​ŞERDEN HAYIR ÇIKARABİLMEK!

Adnan KARAKAŞ 18 Nis 2017

Adnan KARAKAŞ
Tüm Yazıları
Türkiye'nin yakın tarihinde anayasaların tamamı cunta idaresinde yapılmıştı.

Türkiye'nin yakın tarihinde anayasaların tamamı cunta idaresinde yapılmıştı. Meclis ancak cuntacı anayasalara yama yapma yetkisine sahipti. Mevcut anayasa da 12 Eylül cuntasının bir tezahürüydü. Daha önce pek çok değişikliğe uğradı. Ancak ilk kez cuntanın halka karşı bir silah olarak kullandığı vesayet odaklarını bütünüyle boşluğa düşürecek bir değişiklik gerçekleşti ve milletin olurunu aldı. Her şeyden önce milletin kararında psikolojik faktörün etkili olduğunu vurgulamak gerekir. Çok temel bir değişiklik, üstelik 15 Temmuz gibi alçak bir girişimin ardından cunta etkisi olmaksızın, tamamen siviller tarafında hayata geçiriliyor, az şey mi? Bunun az şey olmadığını millet iradesiyle gösterdi.

Kazananı üzen, kaybedeni sevindiren referandumda milletin verdiği başka mesajlar da var. Cumhurbaşkanlığı Sistemine Doğu ve Güneydoğu'dan ciddi bir destek geldi. Bu destekteki içkin mesajı iyi okumak gerekiyor. Her şeyden önce bölgedeki seçmen hükümete şunu söylemiş oldu: Biz bu ülkenin bir parçasıyız. Bu ülkenin kaderi bizim kaderimizdir. Bizi piyon olarak kullanmak isteyen güçlerin de farkındayız. Onların oyunlarına gelmeyeceğiz. Ancak o güçlerin maşası olan terör örgütüyle, illegal yapılarla bizi baş başa bırakma... Tehditlerine, şantajlarına, saldırılarına karşı yanımda dur...  

CHP'nin öne çıktığı "Hayır" cephesi bir kez daha istediğini alamadı. Hayır cephesi için tek teselli ise İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok büyük şehirde "Hayır"ın baskın çıkması. Bu durum aynı zamanda önümüzdeki seçimler için de umut demek. Ancak sonuçları değerlendirme yöntemlerine bakılırsa bu umudun uzun süreli olmayacağını söyleyebiliriz. Çünkü okumuş, genç, kadın ve kentlilerden oy aldıklarını, buna karşı yaşlıların, erkeklerin, taşralıların ve eğitimsizlerin "Evet"e oy verdiği ezberini tekrarlamak, henüz tekrarlanmayan diğer ezberlerin de sırada olduğunu gösterir. Ve bu antipatiyle, bu kendini beğenmişlikle, bu kibirle, bu hor görüyle arpa boyu kadar yol almaları mümkün değil. Okumuş ve seçkin ama yaşadığı zamandan ve parçası olduğu milletten bihaber... Sonuçların netleşmesiyle birlikte gezi mezi ayağıyla sokağa dökülmelerine değinmek gereksiz. Bu ufuksuzlukla zor be... 

Evet cephesine gelince... İstediğini aldı. Bu açıdan sevinçli. Ancak detaylar bu sevinci alacalı bulacalı bir hale getiriyor. Her şeyden önce çıkan "Evet" oylarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belirleyici etkisi göze çarpıyor. MHP'yi bilmiyorum. Ancak AK Parti teşkilatlarının çalışmadığı çoğu kimse için sır değildi. Boşvermişlik İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük şehirlerin "Hayır"a kaymasının bir nedeni. Diğer nedenlerin başında ise, içerideki Fetö'cülerin ayıklanmaması, hala ciddi mevkileri işgal etmelerine göz yumuluyor algısı. Diğer taraftan iş yapmaktan ziyade, iş yapıyor görünmeyi önceleyen belediyeler başta olmak üzere kamu kurumları, kuruluşları... Bürokratlar, müdürler vs... Buna bir de gurur, kibir, bencillik gibi hasletleri de eklemeliyiz. 

Sonuçlar ortada. Mesele; kim, hangi dersleri, nasıl çıkaracak? "Belki kötü olduğunu zannettiğiniz şey sizin için hayır, hayırlı olduğunu zannettiğiniz şey de sizin için şer olabilir" Şer zannettiğimiz şeyden hayr çıkarabilecek miyiz?