STRATEJİK KAMULAŞTIRMA

Yusuf DİNÇ 19 Haz 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Varlık Fonu portföyünün aslında doğal bir sonuç olarak bu alanlardan kurumlar içermesi yanında neyin fonun konusu olabileceği ile ilgili sistematik bir yaklaşımın da artık strateji belgesi olarak ortaya konması gerektiği gözüküyor.

Türkiye Varlık Fonu kurulduğu ilk günden bu yana gazetedeki köşemde dört temel strateji üzerinde durmuştum. Birincisi özelleştirme sorunundan kurtuluştu. Özelleştirmeler bu toplumun canını yakan tecrübeler olarak gelişti ve siyasetin paradigması değişirken özelleştirme karşıtlığı güçlendi. Varlık Fonu ile özelleştirmenin yerini halka arz alması birinci önemli strateji idi.

Tartıştığımız ikinci strateji ise stratejik alanlardaki kamulaştırmaların Varlık Fonu ile gerçekleştirilebileceği idi. Turkcell’in pay devri ile aslında bunun ilk örneğini de görmüş olduk. Fakat stratejik alanlarla ilgili pandemi sonrası yeni bir bakış açısı da kazandık. Pandemi ve biraz öncesindeki gelişmeler zaten stratejik olan gıda, finans, teknoloji, enerji, savunma, lojistik gibi alanları daha güçlü biçimde ön plana çıkardı.

Varlık Fonu portföyünün aslında doğal bir sonuç olarak bu alanlardan kurumlar içermesi yanında neyin fonun konusu olabileceği ile ilgili sistematik bir yaklaşımın da artık strateji belgesi olarak ortaya konması gerektiği gözüküyor.

Atanmış stratejiler Varlık Fonu varlıklarının finansal performansları üzerinde de belirleyici olacaktır ki bu tartıştığımız üçüncü strateji başlığında yani finansal piyasalar da derinlik, hacim ve en önemlisi sürdürülebilirlik sağlanmasında temel ihtiyaçtır. İstanbul Finans Merkezi projesinin hayata geçmesi bu sayılan vazgeçilmezler üzerine mevzuat iyileştirmeleri ile hayli mümkündür.

Son strateji olaraksa İstanbul Finans Merkezi projesinin asıl bileşeni olan katılım finansının derinliği ve çeşitliliği anlamında Türkiye Varlık Fonu’nun oynayacağı rolün önemi üzerinde durmuştuk ki bunu işletmek üzere zaman kaybetmemek gerekir.

TVF’nin katılım finansı anlamındaki stratejik rolünü gerçekleştirmek için muhasebe yapısının uyumlaştırılması, departmanlaştırılması ve fon yönetim ayrıştırması veya belli varlıklarla dünyanın ilk İslami Varlık Fonu kurulması gibi birçok strateji getirilebilir.

Tüm bu stratejileri tartışmak için TVF’nin kurumsal varlığının zemin olması ve strateji geliştirmek için aslında “kurumsal” yapılara ihtiyaç bulunduğunu görmek diğer kazanımımızdır. Ortaya konan vizyon Varlık Fonu stratejisinin Türkiye ekonomisinin bundan sonraki gelişiminde çok önemli bir yapıtaşı olduğunu gösterecektir.