SAZDAN ADAM​

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Kar yağmaya başlayınca herkesin içindekiler dışına çıkmaya başlar

Kar yağmaya başlayınca herkesin içindekiler dışına çıkmaya başlar. Çocuklar kaydıraklarını alıp yükseklerden aşağıya kaymaya başlar. Babalar kardan adamlar yaparlar çocuklarına maharetlerini gösterirler. Savaş en masum şekliyle kartoplarıyla yapılır. Geçende nizami şekilde kartopu yapıp on kuruştan satışa sunmuş bir kişinin fotoğrafını gördüm. Girişim diye buna derim işte. Sanırım inceden kapitalizm eleştirisi yapıyordu ama olsun. Zira biz kızak almak yerine evdeki emekli tepsilerle yokuş aşağı kayan bir milletiz. Küresel sisteme işte böyle kafa tutarız. Biz bize benzeriz. Kimdir bu biz diyecek olursanız, ki deyin bence, sazı alırım elime. 

Sazı eline alma deyimi bir konuda ahkama kesmeye başlamakla eş anlamlıdır ama başka bir şeyden söz edeceğim. 32 yıl sonra gönül coğrafyamızın Arnavutluk’unun Tiranına kar yağmış. O karı gören Arnavut kardeşlerimiz ne yapmış dersiniz, kardan camii... Bildiğiniz dört başı mamur bir camii maketi yapmışlar. Geçen senelerde Bosna’dan gelen fotoğraflarda kardan adamlar saf tutuyorlardı. Ona da tebessüm etmiştim. Bu sene canımız kanımız Balkanlardan ilginç kardan adam resimleri gelmeye devam ediyor. Saraybosna’dan gelen resimlerden birinde kardan adamın başına bir fes konmuş. Yanında da iki tane sazdan adam var. Sazdan adamlar ellerinde saz tutan iki Saraybosnalı. Başlarında da fes var. Kardan adamın ağzına da sigara tüttürmeye yarayan bir çubuk tutturulmuş. 

Eğlenmişler işte ne var canım diyecek kadar basit bir gösterge değildir bu. Saz bizim için mühimdir. Uzak Asya’dan Viyana kapılarına kadar sazla gitmişiz. Sazın olduğu her yerde bir şekilde aynı dili konuşmayı başarırız. Ermeniler de saz kullanır Boşnaklar da... Sırplar da kullanır, Arnavutlar da. 

Melih Duygulu tarafından hazırlanan Asya İçlerinden Balkanlara Saz albümü bu konudaki en önemli eserlerden biridir. Kalan Müzik etiketiyle yayınlanan bu çalışma bize aynı kökten farklı biçimleri çıkarabilecek bir kültürün varlığını gösterir. 

Tarihin yazıyla, kılıçla yazılanı vardır. Bunlar bilinir ama bir de sazla yazılanı vardır. Bu göz önünde değildir. İşte kar yağmaya başladığında akla düşüveren kardan adamlar gibi yüreklere hüzün çöktüğünde ortaya çıkan sazdan adamlar vardır. Adı Aşık Veysel’dir, Neşet Ertaş’tır. İsmini bilmediğimiz başka isimlerdir, Bosna’da sevdalinka olarak çıkar karşımıza. Fark etmez. Nasıl ki kardan adamlar varsa işte bu kişiler de sazdan adamlardır. 

Gördüğümüz yerde kendimizi görmüş gibi oluruz. Lüks otellerde, havalı konserlerde başka şeyler dinlenir de yüreğe hüzün çöreklendiğinde o sazdan adamın yerini tutabilecek biri yoktur. Sadece sanatçı unvanına sahip kişiler oldukları düşünülmesin. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın Bey bu saz adamlardan biridir mesela. Severek dinleriz. 

İşte böyledir bizim hikayemiz. Balkanlar’dan Asya içlerine bir yolculuk yaptığımız her yerde karnımız bir çorba, gönlümüzü bir saz doyurur. Soğukla, fırtınayla böyle baş ederiz. Kendimizi tekrarlarız, derslerimizi belleriz ve iyiliği, güzelliği artırmak için biraz daha güç toplarız.