SOYLU'NUN YANINDA DURMAK

Yaşar İÇEN 21 Kas 2018

Yaşar İÇEN
Tüm Yazıları
"Siz bizim penceremizden bakıp bizim coğrafyamızda nefes alıp verseydiniz, sarf edeceğiniz her heceyi sarraf terazisi ile ölçerdiniz..." Güneydoğu insanının yüreğinden diline süzülen cümlelerin konsantre hali bu!

Tüm Türkiye bilir ve sever de bilhassa Güneydoğu insanı ayrı bir itina ile üzerine titrer İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun.

İşte bu sebepten Bakan Soylu’nun adı yerel seçimlerde geçince herkesin yüreğinden bi rşeyler koptu! 
“Biz huzurun nasıl bir şey olduğunu onunla gördük ve yaşadık. Yeni yeni umutlar ektik Güneydoğunun bereketli topraklarına. Şimdi olmaz! Bakan Soylu gidemez! Lütfen yazın ve dile getirin gitmesin...” 
Bu yönde sayısını hatırlamadığım ricalar elime ulaşıyor. 
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Türkiye’nin bir bölgesi fakat yakın zamana kadar dışarıdan görülen ve konuşulan manzaranın dışında bir dünya vardı burada... 

Her vatandaş yanlışları bilir, görür ve kabul etmezdi vicdanen de! Kimseler ses edemezdi. Eğitim boykot edilirdi, kepenkler tehditle kapatılırdı, çocuklar dağa kaldırılırdı, sokağa çıkma yasağı ilan edilirdi, yollar kapatılırdı... 

Sonra bölge gerçeğinden bihaber olanlar, bölge ile empati bağını kurmaktan ısrarla kaçanlar tüm bölgeye terör örgütü yandaşı etiketini yapıştırırdı.
Halbuki bilmezlerdi bölge halkının huzuru ve istikrarı ne kadar arzuladığını fakat bunu dile getirmeye “korktuğunu”!

Süleyman Soylu İçişleri Bakanı olmasıyla birlikte askerin, polisin, idarecilerin ve kurumların vatandaşa uzanan köprüler kurmasına vesile oldu. 
Çocukların elindeki taşlar umuda ekilen çiçeklere döndü.

Kandırılarak teröre maşa yapılmaya çalışılan ve uyuşturucu ile zehirlenen çocukları için “korkmadan” hesap sormaya başladı analar, babalar, akrabalar... 

Yapılan her türlü haksızlık ve yanlış için sesini yükselterek konuşmaya, hakkını aramaya başladı vatandaşlar yine “korkmadan”...

Geçtiğimiz hafta Bakan Soylu’nun haklı bir çıkışına hepimiz şahit olduk.
Yukarıda yazdığım ve bu yönde daha yüzlercesini yazabileceğim kötü durumlardan bölge halkının çıkışına vesile olan bu ADAM için “ağzına sağlık az bile söylemişsin” dedik biz. 

Çünkü Bakan Soylu; kandırılan her çocuk için, şehit düşen her asker için, gözü yaşlı her fert için, mağdur her vatandaş için gözyaşı akıtan ve yüreğinden yara alan ADAM... 

Evet bazen fevri çıkışları olabiliyor çünkü Bakan Soylu yüreğini “profesyonel siyasetçi” olmak hırsı ile kurutmayan, tribünlere oynamayan ve menfaatlere eyvallahı olmayan biri!
Duyguları ve vicdanı ile her sorunu hissederek yaşadığı için, mağdur her vatandaşı canından gördüğü için sahiplenme refleksi ile patlıyor! 
“Bunu bölge halkı olarak biz çok iyi biliyoruz. Peki siz uzaktakiler de biliyor mu?”

İşte geçen hafta da bu yönde bir isyanı ve patlayışı oldu; Türkiye Cumhuriyetinden maaşlarını alarak terör örgütü savunuculuğu yapanlara karşı! 

Durumlara ve olaylara her zaman farklı bakmayı seviyorum. Bakan Soylu’nun bu haklı çıkışının sosyal medya yansımalarına da farklı baktım ve çok üzüldüm... 

Halka; zarardan, şiddetten, yokluktan, acıdan ve gözyaşından başka hiçbir şey katmayanlara karşı Bakan Soylu çıkışta fakat orada bulunan herkes İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu yatıştırmaya çalışıyor!
Bu nasıl bir kafa güzel vekillerim, abilerim, idarecilerim?
İçinizden bir Allah’ın kulu yok muydu da HDP’li vekillere karşı çıkıp “bu ADAM haklı sizin konuşmaya hakkınız yok. Kendinize güveniyorsanız ve konuşmaya yüzünüz varsa burada değil kendi bölge vatandaşınızın karşısına çıkın konuşun!” desin? 
YOK YOK YOK! Herkes ortamı yatıştırma derdinde. Kanaatimce Bakan Soylu’nun öfkesinin daha da artmasının sebebi de bu oldu. 

Hemen birkaç kişiyi aradım “ben bu paylaşımları görünce rahatsız oluyorum neden hiç kimse Bakan Soylu’yu desteklememiş, haksız mıyım” dedim üzülerek. Maalesef haklıydım!
Sonra baktım ki sosyal medya paylaşımları bu noktaya değindi; “neden herkes Bakan Soylu’yu sakinleştirmenin peşinde” diye!

Uzun zamandır dile getirilen “vatandaşın siyasete ve siyasilere güven kaybı” işte tam da bu sebepten!
Vatandaş diyor ki; “benim derdimi yürekten hisseden, üzülen, çözümler arayan, yanımızda olan, boy boy fotoğraflar ve tribünler için oynayan değil gözümüzün içine bakıp oradan ruhumuza bakan siyasiler istiyoruz!”” 

Vatandaş istiyor da bu kriterlerde siyasetçi bir elin parmaklarını geçmeyecek kaldığını da çok iyi biliyor. İşte bu sebepten “Gönül Kapıları” siyasilere kapılarını kapattı...