SURİYE ANAYASA KOMİTESİ: TAVŞAN KAÇ

Prof. Dr. Samir Salha
İki yıldan beri devam eden müzakere ve pazarlıklardan sonra Suriye krizini sona erdirecek önemli bir girişim olan Suriye anayasa komitesi nihayet son halini almış durumda. Beklentiler komitenin ekim ayının sonuna doğru çalışmalarına başlaması yönündedir.

Birleşmiş Milletler’in yeni Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in "başkalarının yapamadığını başarmasını bekliyoruz" açıklamasının ve üç garantör ülkenin Ankara zirvesinden sonra uzun süren anlaşmazlıklarının ardından, komite son şeklini almış, görev alacak üyelerin adları açıklanmış ve sorunu sona erdirmesi için yeni umut ve beklentiler doğmuştur.

Bugün kesin olan, Suriye'de siyasi bir çözümü desteklemenin ve yerel oyuncuların telafi edilemeyecek bu fırsatı boşa harcamamalarının uluslararası toplumun bir arzusu olduğudur.

Şam, muhalefet ve Suriye sivil toplum örgütleri arasında paylaşılan 150 üyenin resmi listesinin açıklanmasıyla birlikte, beklenen yeni adım komitenin amaçlarını, çalışma yöntemini, karar mekanizmalarını ve uygulama yöntemlerini belirlemek olacaktır.

Henüz herhangi bir işlem yapılmadığı halde ilgililer, destekleyenler ile karşıt olanlar şeklinde iki kampa bölünmüştür.

Destekleyenlerin gerekçeleri;

-          Bu komite çözümün kendisi olmasa da, çözüme doğru giden yol olacak.

-          Komite Suriyelilerden ibaret olup, dengeli ve ülkedeki en geniş kapsamlı kesimi temsil etmektedir.

-           Komisyonun oluşturulması sekiz yıldır acılarına bir çözüm arayan Suriye halkı için yeri doldurulamaz bir fırsat olabilir.

-           Komisyon, geçiş ve seçimlerle ilgili yeni siyasi anlayışların önünü açabilir ve ılımlı ve yapıcı bir diyalog içerisinde, uygulanabilir bir barış sürecini başlatma hayalini gerçekleştirebilir.

Karşı çıkanların gerekçeleri ise;

-          Komisyon kararının BM / Güvenlik Konseyi 2254 sayılı Kararının ruhuyla çeliştiği, bunun da geçici bir yönetim organının oluşumunun ardından yeni bir anayasa oluşturmak ve daha sonra geçici seçimler yapmak için başlangıç noktası olması gerekirken Rusya ve Şam rejiminin isteği doğrultusunda farklı bir yol çizildiği,

-          Bu girişimin hedefinde, rejimin tüm Suriye topraklarının kontrolünü ele geçirmesini ve Suriye krizi konusunda ABD-Rusya ikili diyalog masasının önünü açmak olduğu,

-          Teknik olarak kararların alınması zor olacağı: 150 oydan en az 113 oyla karar alınması, ki bu da komitenin yüzde 70'inin desteğine tekabül etmekte olduğu ve azınlığın da çoğunluk kadar çalışmaları bloke edebileceği

-          Ve bu iddiaları ortaya atan kişilerin temel tezlerinden birisi de anayasa komitesinin esas pazarlığının Ankara ile Moskova arasında gerçekleştiği, Doğu Fırat’taki özerklik projesinin ortadan kaldırılması karşısında İdlib konusunun rejimin istediği şekilde çözümlenmesi vaadine dayandığıdır.

Belirsiz olan ilk husus, komisyonun yeni bir anayasa mı hazırlayacağı, mevcut anayasayı revize mi edeceği yahut hazır bir taslak anayasayı tartışıp bazı maddelerini değiştirmek yoluna mı gideceğidir. Aynı zamanda bir diğer belirsizlik de, ABD’nin yerel müttefiklerinin komisyondan dışlanmasına tepkisi ve Washington’un ne yapacağıdır. Bilinen şudur ki; muhalif güçlerin, rejim ve garantör devletlerin bu grupları kendi aralarında komisyona kabul etmeyi reddetmesindeki temel neden, söz konusu unsurların PKK terör örgütüyle iş birliği halinde, hatta uzantısı olmasıdır.

Olasılıklardan birisi, Washington ile Ankara arasında Doğu Fırat konusunda geniş kapsamlı bir uzlaşı olması. Bunun göstergesi ise ancak ABD’nin güvenlik bölgesi ve PYD konusundaki tutumunda ciddi değişiklikler yaşanması, o da zayıf bir ihtimal .

Diğer bir olasılık, Beyaz Saray yönetiminin YPG ile birlikte Kuzey Irak'taki Irak ve Kürt anayasalarının senaryolarına benzeyen bir Suriye girişimi başlatmaları. Bu da kriz konusunda Amerika ile geri dönüşü zor olan bir durumun oluşması ve saflaşmanın kırılmaya doğru ilerlemesi anlamına gelecektir.

Suriye rejimine yönelik, kimyasal silah kullanma iddialarını yeniden gündeme taşımanın esas hedefi; Şam’ı kuşatıp daha önce yaptığı gibi askeri operasyon yapmak ve anayasa çalışmalarını durdurmak mıdır? Yoksa ABD, müttefiki olan PYD’nin çıkarlarını göz önünde bulundurarak, izni olmadan Suriye’nin doğusunda herhangi bir müdahalenin yapılamayacağı mesajını mı vermek? New York'taki yedili zirve toplantısı çağrısı yapılması, bunun bir başka mesajı mıdır?

Söz konusu yeni anayasa girişimi zaman kaybı değilse, amaç ya yeni bir anayasanın doğuşunu kolaylaştırmak ya da 2012'de mevcut olan anayasayı düzeltmektir. Komisyona yönelik yoğun eleştirilere verilecek başka cevap, taslağı oluşturan ekipten sonra, halk oylaması yapılmasıyla son söz söylenmiş olacağı gerçeğidir.

Önemli olan; yeni Suriye Anayasası’nın sonuçları itibariyle Irak 2005 Anayasası’nın tekrarı olmaması ve böylece daha sonra 2007 yılında ortaya çıkan Kuzey Irak bölgesi Anayasa’sıyla günümüze kadar devam eden yasal ve siyasal sorunların tekrar yaşanmamasıdır.

Her şeye rağmen, Suriye sorununu çözmek üzere ilk kez bu denli ciddi bir adım atılmakta, federatif yapılar reddedilmekte. Belki de en önemlisi, bütün tarafların egemen ve toprak bütünlüğüne sahip bir Suriye fikrine bağlılıklarını beyan etmesidir.

Çözümlerin seyrini belirleyecek, yeni anayasa metni etrafında uzlaşmak olabilir. Ancak önceki tartışma ve ön adımlar ve doğumundan sonra yaşanacaklar, kuşkusuz taslak anayasadan daha az öneme sahip değildir. Örneğin, kapsamlı bir ateşkes ve mahkûmların değişimi kararı, önemli bir iyi niyet göstergesidir.