SIFIR MERİDYENİ YA DA DOĞU'YU VE BATI'YI TÂYİN ETMEK!

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
Keşke bütün mesele, yönlerin coğrafyalara göre izâfî anlamları kadar basit olsa.

Başlıktaki ifâde gizemli gelmiş olabilir. Önce böyle bir başlık ile ne demek istediğimi açıklayayım.

Bütün mesele, neresinin “Doğu” ve neresinin “Batı” olduğunun tâyinini yapmak ve karârını vermektir. Bu, benzersiz bir güçtür. Bunun için öncelikle bu tâyini yapmak ve bu karârı vermek için gerekli olan güç ve kudretine sâhip olmak ve o gücü kullanacak irâdeyi göstermek gerekir.

Ne demek “Doğu”, ne demek “Batı”?

Çağımızda “Batı” deyince aklımıza Avrupa ve Amerika geliyor. Bu, kültürel ve ekonomik bir anlam içermektedir. Buna “gelişmiş ülke” pâyesine erişmiş Japonya’yı ve Avrupa’nın “büyük maketi” olan Avustralya’yı da ekleyebiliriz. Yâni “Batı” deyince, aklımıza ilk önce pusuladaki dört ana yönden biri gelmiyor.

Ancak bu anlayışın yön ve istikamet ile hiç alâkası yok değil. Batı’nın merkezi olan “Avrupa”, Antik Yunancada “güneşin battığı taraf” anlamına geliyor. Biz de Türkçede bu yöne aynı mantıkla bu adı vermişiz. “Doğu”, “güneşin doğduğu taraf” anlamında türetilmiş bir kelime. Buradan yola çıkarsak, Avrupa için Batı, Amerika oluyor. Amerika için Batı, Pasifik Okyanusu veya Asya oluyor. Aynı mantığı ters yönde, Doğu için kullanabiliriz. Batı deyince aklımıza gelen Avrupa, aslında Amerika için Doğu’dur. Asya için de Amerika Doğu’dur.

Bu Kadar Basit Değil

Keşke bütün mesele, yönlerin coğrafyalara göre izâfî anlamları kadar basit olsa. Haritadaki Doğu ile Batı, yerkürenin üstünde var kabul edilen hayâlî meridyenlerin başlangıç noktasına göre belirleniyor. Bu durum, özellikle gemiciler ve haritacılar için eskiden de böyleydi. Haritalar için bir mihenk noktası gerekiyordu. Ama Batı’nın ya da Doğu’nun neresi olduğu herkesi ilgilendirmezdi. Güneş doğup battığı sürece sorun yoktu ve olmadı.

Artık uluslararası havacılıktan tutun da, yerel saat farklarına, borsaların açılış ve kapanış saatlerine kadar hemen her şeyin meridyenlerle alâkası var. Bunda bir standardın olması için de bir başlangıç noktasına ihtiyaç vardır: “Sıfır Meridyeni”. Bu ihtiyaç eskiden de vardı. Ancak çok önemli bir ayrıntıyı atlamamak gerekir.

Günümüzde “Sıfır Meridyeni” deyince aklımıza Greenwich geliyor. Halbuki bu, 1884’ten önce böyle değildi. 4. yüzyılda İstanbul’un tam ortasını tespit etmek için konan ve bugün hâlâ Sultanahmet Meydanı’nın bir köşesinde duran “Milyon Taşı”, daha sonra İstanbul’un dünyânın siyâsî merkezi olmasıyla, Sıfır Meridyeni’nin de geçtiği nokta olarak kabul edilir oldu. Bugün İngiltere’nin başkenti Londra yakınlarındaki Greenwich Köyü’nden geçen Sıfır Meridyeni, 1884’te kadar Osmanlı’nın başkenti İstanbul’dan ve Ayasofya Câmii’nin üstünden geçerdi. Bu, Osmanlı’ya ve İstanbul’a Bizans’tan kalan bir mirastı ve Osmanlı bu mirâsı hakkıyla devam ettirdi. 1884’e kadar neresinin “Batı”, neresinin “Doğu” olduğu İstanbul’a göre tâyin edilirdi.

Bu tâyin, basit bir coğrâfî karar değildir. Bu tâyin, dünyânın en güçlü devletinin de alâmetidir. Osmanlı, uzun süren gerileme sürecinin son aşamasında bu alâmeti, İngiltere’ye kaptırmıştır.

1884’te yirmi dört ülke temsilcisinin katılımıyla Washington’da yapılan Uluslararası Meridyen Kongresi’nde alınan karardan sonra, dünyâda “Batı” ve “Doğu” anlayışı değişmiştir. Güç ve hâkimiyet resmen el değiştirmiştir. Yâni, güce sâhip olan, dünyâya bakışı da değiştirmiştir. Şimdi dünya haritasına baktığımızda gördüğümüz gibi, İngiltere dünyânın merkezi olmuştur.

Neden Greenwich Değil?

Dünyânın küre olmasından yola çıkarsak, Sıfır Meridyeni’nin bilimsel anlamda değişmez bir yeri yoktur. Atlas ya da Pasifik Okyanusu’nda küçük bir ada veya dünyânın her hangi bir yerindeki çöldeki bir kayalık da olabilir.

Ders kitaplarında Greenwich’in seçilme sebebinin, bu köydeki gözlemevi olduğu anlatılır. Sebep  gözlemevinin varlığı ise, dünyâda binlerce gözlemevi varken, neden Greenwich Köyü’ndeki gözlemevi? Ayrıca bu bir güç ve hâkimiyet göstergesi ise ve dünya yuvarlak olduğu için Sıfır Merdiyeni her yerden geçebildiğine göre, neden Londra değil? Hatta 1884’deki konferans, neden Londra değil de, New York’ta yapıldı? Güneş Batmayan İmparatorluk gücünü neden Sıfır Meridyeni’ni Londra’dan geçirerek göstermedi?

Burada İngiliz aklını ve İngiliz güç gösterme tarzını görüyoruz. İngiltere, gücünü ABD’nin yaptığı gibi kabadayılıkla göstermiyor. Biliyor ki bu tavır, tepki doğurur ve düşman kazandırır. Çöl, ada veya kayalık gibi tarafsız bir yerden geçerse hâkimiyetine halel gelir. Oysa yüz sene öncesine kadar sömürgesi olan bir ülkede yapılan bir kongrede alınan kararla, küçük bir köyden ama yine kendi sınırları içindeki bir yerden geçiyor. Tâbiri câizse, “hem kızı alıyor, hem kızın diğer tâliplilerini kızdırmıyor.”

Bir Sonraki Sıfır Meridyeni?

İngiltere, G7 ülkesi olmasına ama dünyânın en büyük üç ekonomisinden biri olmamasına rağmen, dünya için “Doğu”nun ve “Batı”nın neresi olduğunu tâyin ediyor. Her 31 Aralık’ta yeni yıla ilk olarak Pasifik Okyanusu’ndaki küçük bir takımada girmesine rağmen, dünyâda saatin kaç olduğu Sıfır Meridyeni’ne göre (GMT – Greenwich Mean Time) tâyin ediliyor. Yerel saatler, bir ülkenin Londra’ya yakınlığına göre belirleniyor.

Sıfır Meridyeni ne Washington’dan, ne Moskova’dan, ne Tokyo’dan, ne Pekin’den hatta ne de Vatikan’dan geçmiyor. Bu ekonomik, askerî, siyâsî veya dinî güçlerden hiçbiri, Sıfır Meridyeni’nin Greenwich’ten geçmesini sağlayan güçten üstün değildir (şimdilik). Bu güç el değiştirdiğinde, Sıfır Meridyeni de yer değiştirecektir.