TEKNOLOJİNİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ!

Fehmi KETENCİ 16 Ara 2018

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
"Bilgisayar Çağı" diye de adlandırılan, bir başka deyişle; "Millenium" olarak daha da fantezi bir adla başlangıcını yaptığımız 2000'li yıllar.  Kısacası, neredeyse ilk çeyreğini geride bırakmaya hazırlandığımız 21. Yüzyıl.

      Çok önemli bir teknolojik yapılanmanın temelini atan bilgisayarın, daha da etkin olduğu internet denen şahane icat, aklımızı başımızdan aldı. Çağdaş oyuncağımız internet hızla gelişti, yaşamımızın her alanında en etkin kitle iletişim ve haberleşme aracı haline geldi. Hemen, hemen her işimizi, neredeyse tüm ihtiyaçlarımızı internet kanalıyla halleder olduk.

      21.yüzyıl bilgisayarının depolama işlemi gördüğü alanlarının iyice küçülmesine, buna karşın, bilgisayar disk kapasitelerinin olabildiğince büyüdüğü, boyutlarının ise neredeyse bir parmak boyutuna indiği kontrolsüz büyüyen bir dönem. Son yıllarda 7’den 77’ye hemen hemen herkesin tutkunu olduğu “Sosyal Medya” denen teknoloji şımarığı; çalışma, üretme, haberleşme için araştırma yapma alışkanlıklarımızı elimizden alıp toplum olarak iyice tembelleşmemize, iyice zorlandığımız bir yaşam biçimine mahkum olmamıza yol açtı.

      Hızla gelişen, internet üzerinde yuvalanan ve adına “dijital” denen bu yeni yaşam biçimi başımıza çok iş açacak gibi. Birdenbire “Dijital Yayıncılık” adı altında amacının dışına taşınan, neredeyse klasik yayıncılığı yok sayacak ortamların dışında yuvalanan,

adına “Yeni Medya” denilen bu yayın biçimi, klasik medyada sanal güç kaybına neden olan, en etkin tehdit haline getirildi.

      Öyle ki; bazı çevrelerce çok yakın zamanda, klasik medya ve elemanları olan kitle iletişim araçlarının en etkini gazetelerin yerini alacağı ve dijital yayıncılığın daha da etkin olacağı söylentileri, İletişim Fakülteleri de dahil birçok yerde yüksek sesle konuşulmaya başlandı.

      On yılı aşkın zamandır klasik yazılı basın lokomotifleri olan, günlük periyottaki ulusal gazete tirajlarının hızla düşmesi, daralan ekonomik koşulların zor dönemeçlerinde oldukça zorlanmaları, klasik gazete patronajlarının bilinen bazı nedenlerle hızla değişmesi ve en önemlisi; değişen bu patronajların bazı dış etkenlerle siyasete fazlaca bulaşmaları, okurun gazete okuma alışkanlığını iyice kaybetmesi.

      Bu ortamlarda kimlik kaybı yaşayan, bilinen bölünmeden de etkilenerek oldukça sarsılan, üstüne üstlük, tiraj olarak çok zor durumda olan klasik medyayı bir başka darbe tam olarak şaşkına çevirdi.

      Son bir yılda dövizdeki dalgalanma ve yılın ikinci yarısında iyice çıldıran 7 TL civarlarına kadar yükselen USD Doları’ndaki bu anormal artışın gazete kağıdı üzerine yüklediği dayanılmaz maliyetler, klasik medyayı, içinden çıkılmaz çok zor bir krizin içine itiverdi.

      Bu durum; “Dijital Medya” çığırtkanlığı yapanları daha da öne çıkardı ve birçok yerde dijital medyanın klasik yazılı medyanın ömrünü azaltacağı yüksek sesle konuşulur, bu konuda; konferanslar, seminerler düzenlenir oldu. İletişim Fakülteleri’nde “Yeni medya” adı verilen bölümler kuruldu, “yeni medya” ve “dijital medya” dersleri çoğalmaya başladı.

      “Yeni Medya” aşamasına gelinceye kadar, “Sosyal Medya” olarak oldukça ünlenen internet iletişim kanalları iyice öne çıkmaya, sadece haberleşme değil, e-ticaret, e-pazar, e-ürün satış, e-mağaza gibi benzeri birçok alanda yaygın şekilde kullanılmaya başlandı. Sosyal medya; ürün pazarlama, ürün tanıtım, marka imaj tanıtım ve benzeri birçok reklam tanıtımın en etkin şekilde yapılabildiği bir mecra haline geldi.

      Google’ın yaratığı; Facebook, Messenger, Twitter, İnstagram Whatsapp gibi etkin kitle iletişim kanalları diğer klasik kitle iletişim araçlarını iyice geri plana itti. Bu değişimi güçlendiren ve sosyal medyayı bu kadar popülar hale getiren çok önemli bir başka araç da; toplumumuzda 7’den 77’ye herkesin kullandığı akıllı telefonlar oldu. Bu akıllı telefonlar olmazsa olmazlarımız haline geldi.

      Teknolojinin dayanılmaz hafifliğinin yarattığı bilgisayarlarımız.

      Ne yardan ne serden vazgeçilmiyor ki!