ŞEYLERİN EKONOMİSİ

Yusuf DİNÇ 28 Tem 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Kapitalizm kendi amaçları için değerleri hor kullanmayı alışkanlık edinmiş hodbin, hoyrat, umarsız ve çoğu zaman çok zalim bir öğretidir.

Bazen öyle metalar etrafında öyle ekonomik hacimler oluşmaktadır ki merkezdeki metalaştırma çarpık manipülasyonla elde edildiğinde akıl tutulması ayarındaki trajikomik durumlar üzerine düşünmek paradigmanın yanlışlığının bizi sürüklediği yıkımı analiz etmemize yardımcı olur.

Mesela ilk defa geniş kitlelerin farkındalığına bir güzellik yarışmasıyla vardığı ve Türkiye’nin gündeminden bir daha da çıkamamış olan ibret ve hayret içeren bir durumdan bahsetmek istiyorum.

İlk önce ekonomik hacmin katma değerli varlıklar etrafında oluşmasının ilke olduğunu not etmek gerekir.

İkinci olarak katma değerli varlığın meşru nitelikli olması prensiptir.

Son olaraksa değer taşıyan varlıkların metalaştırılmasında dikkatli olmak lazımdır. Bu husustaki dikkat varlığın ve onun parçası olduğu ve onu parçalayan varlık grubunun sağlığı üzerinedir. Ki üstün değerlerin ve insanın metalaştırılması bugünün en önemli sağlık problemidir.

Üstelik insan metalaştırıldığında onun etrafında oluşan ekonomik hacimden aldığı pay dahi her zaman gülünçtür.

Kapitalizm kendi amaçları için değerleri hor kullanmayı alışkanlık edinmiş hodbin, hoyrat, umarsız ve çoğu zaman çok zalim bir öğretidir.

Pamukkale’yi, peribacalarını, dağları, denizleri, ovaları kirletip yok etmekte beis görmez. Gökdelenleriyle karakterini gösterirken siyanürle altın yıkar, imar alanı açmak için orman yakar, batıyoruz diye reklam yapar, “reklam” yapar, kullan-at kültürü geliştirir, üzerine ekonomi inşa ettiği varlıkları değersizleştirir, sönmüş bir yıldız, bir yanardağ gibi sönükleştirir, toplum sosyolojisiyle oyuncak gibi oynar, hiçbir değer taşımaz… Rahmeti yuka ekmeğe su serper gibi şöyle bir geçip gider ki dişine göre bulduğunu çiğnenecek kıvama getirir. Şöhretten yararlanır da şöhret olan ondan hiç yararlanamaz (İşler Güçler dizisinde üstüne parmak basıldığı gibi).

İnsanı meta olarak kullanmayı kafasına koymaya görsün her türlü kötülük ondan temerküz eder de iğdiş edilmiş hayatlarla beraber sağlığı bozulmuş bir toplum yaratır. Hatta insanların şöhret olması ya da edilmesi o insanların kendi menfaatleri için değil kapitalizmin menfaatleri içindir denebilir.

Bugün 1952 yılında yayınlanan bu karikatürün onlarca örneğine şahit değil miyiz? Yanlış, basbayağı yanlış… Güzellerimiz de çirkinlerimiz de, akıllılarımız da aptallarımız da bizim değerlerimiz. Ve ne yazık ki bu değerleri çiğneyen mekanizmalar da biziz. Artık nelerin hurda edilip nelerin edilemeyeceğiyle ilgili fikir oluşturmamız gerekir. Bu toplum kapitalizmin içine öyle hızlı düşmüştür ki dal tutmaya dahi fırsatı olmamıştır.

Bu tartışma artık klişeleşmiş de görülebilir fakat Salda Gölü kıyametinden son anda dönmemiş midir? Mesela Bodrum üzerine yaratılan ekonominin Bodrum’un kendisine faydası nedir? Kazdağları metalaştırılırken belde ismi midir, dağ ismi midir o dahi önemli değildir. En can acıtanlardan birisi hele; İstanbul…

Taşı toprağı altın meydan muharebesi 100. yılına girmiş aldığı yaralardan tanınmaz hale gelmiştir. Değerlerimizin artık dar çevrelerin ekonomik menfaatlerinin önüne geçmesinin zamanıdır.