​SEMBOLİZMANIN GÜCÜ

Osman ATAMAN 02 May 2017

Osman ATAMAN
Tüm Yazıları
Bir tarafta 10.Yıl Marşı'nın naftalin kokan silik çağrışımları.

Bir tarafta 10.Yıl Marşı’nın naftalin kokan silik çağrışımları.

Diğer tarafta son derece akılcı ve sembolleri bile hesaba katarak toplumun bakış açısını, zihinsel bir devrimle kalıcılaştıran titizlik.

“Külliye” ismini koymak, rasgele bir tercih midir?

Artık taksi şoförlerinin bile “üst akıl” dendiğinde söylenecek çok şeyleri varken, Türkiye’nin muhalefeti “Köy Enstitüsü” romantizmiyle kendisine hedef arıyor. 

Evet, hedef arıyor. Yani nereye nasıl gideceği bile belli değil!

Fakat bu tarafta felsefe ve sembolizmanın gücünü kullanarak hedefe değil, hangi zamanda hangi hedefe varılacağının hesabını yapan bir akıl var.

Payitaht ile toplum hem üst aklın atasını öğreniyor ve hem bu milletin maruz kaldığı entrikaları…

Diriliş ile ise köklerini. 

Sabırla tuğla tuğla örülen kültürel bir altyapının açığa çıkan gücü karşısında slogan üreterek hiçbir şansınız olamaz. 

Kaldı ki, karşı çıkışların bile bumerang gibi dönüp vurması karşısında dökülüyorsunuz. 

Külliye’nin oda sayısı ile dalga geçip bunu saltanata yoranlar, o odalarda kimler ne yapıyor, hangi geleceği hazırlıyor diye merak etmediler. Ve dolayısıyla bu kadar kalabalık bir kadro ile hareket ediliyorsa, “tek adam” suçlamaları bumerangın yeni bir darbesi oluyor aciz kafalarda. 

En azından yapılanı görüp, ona göre pozisyon almak ve kendine çeki düzen vermek Türkiye için ne kadar büyük bir kazanç olur. 

Evet o “külliye” diyor ve o çapta bir yapıyı içini de doldurarak ortaya koyuyorsa, sizin suçlamaktan öte bir pozisyonunuz olmalı. 

Yani siz ne öneriyorsunuz?

“Çankaya”ya kutsiyet yükleyerek, 10. Yıl Marşı’na sığınıp Köy Enstitüleri hayalleri ile topluma bir şey vaat edemiyorsunuz. Bu artık çok açık değil mi?

Yönetime nasıl geleceğinizi söyleyemiyorsunuz.

Gelince neyi nasıl yapacağınızı anlatamıyorsunuz.

Sonra milleti cehaletle suçluyorsunuz.

Halbuki millet külliyede gerçekleşen bir karşılama töreninden çok şey anlıyor. 

Turkuaz renginden de…

Fransa Devlet Başkanına verilen hediyeyi hatırlıyor musunuz?

Veya Papa’nın ziyaretinde kendisine sunulan fermanı?

Millet hatırlıyor ve üstelik anlıyor da… 

Bu muhteşem medeniyetin mirası üzerinde gelecek için aynı güçte yarışabilseniz keşke…

Ama yarışmayı bırakın, referandumdaki “hayır” oylarının tamamını sahiplenerek teselli arayan bir anlayışa sembollerin gücünü nasıl anlatabiliriz ki?