SIR SAKLAMAK

Ümit G. CEYLAN 11 Oca 2018

Ümit G. CEYLAN
Tüm Yazıları
Edinilmesi belki de en zor hasletlerden biridir sır saklamak.

GAZETECİLİK VE SIR SAKLAMAK

Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü olması nedeniyle biz gazetecilerin haber olarak aldığımız her bilgiyi yaymak gibi bir özgürlüğümüz yoktur. Haberin yayımlanması ile ilgili de bir takım etik kurallar vardır. Eğer bu sır devletin bir sırrı ise bunu yalan kılıfının içine giydirerek bir şey biliyormuş gibi haber yapmak vatan hainliğidir. Başkalarının hayatlarındaki özel bilgileri, yaşanmışlıkları yanlarına sokularak gazetecilik kimliği ile arkadaşlık kurup sonradan da o sırları ifşa etmek de gazetecilik değil başka bir şeydir. Bu tür olaylar ne yazık ki; gazetecilik mesleğine leke sürdüren durumlardır. Gazeteci de olsanız, doktor da olsanız, kapıcı da olsanız önce insanız ve insan gibi davranmak ve iş etiğine göre hareket etmek zorundayız. Gazetecilik yaşadığımız dünyayı güzelleştirmek, farkındalık oluşturmak, düşünme ve akli melekelerimizi kullanabilecek bir toplumun nüvelerini oluşturmak için yapılan bir hizmet alanıdır. 

SIR SAKLAMAK

AnaFoto1

Edinilmesi belki de en zor hasletlerden biridir sır saklamak. Çok değerli bir emaneti saklar gibi kalbimizin en kuytu köşelerinde kendimizin bile bildiğini unuturcasına saklamak ne ağır yüktür. Sır sahibi kendisini anlayacak birine teslim ettiğine inanır bu emaneti. Öyle de olmalıdır zaten. Güvenmediğimiz kişilere sır vermeyiz. Zira sır saklamasını bilmeyen kendini rezil eder. Sır saklamasını bilmeyene güvenilmez, arkadaşlık edilmez, evlenilmez. O zaman sır nedir, neden verilir bunun hikmeti sorgu sual edilmez. En büyük sır nefsin mutmain olduğu, mutlu olduğun ve huzur bulduğun Yaratan tarafından lütufla ödüllendirildiğin kutsal bir sırdır. O oldukça her ne halde olursan ol tam bir tevekkül ve teslimiyet içindesin demektir. Böyle sırları ifşa etsen de, anlamazlar ve bu sırların başkaları tarafından idraki gayri mümkündür. 

Sırrını Allah’la paylaş

Sır zamanı gelince açıklanacak özel bir bilgidir. Er ya da geç hiçbir sır gizli kalamaz. İnsanoğlu bilmese bile Allah’u Azzimüşan tüm sırlara vakıftır. Sırlar türlü türlüdür. Devlet sırrından tutun da, ilahi sırlara kadar birçok sır vardır. Hazreti Ali “Sır, yani içinde sakladığın şey senin esirindir. Onu ortaya çıkardığın zaman sen ona esir olursun” demiştir. En güzeli sırrını Allah ile paylaşmandır. Çünkü en güvenilir dost Allah’tır. Sır sır olmaktan çıkmayacak o daima insanı diri tutacaktır. Halden anlayanlar da vardır. Meczubların halini bilen var mıdır? Yüzündeki bir ben belki de “sad”ın noktasıdır. Sad mı datlı, dat mı datlı diye bir meczuba sorsanız dad dadlıdır der. Çünkü dadın noktası o meczubun yanağındaki noktanın varlığıdır. Bütün sır buradadır. Hurufu mukattaadaki manası bilinmez bir harfe sarılır da huzur bulursun...

Küçük sırlar

Konu komşu, eş dost, akraba arasında paylaştığımız adına küçük diyebileceğimiz sırlarımız vardır. Bazılarını sevinçle müjde olsun diye güvendiğimiz kişi ile paylaşırız. Sabah kahvesinde komşumuzla sırların paylaşıldığı masum anlar vardır. O anları iple çekeriz. Sırlar birbirimize açılır dökülür. Sırdaş oluruz. Sırlar paylaşılır, sıkıntılar uçar gider. Kızlarla annelerin birbirleri ile paylaştıkları sırları vardır. En değerli en güzel arkadaşlığa doğru giden yolda paylaşılan sırlardır bunlar. 

Büyük sırlar

İşte bu kategorideki sırlar en tehlikeli, en ağır ve taşınması en güç sırlardır. Bildiğimiz halde sır verip ser vermemek büyük bir erdemliliktir. Hatta o sırrı bildiğiniz halde ilk defa duymuş gibi davranıp karşı tarafı rencide etmemek ne güzel bir huydur. Devlet, millet sırlarını ifşa etmeden taşımak büyük insanların hasletidir. Sır saklamak akıllı insanın işidir der büyüklerimiz. Fatih Sultan Mehmed’in yapacağım işleri sakalımın bir teli bilse onu koparırım demesi devlet işleri ile ilgili kesinlikle sır verilmemesi gerektiğini anlatmaktadır. 

Sır ile örtülen günahlar

 “Allah Teâlâ arkadaşının ayıbını gizleyen kimselerin, dünya ve ahirette ayıplarını örter” buyurmuştur. Çünkü sır saklamak bir irade sınavıdır. İradesiz insan hakkıyla başarılı olamaz. Belki yalan dolan, hile hurda ile bir yerlere gelir ama Allah’ı kandıramaz. Hazreti Mevlana’nın da dediği gibi ayıpları örtmede gece gibi ol. Şahit olduğumuz gerek gözle gerekse kulakla duyduğumuz sırları ifşa etmek Allah’a vakit gelince benim sırrımı ifşa et beni rezil et demekle aynıdır. Sır tutmasını bilenler, gönlünü sırdaşına açmış kimselere mükafatı verecek olan Allah’tır. Çünkü kardeşinin sırrını tutarak onu büyük bir yükten kurtarmıştır, ferahlatmıştır. 

TV’lerdeki sır ifşa etme programları

Sözüm ona ailevi problemlerin çözümü adına yıllarca saklanan aile sırları, milyonlarca izleyici ile paylaşılarak dertlere derman olunuyor. Kirli çamaşırlar tek tek ortaya dökülüyor. İnsan onuru çiğneniyor. Yakası açılmadık mahrem ilişkiler, dedikodular, aslı astarı bilinmeyen iddialarla izleyici adeta bir sır ifşa etme seansına yatırılıyor. Sırlar dedikodu malzemesi oluyor ve bunlar da gayet normal bir şeymiş gibi ulu orta gerçekleştiriliyor. Böylece bir neslin kafasına, bırak sırlar ifşa olsun sen de ben de rahatlayalım deniliyor. İzleyicilere bir sır penceresi açılıyor ve oradan rahatça girmelerine izin veriliyor. Yıllarca evlilik programları ile bunu yapanlar şimdi de başka bir format adı altında aynı şeyler tekrarlanıp duruyor. Böylece toplumun değerleri çiğneniyor. Bunların yeri televizyon kanalları olmamalı.

FOTOĞRAFIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

plfbşşç2

Bir bakış... Bir duruş!

Folklor nostalji demektir. Bir toplumun inanç değerlerini kıyafetine, giyim kuşamına yansıtması demektir. Fotoğraf bir anın bir satıhta sabitlenmiş şeklidir. Bir insan objektif karşısında nasıl bakar insana ve nasıl bakar dünyaya!. Bir bakış ki; göz bebeklerinde geleceği resimleyen bir umut ışığı gibidir. Sanki o bakışların arkasında nesilden nesile emanet edilen nice kadim sırlar gizlidir. Ancak bir Berberi kız bu kadar güzeldir. O kavurucu çölde çiçek açan bir sahhara gibidir. O  çöl fırtınasının yörük kızı gibidir. Kervan yolda dizilirmiş; O kadim atalarından kalan, boncuklar, taşlar, zincirler, yünden, iplikten örülmüş püsküller, gümüş takılarıyla otantik ve mistik bir güzeldir. Ne derseniz deyin çölde çadırda yaşayan bir insan kavurucu güneşi, kavurucu kumu bilir. Yağmur sadece senede bir gün; seraptan kurtulmak, vahada buluşmak içindir.

POZİTİF (+)

İstikrar ve tutarlılık

İster ressam olalım, ister yazar, ister mühendis olalım ister çöpçü, sonuçta hizmet alanında yeter ki uzman olalım ve uzmanlığımızı da işimizi de ahlaki duruşumuzla icra edelim. Bir işte sebat etmek, bir fikri geliştirmek, sadece akıl, zeka ve marifetimizi ortaya koyarak olmaz. Bir de vicdanımızın sesi vardır. Adalet ve ahlak terazisi ancak kalpte tartılır. Akıl bir kere nefsin kölesi olmaya dursun; nasıl da sapar insanlar!.. Kutsal bir dava uğruna nice şehit olur canlar. Vatan, millet, din, namus uğruna tereddüt etmeden göğsünü siper edenler vatanseverlerdir. Vatanseverlerin durduğu yer gazilik ve şehitlik makamıdır. Burada kalbin yüceliği ağır basar. Vicdanın sesi ağır basar. İmanın sesi ağır basar. Biliriz ki bizim birliğimiz dirliğimizdir. Bu felsefeden duruşunu belirleyenler milletin gönlünde taht kuran birer erlerdir. Yedi düvele karşı savaşan bu millet dimdik ayaktadır. Pozitiflik bizim iman yapımızda vardır. Onun için ümitvarız. Doğru bildiğimiz yolda sapmadan yürürüz; istikrarlıyız. doğru bildiğimizi tereddüt etmeden yaşarız, tutarlıyız.

NEGATİF (-)

İstikrarsızlık ve tutarsızlık

Kimimiz iş beğenmez işsiz kalırız. Sonra da iş yok ki çalışalım deriz. Buna kim inanır. Herkes masabaşı memur olacak değil ya!. Hiç bir şey yapamıyorsan pazarda limon satacaksın. Su akacak yerini bulacak, geçici olsa da bir işe başlayacaksın. Zamanı gelir istediğin iş seni bulur. İnancın olduğu kadar ümidin, ümidin olduğu kadar sabrın da olacak !.. İşinde, inancında, fikrinde ve davanda istikrarlı olacaksın. Tutarlı davranacaksın. Nerede bulunman gerektiğini ve nelere karşı duyarlısın, ya da değilsin hareketlerinle belirleyeceksin. Daldan dala atlamakla olmaz. İnandığın hakikat doğruysa eğer onu korkmadan savunacaksın. Ahde vefa göstereceksin ve asla nankörlük etmeyeceksin. Millet olarak hayat memat içinde isek eğer; bu birliğe destek vereceksin. Sessiz kalmayacaksın. Millete malolmuş insanlar; sanatçılar, spor adamları, siyasetçiler ve niceleri üzerinde kutsal bir yük taşıdığını iyi bilecekler. Aksi takdirde köksüz, ruhsuz bir fikrin ve zihniyetin adamı olurlar. Böyle bir olumsuzluğu millet affetmez. İstikrar doğrudan sapıp, yanlışta karar kılmak değildir. Ucu dış mahvillere dayanan arnlayışlara göre davranış içinde bulunmak tutarlılık değildir.

PERİSKOP

PeriskopF(4)2

Sosyal Medya yargıçları

Malum çoğumuz internet dünyasındayız. Sosyal medyada yazan, çizenlere Allah akıl fikir versin. İşim gereği ben de sosyal medyadayım ve bir iletişimci olarak bu alanda en doğru şekilde yer almaya çalışıyorum. Sosyal medyada en cesur olanlar nasılsa yüz yüze bakmıyoruz deyip arkadan konuşanlar. Sosyal medyadaki yargıçlar acaba hangi konularda karar veriyorlar birileri kategorize etmiş midir acaba? Merhum Cumhurbaşkanımızın eşi Semra Özal ile yeni yapılmış bir röportajdaki ifadesini insanlar almış sanki mizan günündeymişçesine zebaniler kadının etrafında herkes bir ağızdan konuşuyor. Günah kararı verenler, münafık diyenler, takiye diyenler.. İnsaf Sosyal Medya Ahalisi! Semra hanımı Allah’u Azimüşan baştan aşağı pür günah olsa son nefesinde bile affeder de, siz insanların arkasından yazıp, çizdiğiniz için haliniz nice olur hiç düşünmez misiniz? Size ne bize ne!.. Niye bir röportajın magazin tuzağına düşüyorsunuz ki!..