TATİL YAPMAK ÇOK ZORLAŞTI GİBİ!

Fehmi KETENCİ 12 Ağu 2018

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Ülke olarak zor günler yaşadığımız gerçeğinden yola çıkarak bugünkü yazıma böyle bir başlık atmak durumunda kaldım.

      Tatil yapmak, tatile çıkabilecek şartları oluşturmak her zaman zordu. Hele hele bizim gibi gelir düzeyi sınırlı olan, dargelirlinin geçim derdiyle boğuştuğu bir dönemde tatil için olması gereken şartları yaratabilmesi çok daha zor.

      Ülkemizde tatil yapma olanakları, çok doğaldır ki yabancı turistlere gore ayarlanmış şartlardır. Dışarıdan gelenler için ülkemiz şimdiye dek, tarihi, kültür varlıklarının zenginliği ve doğal güzellikleri nedeniyle tam anlamıyla bir tatil cennetiydi. Son zamanlarda dövizdeki yukarı hareket ve özellikle doların çılgınca yükselmesi sonrasında tam anlamıyla ucuz olması nedeniyle tercih edilecek bir turizm bölgesi haline dönüştü.

      Turizm ülkemiz gelirleri için çok önemli kaynaklardan biri. Bu kaynağın en verimlisi ise ülkemize gelen yabancı turistlerin ülkemizi ziyaretleridir. Doğal olarak da bu turizm bölgelerindeki tüm fiyatlar dövize endekslenmiş, yabancı turistlerin harcamalarına göre belirlenmiş olması nedeniyle, tatil yörelerinde; yerli turistlerimizin, gerek konaklama ve gerekse yiyecek içecekler konusundaki fiyatlara yetişmeleri oldukça zor..

       Bu şartlarda ucuz tatil yapmak çok zor gibi.

       Geçtiğimiz günlerde, yaklaşık ongün süren bir tatil serüveni de ben yaşadım. Ailece, oğlumun kullandığı araba ile sabah saatlerinde İstanbul’dan yola çıktık. Avrasya Tüneli sonrasında Osmangazi Köprüsü yoluyla ve devamındaki otoyolda Susurluk’a kadar yol aldık, otoyol gişe çıkışında 91 TL (köprü dahil) ücret ödemek bu tatilin ne kadar tuzluya mal olacağının göstergesiydi.

      Tatil planımızdaki ilk hedefimiz Ayvalık idi. Önceden ayarlamadığımız için konaklama yeri bulmakta biraz zorlandık ama Cunda Adası girişindeki köprüye yakın bir yerde güzel bir butik otelde yer bulduk.

      Ayvalık’ta; çoğunlukla, güzelliğinin yanı sıra, fiyatlarının pahalılığı ile dillere destan olan Cunda Adası’nda olmak üzere üç harika gün geçirdik. Fiyat pahalılığında zorlanmadan kendimize uygun şartları yarattık, balık da dahil her şeyi yedik, içtik. Pahalı Cunda canımızı fazlaca yakmadı.

      Planda ikinci durak Bodrum’du. “Bekle bizi Bodrum” diyerek Ayvalık’tan yola çıktık. İzmir, Aydın, Muğla yol güzergahında Bodrum’a vasıl olduk. Bodrum daha girişinden itibaren, söylendiği kadar kalabalıkdı. Daha önceden Göltürkbükü yamacında rezervasyon yaptırdığımız butik otelimize vardık. Üç saati aşkın yol bizi biraz yorduğu için dinlenmeye çekildik.

       Ben merak etmediğim için, gazetecilik dönemim de dahil Bodrum’a hiç gitmemiştim. Ama, birlikte çalıştığım, göreve gönderdiğim gazeteci arkadaşlarımın anlattıllarından ve çektikleri fotoğraflarından, Bodrum’u gitmiş kadar tanıyordum, biliyordum. Özellikle; dillere destan olan gece alemini ve o meşhur Barlar Sokağı’nın hiç yabancısı değildim..

       Bodrum’da kaldığımız dört gün süresince; akşamları Türkbükü’ndeydik ama, Bodrum Merkez, Akyarlar, Gümüşlük, Torba v.b gibi bir çok yerini karış karış dolaştık desem yeridir. Gece alemine pek fazla takılmadık ama, “aklında ne kaldı” diye sorarsanız; hareketli ve kalabalık bir yaşam, hepsi beyaza boyanmış, evleri, villaları, yalıları ve tüm kıyılara yayılmış marinaları, güvenli olmayan, bakımsız, tehlikeli dağ yolları ile bir tatil yöresi.

      Birçoğunun tutkusu ama, beni pek fazla etkilemedi. Bodrum Belediyesi de benden geçer not almadı kısacası.

      Bodrum’u Bodrum tutkunlarına bırakıp, sonraki durağımız olan Muğla Akyaka’ya doğru yola çıktık.

      Akyaka’ya dördüncü gelişimizdi. Akyaka, bence Türkiye’nin en güzel, özgün özellikleri olan müstesna bir tatil yöresi. Mimari yapısı, yerleşim planlaması, farklı jeolojik yapı mozayiği ile mutlaka görülmesi gereken bir yer. Tavsiyem; hafta sonları gitmeyin. Çevreden gelenler nedeniyle çok kalabalık.

      Akyaka’da dört gece kaldık. Ve İstanbul’a dönüş yolculuğumuz başladı. Yaklaşık dokuz saatlik bir yolculukla İstanbul’a vardık.

      Bitmedi tabii ki; Ayvalık; Cunda, Bodrum ve Akyaka ile ilgili gözlemlerimi ve tüm ayrıntıları önümüzdeki günlerde yazacağım.