SONRASI

Yusuf DİNÇ 24 Mar 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Bunlar bugün değilse yarın karşılaşacağımız meselelerdir.

Korona sonrası nasıl bir iktisadi yapı oluşacağı çok önceleri kendisini belli etmişti. Bunların bazısına daha önce köşemdeki farklı tarihli yazılarımda öngörü babında yer vermiştim. Bunlar bugün değilse yarın karşılaşacağımız meselelerdir. Bu üç ana başlıktaki tespitlerin altını şimdi tekrar çizmek istiyorum;

İstihdam

- “İşsizliğin yüzde 9 ila yüzde 13 arasında dalgalandığı Türkiye ekonomisi son dönemde bandı aşarak yüzde 15 seviyesine yaklaştı. İstihdamdansa girişimciliğe yönü çevirmek için e-ticaretin sunduğu imkânı politika seviyesinde iyi değerlendirmek gerekiyor.” Nisan 2019

- “İşsizlik son dönemde dünyanın geneli için mevcut durumun korunmaya çalışıldığı bir alan haline geldi. Yani işsizlik artış yönlü bir eğilime girdi. İşsizliği azaltmak bir yana mevcudu korumak söyleme yansımasa da temel politik hedef haline geldi.

… Evham değilse, insanların robotik süreçlerin kendilerini ikame ediyor olmasına karşı bir güvenceleri mi vardır? Yoksa sosyal transferler önümüzdeki dönem global siyasetin temel gündemini mi belirleyecektir, göreceğiz.” Şubat 2020

İstihdam artık bambaşka bir tartışma alanı olacak gibi duruyor. Dahası insanların çalışmamak ve sosyal yardım almaktan memnun olacağı ile ilgili bir endişem var. Böyle olursa insanın yaşamı ve kararlarıyla ilgili bütün kontrol başkasına geçecek demektir. Bunu kabul etmemeyi tercih etmeliyiz.

Kamu maliyesi

-  “Oysa sağlıklı büyümek de sağlıklı küçülmek de mümkündür. Ne var ki bu kapitalizm içerisinde mümkün değildir. Bunun için paradigma değişimi şarttır.

   Büyüme veya küçülme gerçek manası ile ancak İslam iktisadı çerçevesinde kabul edilebilir. İslam iktisadında büyüme uğruna değerler feda edilmez. Bu nedenle eş anlı ve bütüncül bir gelişim sergilenir. Holistik bir yapı içerisinde tüm değerlerde gelişme sağlanamazsa telafi merkezli küçülme meydana gelebilir. Kapitalizmdeki gibi yok eden bir küçülme yerine tüm değerlerin eş anlı yükselememesi nedeniyle bir tolerans sunar.” Kasım 2018

-  “Maliye politikasının da 2002’den bu yana mali disiplinle sıkı izlendiğini tecrübe ettik. Türkiye’nin sağladığı iktisadi başarının temel besleyicisi olarak mali disiplini üstlere yazmak gerekir. Ancak son dönemde global ekonomideki sıkışmışlığın etkisini savmak üzere kamunun ekonomi içerisindeki rolü artırmıştır. Bu politika bileşeni önemlidir. Gayrisafi milli hasıla içerisinde kamunun sahip olduğu alanın ekonominin ihtiyacı olan katkıları sunabileceği açıktır.” Ocak 2019

Liberalizmin sonuna gelinmiştir. Bunu insanların böyle başlayan bir süreçle öğrenmesini istemezdim. Dahası iktisadi paradigma kökünden sarsılacaktır. Doğru yol elbette tercih edilmeyecek.

Paradigma

- “Dünyada faizcilik yani tefecilik sadece bankalar için istisna kabul edilmiştir. Bunun da mazisi 300 yıldır. Schumpeter’e referansla kapitalin monopolleşmesi bu hızla sürerse bankacılık istisnasıyla meşrulaştırılmış olan tefecilik ömrünün çoğunu tamamlamış demektir.” Aralık 2019

- Yani kapitalizm, deliyi oynamaktadır. “İrrasyoneldir ne yapsa yeridir” denmesini beklemektedir. Bu bekleyişin bir sosyolojisi olabileceğini anlarım fakat kanaatimce insanlar bu kandırmacaya uzun süre göz yumamayacak ve eninde sonunda canbazın tekerine çomak sokulacaktır. Aralık 2019

-  “Toplum düzeninin ve gelir dağılımının (son yüzyıllık veriler incelendiğinde faiz lehine bozulmaktadır) fesada uğratılmasının dini kabulü mümkün değildir. İnsan doğası faizi daha fazla sindiremeyecektir. Bunun bir sonu olduğu ve hukuki yasağın banka ve faiz içeren sermaye piyasası araçlarını da kapsayacak şekilde aslına rücu edeceği muhakkaktır.” Aralık 2019

-  “IMF yerine özellikle gerçek kırılganlıklar karşısında ekonomilere faizsiz bir çekme hakkı sağlayan mekanizma geliştirilmelidir. Türkiye böyle bir projeye öncülük edebilir. Tüm ekonomilerin ve herkesin yararına olacak böyle bir fon İstanbul Finans Merkezi projesinin de bir bileşeni olarak görülebilir. Türkiye ve dostları bu başlıkta adım atmalıdır.” Şubat 2020

Faizsiz bir iktisadi modele geçilecek. Daha önce üretilmiş olan borçlar yok sayılacak. Kar amaçlı finans bitecek. Faaliyetler tekrar örgütlenecek. Fakat daha bozuk bir yöne döndürmek amacıyla… Paradigma yıkılırken insanlar savrulma yaşayacaklar. İşte bu savrulma tercihi belirleyecektir.

(İyi senaryoda (ki tüm sorumluluğumuz iyi senaryonun gerçekleşmesi gayretidir.) İnsanların faizsizliğin, şeffaflığın, saygının ve paylaşmanın mümkün olduğunu anladığı bir noktada çareyi arayıp bulacağı yer İslam iktisadının kurum ve değerleri olacak. Bireyci yaklaşım yerine sosyal yaklaşım gelecek. İnsanlık, vakıf insan Gönenli Mehmed Efendi’nin dediği gibi “melekleşecek”.

Yahut Eski Roma’ya dönüş. Göreceğiz.