SURİYELİ MAZLUMLARA YARDIM ELİ (1)

Gülay YÜCEL 21 May 2019

Gülay YÜCEL
Asya, Afrika, Orta Doğu başta olmak üzere dünyanın hemen her coğrafyasına insani yardım ulaştıran Türkiye, bugüne dek milyonlarca insanın acısına ortak oldu. Türkiye'nin dış ilişkilerini şekillendirmede önemli bir enstrüman olan insani yardım çalışmaları geçen her gün ivme kazandı. Türkiye'nin adı sadece diplomatik ilişkilerle değil, dış yardımlarda gösterdiği başarıyla da anılmaya başladı.

Şüphesiz bunda en büyük katkı, Türk Kızılay’ın..

Haiti’den Mogadişu’ya, Myammar’dan Filistin’e kadar mağdur ve mazlumların yardımına koşan, gidilmez, ulaşılmaz denilen yerlere cesaret ve fedakarlıkla ulaşan Türk Kızılay’ın özellikle de Suriye’de başardıkları, yüz akımız oldu.. Olmaya da devam ediyor.

Yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği, 5,5 milyondan fazla sivilin hayatta kalabilmek için başka ülkelere sığındığı Suriye’de, iç savaş 8. yılını geride bıraktı. 6 milyon 600 bin sivil ülke içinde yerinden edildi. 2 milyon 980 bin sivil ulaşılması zor bölgelerde ya da kuşatma altında yaşıyor. Resmi bilgilere göre, terör örgütü YPG/PKK en az 2 bin 705 kişiyi halen alıkoyarken, DEAŞ’ın alıkoyduğu en az 8 bin 143 kişinin akıbeti bilinmiyor.

Son gelen haberler ise, Suriye’nin kuzeyinde muhaliflerin kontrolünde bulunan İdlib’de, rejimin bombardımanından kaçan sivillerin Türkiye sınırına yakın bir zeytin bahçesine sığınmak zorunda kaldığı şeklinde. Bu sivillerin yeterli gıda ve suyu olmadığı, gidecek başka yerlerinin bulunmadığı da uluslararası haber ajansları tarafından önceki gün tüm dünyaya duyuruldu.

‘YETERİ KADAR BİLİNMİYOR’

Türk Kızılay ile Suriye’de, İdlib kırsalı ve Halep kentine bağlı Azez’e gideceğim netleştiğinde, aklıma ilk gelen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı Kızılay ve Kızılhaç Dernekleri İşbirliği Ağı Kuruluş Toplantısı’ndaki şu sözleri oldu:
“Görevlerinizi yaparken ne tür sıkıntılar yaşadığınız, ne tür badireler atlattığınız yeteri kadar bilinmiyor. Bir çuval unu, bir kutu bebek mamasını, temizlik malzemesini muhtaçlara götürebilmek için neleri göze aldığınız, ne tür engellerle karşılaştığınız, maalesef yeterince anlaşılamayabiliyor..”

Şüphesiz yapılan işler her türlü takdirin üzerinde. Okuduğumuz, dinlediğimiz, izlediğimiz..

BİR DE YERİNDE GÖRMEK VE YAŞAMAK VAR..

İlk noktamız olan Gaziantep’e varışımızla yolculuğumuz başlıyor.

Sınırı geçmek üzere geldiğimiz Kilis Öncüpınar’da, gözüm sıcaklıkölçerdeki dereceye takılıyor. Henüz mayısın ortasındayız ve ısı 36 dereceyi gösteriyor.. İster istemez, temmuz ve ağustosu düşündürtüyor insana. Hayal etmesi dahi zor..

Sınırı geçtiğimizde bizi karşılayan ilk görüntü tam bir sefalet.
İnsanlar adeta uykuda gibi, çaresiz kaderlerine razı olmuş..

BÖLGE MUHALİFLERİN KONTROLÜNDE..

Türkiye’nin varlığını hissediyoruz... Güven verici..
Doğanın o eşsiz yeşiline boyanmış tarlaları ve uzayıp giden gelincik örtüsü adeta “ben de buradayım” dercesine başkaldırmış tüm olan bitene...
Savaştan arda kalan yıkık dökük evler arasında şehre doğru ilerlerken, bir duvarın üstünde, şarkı söyleyip oyun oynayan çocukları fark ettiğimde, umudun hala var olduğunu aklımdan geçiriyorum..

TÜRK KIZILAYI DOSTLUK ÇADIRKENTİ

Programın ilk kısmı olan Azez'de bulunan Türk Kızılayı Dostluk Çadırkenti’ne vardığımızda, düzinelerce uzun ve beyaz çadırların arasında kampta yaşayanlar tarafından karşılanıyoruz. Özellikle de çocuklar.. 384 çadırda, 1028 kişinin kaldığı bir kamp burası. Hemen yanı başında da Elbir/1 kampı var. Burada da 2186 kişi barınıyor.

Kızılay burada Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları bölgesindeki Suriyelilere hizmet edecek Mobil sağlık kliniklerini açacak.
Göz, diş, dahiliye, radyoloji, çocuk hastalıkları, kan alma ve laboratuvar birimlerinin bulunduğu bu mobil klinikler, kamplarda ve sağlık hizmetlerinin ulaştırılmasında güçlük çekilen bölgelerdeki sivillere sağlık hizmeti götürecek.

Kilis Vali Yardımcısı Hakan Yavuz Erdoğan’ın yanı sıra Kızılay çalışanları, kamp sakinleri ve yerel yetkililerin hazır bulunduğu açılışta, Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, Kızılay'ın Suriye içerisinde yürüttüğü hizmetlerin üzerine bir yenisini daha eklediğini ifade ederek, 1 adet çift taraflı genişletilebilir mobil sağlık tırı, 1 adet göz kliniği, 2 adet diş kliniğinden oluşan mobil kliniklerin, ihtiyaç duyulan bölgelerde, özellikle kamplarda seyyar sağlık hizmeti vereceğinin altını çiziyor..

Uzun yıllardır süren iç savaş nedeniyle Suriye'de sağlık sisteminin çöktüğünü dile getiren Kınık, bölgedeki 90'ı aşkın devlet hastanesinin yaklaşık 80'inin çalışmadığını, 31 bin olan doktor sayısının 5 binlere düştüğünü, ilaç ve hastanelerin enerji sıkıntısı gibi nedenlerle insanların sağlık hizmetlerinden yararlanamadıklarını anlatıyor.

İç savaş nedeniyle çok sayıda insanın yaralı olduğunu, rehabilitasyon ihtiyacı olan hastaların bulunduğunu, özellikle de kadınlar, çocuklar ve engellilerin bakımsız durumda olduklarını ifade ediyor.

Kınık, Sağlık Bakanlığı ve Kızılay iş birliği ile Suriye genelinde 34 hastane ve sağlık merkezi işlettiklerini belirterek, buralarda 2 bin 152 Kızılay sağlık personelinin hizmet verdiğini, bu personellerden 400 kadarının hekim, 800 tanesinin hemşire ve yardımcı sağlık personelinden oluştuğunu söylüyor.

Açılışın ardından bir yandan kamptaki sivillere gıda yardımı yapılırken, bir yandan da sınır yardımları yöneticisi Hakan Sarı ve Ülke Alan Koordinatörlüğünde raporlama sorumlusu Hamdi Özdengil ile sohbet imkanı buluyoruz. Özdengil, 27 bin 617 kişiye 230 bin kap iftar verdiklerinden söz ederek, 20 gün Kızılay’ın, kalan 10 günde de diğer derneklerin iftar verdiğini belirtiyor.

Kısa sohbetin ardından mobil kliniği ve kampı gezmek için hareket ettiğimizde çadırkentin girişinden itibaren meraklı ve utangaç bakışları ile bizleri izleyen çocukların boynumdaki fotoğraf makinesine olan ilgilerini fark ediyorum. Fotoğraf çektirmek isteyip, istemediklerini sorduğumda minikler, gözleri parlayarak, heyecanlı ve sessiz bir ifadeyle başlarını sallayıp istediklerini belli ediyorlar.

Birlikte objektife poz verirken tam yanımda duran dünyalar güzeli bir genç kızımızı fark ediyorum. Adının Şirin olduğunu öğrendiğim genç, çocukluk hayalleri savaşla yarım kalanlardan. Gezimizin kalanında bana eşlik ediyor Şirin. Kampta dolaşırken o gün burada bulunan Suriyeli Türkmen Valid Derviş ve 9 yaşındaki kızı Sema Derviş’e rastlıyoruz. Yakınlarda bir köyde yaşıyorlar. Kendisinden söz eden Valid, Halep'ten son ayrılanlardan.. Ayrılırken sadece üzerlerindeki elbiseleri alabilmiş. Kızının elinde de sadece oyuncağı varmış. Valid, "Yaşamak zor, elektrik yok, su yok, elbiseler de eksik" diyor. Valid, oğlunun Türkiye'de Petrol Mühendisliği okuduğundan söz ediyor. Bir kızı da Azez'de öğretmen. "Birbirimize merhamet etmiyoruz" diyor ve ekliyor Valid, "Üzerimizdeki kara bulutlar Allah istediği zaman dağılacak".

Ayrılma vakti geldiğinde gözlerinde gördüğüm hüzünden fazlasıyla etkilendiğimi söylemem gerek..