına da kapılabilirler. Tek göz oda evlerden, yer sofralarından, ahıra yakın yatak odalarından modern yatakhanelere, lüks yemekhanelere ulaşınca bazıları için durum değişmiştir.
Para, makam ve rahatlık birlikte gelmiş, hayatları ve hayata bakışları değişmiştir. Refah düzeyi artınca akrabadan veya köyden yapılan evlilikle bir yeni düzen kurulmuştur. Uçak yükseldikçe, aşağıdaki insanlar küçülmüş böyle düşünen pilotlar kendilerince büyümüştür.

Bu yüksek egolu insanlar, bir gün kışlanın dışında da bir hayat olduğunun farkına varıp, ordudan nasıl kurtulurumun hesabını yapar olmuşlardır. Yabancı hatunlarla evlenip, kendini ordudan attıran bu gibi arkadaşlar özel sektörde çalışmaya başlayınca "Yıllarım boşa geçmiş. Hayat burda"
diyerek o daracık F-16 koltuğundan kalkıp, widebody (geniş gövde) uçakların kokpitine oturunca bir daha "Vay be, ben ne oldum?" sevdasına kapılmışlardır. Koğuşların, ranzaların yerini five stars oteller, suitler, recidance'lar, villalar almıştır. Askeri servislerin yerini
4x4 araçlar, köye yapılan ana baba, eş dost ziyaretleri yerini pahalı tatil köylerine
gitmeye bırakmıştır. Her şeyi değiştiren bu gibi arkadaşlar ardından evliyse köyden gelen ve
artık ona uyum sağlayamadığına inandığı eşini boşayıp kokpitin hemen arkasındaki kabinde görev yapan en yakın çalışma arkadaşlarından olan hanımefendilerden biriyle ya sevgili olur ya da evlenir.

Ve hayat yüksek maaş ve yüksek standartlarda sürer gider. Şimdi gelelim gerçeğe ve son duruma. Bu gibi "Ne oldum delisi" arkadaşlarla aynı sıralarda okuyan ve aynı kolda uçan bazıları da artık subay bile değiller. Onları, soru çalarak bu okullara yerleştiren kötü niyetli, vatanını sevemeyen ağabeylerinin sözüyle vatandaşını, milli meclisini ve toprağını bombaladılar ve "Vatan haini" damgasını yediler. Bu arada Güneydoğu'da ve Doğu'da bölücü örgütün sığınaklarına bomba atıldığında "Bu nasıl devlet, kendi topraklarını bombalıyor" diye eleştiri yapanlar bu duruma ne dediler merak ediyorum. Başkaldıran isyancı 265 pilot Türk Silahlı Kuvvetleri'nden bu nedenle atıldılar. Şimdi, komuta kademesi uçakları nasıl uçururuzun hesabını yapıyor. İki cephede
savaşan orduya bu işi bilen, yetişmiş, eğitimli ve askeri savaş uçağı kullanabilecek pilotlar aranıyor.

Milli Savunma Bakanı Sayın Fikri Işık "THY ve özel sektörden asker kökenli pilotları dönem dönem orduda istihdam edeceğiz" diye bir açıklama yaptı, ardından THY İcra Kurulu Başkanı Sayın İlker Aycı da "Bu konuda istekler var" mealinde konuşunca doğrusu milletçe çok
mutlu olduk. Gerçekten böyle olacak mı acaba? Yani, rahata, konfora alışmış bazı
pilot arkadaşlar o geniş kokpitten kalkıp, F-16'nın daracık koltuğuna oturur mu? Tabii bunu mecazi anlamda söylüyorum. Mesele koltuk meselesi değildir. Mesele vatan ve bağımsızlık konusunda kimin nasıl bir tavır alacağı meselesidir. Para, rahatlık, konfor bırakılır da can pazarının içine kim dalar acaba? İşte, gerçek burada karşımıza çıkar. Pilot sayımız dünya ortalamasının
altında. Yani bu demektir ki, vatan tehlikede. O halde, tüm tiplerde uçan first officer'lar, kaptanlar haydi görev başına. Pilotsuz uçaklar sizi bekliyor. Hain devrelerinize, sözde  arkadaşlarınıza, aynı kolda uçtuğunuz o asker müsveddelerine vatanseverliğin ne olduğunu gösterin. Gösterinde dünya alem görsün. Tercihinizi bu milletten ve bu ülkeden yana yapın. İyi uçuşlar Türkiye'm.