TERCİH DÖNEMİNDE NE YAPMALI?

Micheal KUYUCU 12 Ağu 2018

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Üniversite tercih döneminin bitmesine sadece iki gün kaldı.

YÖK tercih sistemini 14 Ağustos 23:59’da kapatacak ve tercih yapanların tercihleri sisteme işlenmeye başlanacak. 2 milyon 200 binden fazla kişi bu sınava girdi, aileleri de hesaba katarsak nerden baksanız 8-10 milyon kişiyi ilgilendiren bir süreç bitmek üzere. Her yıl olduğu gibi bu yılda bu süreci çok yakından takip ettim ve Türkiye’nin en iyi üniversiteleri ve rektörleri ile Akademik Bakış adlı programımda tercih döneminin nabzını tuttuk. Konunun uzmanları ve en önemli markalarına  “Gençlere tercih döneminde ne yapmaları önerirsiniz” diye sorduk.

“Sevdiğiniz işi yapın ki ömür boyu tatilde olun.”

Prof. Dr. Mazhar Bağlı -  Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü

Öncelikle öğrenciler gerçekçi olmalı. Arada büyük fark olan bölümleri çok tercih etmeye hevesli olmasınlar ki hayal kırıklığı yaşamasınlar. Sevdiğiniz işi yapın ki ömür boyu tatilde olun. Mutlaka sevdikleri işi seçsinler. Tercih yaparken neyi düşünüyorlar, ne yapmak istiyorlar, tercih ettikleri branşla mı ilgili bir iş yapacaklar, yoksa sadece üniversite okumak için mi seçecekler? Bunları kafada netleştirmeleri lazım, çünkü bulanık kafayla yapılan tercih pek sağlıklı olmuyor. Öğrenci tercih sonrası gittiği üniversitede iyi bir eğitim almaya çalışmalı. Üniversitenin kadrosuna, iline ve öğrencilerin imkanlarıyla konaklama fırsatlarına bakarak tercih yapmaları önemli. Üniversitenin markasına değil, öğretim üyelerine baksınlar. Üniversitenin markasından çok öğretim üyesi benim için daha önemli, çünkü eğitimi veren öğretim üyeleri.

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinin tercih edilmesinin avantajları ise: Türkiye’nin en güvenli ve en güzel yeri olması. Bizim bütün ekip olarak öğrencilere en iyi eğitimi vermenin dışında bir amacımız yok. Biz bütün fakültelerde iddialıyız.

“Aileler bırakın çocuklar yollarını kendileri seçsinler”

Prof. Dr. Zehra Sayers -  Sabancı Üniversitesi Rektörü

Kalbinizi, beyninizi ve karnınızı dinleyin. Çünkü bazen insan, bazı şeyleri midesinde hisseder. O mideden ilk sinyal gelebilir. Bu üç organınızı kullanın. Sizi şu anda mutlu edecek olan alanı seçin. İnsanın mesleği ailesi gibidir. Orada ailenizle geçirdiğiniz vakitten daha fazlasını geçireceksiniz. “Ben çalışmak zorunda olmasam da bu işi yapardım” diyebilmek önemli.  Çünkü zaten böyle bir durumda bu işi çok iyi yapıyorsunuz ve iş veren de bunu fark ediyor ve bir avantajınız oluyor.

Aileler de çocuklarını bıraksınlar, çocuklar kendi yoluna gitsin.  Bende başta çocuğuma müdahale ettim, ama sonradan edemedim, o kendi isteğini yaptı. Gitmek istediği yolda çocuklarınızı destekleyin. Bırakın yollarını kendileri seçsinler.

“Bilgi tek başına yetmiyor”

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu – İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü

Öğrenci müşteri değildir. Öğrencilerimizin de böyle hissetmesi ve böyle yaşaması gerekir. Amerika’da devlet üniversiteleri öğrenciden para alıyor, fakat Türkiye’deki devlet üniversiteleri para almıyor. Benim kendi çocuğum da Amerika’da devlet üniversitesinde okudu ve biz bedel ödedik. Türkiye’de bu konuda devlet üniversiteleri önde.

Benim kendi evladım da bu yıl üniversite tercihinde bulunacak. Onda da gözlemliyorum ben, zor günler içindeler. Bunu hayatın sonu veya başlangıcı olarak görmesinler. Hayat inişli çıkışlı ve zorlukları da olan geniş bir süreç. Bu süreç içerisinde öncelikle kendilerini tanımaları gerekir. Ben kendi çocuğuma da söylüyorum; “Bizim tecrübelerimizden, yaşanmışlıklarımızdan yararlan, ama esas olarak kendinin ne yapmak istediğine bak. Önce kendini tanımaya çalış, ben ne yaparsam mutlu olurum, beni ne huzurlu eder, benim beklentilerim neler? bunları anlamaya çalış. Bu soruları sor kendine sonra çevrenden, aile öğretmenlerinden, yaşamına imrendiğin birinden yararlan; ama yararlanırken mutlaka içselleştir ve ardından seçimini ona göre yap.”

Üniversiteler kampüsleriyle, ortamlarıyla, atmosferleriyle önemlidir, ama onlara da aldanmamak gerekir. Dünyanın neresinde olursanız olun, hoca ve öğrenciden oluşan bu 2 değerin buluşmasıyla kıymetli olur her şey. O yüzden üniversitenin öğretim kadrosu önemlidir. Bu buluşma, alınan diplomanın kıymetini belirler. Ayrıca kendilerinin de gayretli olacaklarını bilmeleri lazım. Okuyarak, sorgularını yüksek tutarak, bilgi açlığını hep hissederek o bilgi küpünü doldurmak önemli. Bilgi tek başına da yetmiyor; değişimi algılaması, dünyanın gidişatını, kendisinin ülkemizin neresinde olduğunu ve tüm bu anlayışları diri ve canlı tutmaya gayret göstermesi gerekir. 

“Kalbinizin sesini dinleyin”

Prof. Dr. Ege Yazgan -  İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü

Meslek tercihi gibi algılanıyor bazı şeyler. “Oraya girince mezun olduktan sonra ne olacaksınız?” gibi bir yaklaşım eski ve geleneksel. Öğrenci mutlaka sevdiği işi yapmalı. Ne yaparsa yapsın mutlaka sevdiği iş olsun. En revaçta olan mesleği dahi yapsanız, siz onu benimseyemezseniz orada başarılı da olamazsınız. Fakat bunun farkında olmak da zor. “Şunu yapmak istiyorum” diyen öğrenciler var; bunu diyorlarsa mutlaka onu yapsınlar. Kafası karışıksa, o zaman gelsinler bir üniversitede gitsinler, o bölümleri bir öğrensinler, en sonunda kalplerinin sesini dinlesinler. Çocuklar velilerin hayat projeleri değil. O yüzden velilerin de çocukları rahat bırakmaları gerekiyor. 

“Otuz yıl sonra bazı meslekler kaybolacak”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan -  Üsküdar Üniversitesi Rektörü

Öğrenciler tercih edecekleri üniversiteyi iyi tanısınlar. Mesela sağlık alanı seçecek bir öğrenci, okula gidip bölümün laboratuvarı var mı, tıbbi becerileri var mı, uygulama var mı? diye gidip görsün. Bu bilgiyi verebilecek kadrosu var mı? diye akademik kadroya baksın. Üniversiteyi seçerken gençler hep meslek kaygısı taşıyor, mezun olur olmaz hemen işe gireyim diye. Haklı da yani. Çocuk okulu bitirince bir mesleği olsun istiyor.

Meslek elbise mi, cilt mi? Meslek elbisedir, cilt değildir. Mesleğe cilt gibi bir anlam verince, o da olmayınca krize giriyorlar, kazanamayınca yine krize giriyorlar. Aslında öğrenci diplomayı alıp o mesleğe bağlı mesleklere de gidebilir. Hayat önüne ne fırsat çıkarır belli değil. 30 yıl sonra bazı meslekler kaybolacak. O yüzden mesleğe çok fazla anlam yüklemesinler. Yeni yerleşim sisteminden dolayı öğrencinin açık kalma ihtimali yüksek. Sürprize çok açık yerleştirme yeni yöntem uygulamaları var; o yüzden 24 bölüm tercih etsinler ve “Bu çıkarsa yapamam” dediği mesleği yazmasınlar. Yüzde 51 sevdikleri alanı yazsınlar. Duygularını katsınlar. Aynı zamanda anne babanın görüşünü alıp son kararı kendileri versinler. Hayatta iki önemli karar vardır; biri eş, biri iş. Seçmeden gözünü dört açacak, seçince yarım açacak etrafa bakmamak için.

“Eğitimi alacak kişi aile değil çocuk”

Prof. Dr. Peyami Çelikcan -  İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü

Sistem değiştiği için gerilim daha fazla oldu. Ne olacağı konusunda kimsenin kafasında net bir fikir yok, yalnızca tahminler var.  Elde ettiğimiz puanın neye yarayacağına kendi başımıza karar vermeyelim, mutlaka uzman tercih danışmanlarına danışalım. Puanımızı iyi analiz ettirelim. Ardından fikir ediniriz ve puanımızla nerelere gireceğimizi az çok biliriz.

Bir alan konusunda aileler çocuklarına baskı yapmamalı, fakat bunu defalarca söylememize rağmen kimi aileler yine bildiğini okuyor. Zorlayarak bir adayı bir alanda eğitim almaya gönderirseniz, oradan bir başarı çıkma şansı çok düşüktür. Öğrenciye kendini rahat ve güvende hissedeceği, başarılı olacağına inandığı bir alana yönlendirmek lazım. Sonuçta bu eğitimi alacak kişi aile değil, çocuk!  Yeterince bilgi kaynağı var üniversitelerde. Neye önem veriyorsanız ona bakın. Bu reklamla olacak iş değil. Gidin üniversitelerin ortamını kendiniz görün. 

“Üniversitelere gidip hocalarla konuşun”

Prof. Dr. Melih Bulu – İstinye Üniversitesi Rektörü

Öğrenciler; tercih yaparken annenize, babanıza, çevrenize, kısaca herkese sorun. Fikirler alın, üniversitelere gidip hocalarla konuşun. Üniversiteleri görmek önemli, ama hocalarla tanışmak ve konuşmak daha önemli. Size bir şey verebileceğini düşünüyorsanız o üniversiteyi yazın. İnternette zaten bilgiler var; onun dışında bir şey anlatabilecekler mi ona bakın. Yüksek puan aldınız diye, yüksek puanı olan bölümü yazmayın, istediğiniz bölümü yazın. Boşu boşuna hayatınız boyunca istemediğiniz bölümü okuyabilirsiniz. Bu büyük bir hata olur. Anne ve babalar da çocuklarınıza mutlaka kendi görüşlerinizi söyleyin, ama kararı onlara bırakın. Hayat onların hayatı. “Senin yüzünden bunu yazdım” diye bir ömürleri boyunca size şikayetle gelebilirler, bu riske girmeyin.

“Veliler çocukları zorlamayın”

Prof. Dr. Sermin Örnektekin -  İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Rektörü

Her sene gençlerin bakış açıları ve düşünceleri değişiyor. Sen ne istiyorsun, ne hissediyorsun? önce buna bak. Sevgili öğrenciler; sizler başarılı olduğunuz sürece ülkemiz bir yerlere gelecek. Ben hangi şehirdeyim, bu şehir olanaklarının içinde mi kalacağım, başka şehire mi gideceğim? Diye düşünün. İlgi duyduğunuz alanda, o üniversitede yeterli hoca var mı, alt yapı nasıl, sorunlarınız olduğunda bunları çözebilecek hocalar var mı? Sorularının yanıtlarına bakın.

Gelecekte iş bulacağınız alanlara yatırım yapmış üniversitelere bakın. Sadece internet ortamı yeterli olmuyor, veliniz ile beraber gidip kampüsleri görün. Orada size verilen desteği, size olan ilgiyi yerinde görmeniz büyük avantaj. Vakıf üniversitelerine para da yatırıldığı için anne ve baba da çocuğun o üniversitede mutlu olacağını bilmeli. Veliler çocukları zorlamayın, kararı öğrencilere bırakın. Çevre de öğrenciyi çok etkiliyor. Herkes o öğrencinin en iyi yerde olmasını istiyor. “Ben şu alana gideyim puana yazık olmasın” demeyin; çok iyi puan aldınız diye başarılı olamayacağınız alana gitmeyin. Bu seneki tercih döneminde bazı sürprizlerle karşılaşabileceğiz, bunun için tercih yaparken herkesi dinleyin, herkesten fikir alın ama sonunda çekirdek ailenizle birlikte karar verin ve kendinizi rahat hissedeceğiniz üniversite ile beraber olun.

“Akademik Kadroya Bakın”

Prof. Dr. Fuat Bayram -  Kıbrıs Ada Kent Üniversitesi Rektörü

Mutlaka sevecekleri mesleği seçmeleri lazım. Hayatları, bundan sonra verecekleri karara göre şekillenecek. Öğrenciler anne ve babalarına da sorsunlar, sonuçta kendilerini en iyi tanıyan anne ve babalarıdır. Tabii ki rehber öğretmenlerinin fikirleri de çok önemli. Temel nokta “Ben bundan sonra yaşamımda bu mesleği icra edeceğim” cümlesi. Zorla, söylene söylene yapacakları meslek, yaşamlarını çekilmez bir hale getirecek. Yeteneklerine, kabiliyetlerine, kişiliklerine uygun bir mesleği tercih etsinler. Üniversiteyi seçerken de kimlerden eğitim alacaklar diye akademik kadroya baksınlar. Ayrıca kontenjan da çok önemli; çünkü kontenjan ne kadar azsa, hocanın da öğrenciyle geçireceği zaman o kadar çok demektir.  

“Gönlünüzden geçen bölümleri yazın”

Prof.Dr. Baki Aksu – Beykoz Üniversitesi Rektör Yardımcısı

Hem veliler, hem de öğrencilerimiz rahat bir ortamda istedikleri üniversitelere baksınlar. Bu hayatlarının çok önemli bir dönemi. 80 yıllık ömrünün 20 yılı geride kaldı. Gelecek 40 yılda da iş yaşamı var. Ne olacaksa orada olacak. O yüzden hiç telaşa kapılmadan, profesyonel kişilerden destek alarak doğru tercihi yapsınlar. Sonuçta dünyanın sonu da değil. Bu süreci olgunlukla, sakinlikle geçirsinler, ayrıca sorgulasınlar ve araştırsınlar. Gerçek olduklarına inandıkları üniversiteleri, tercihleri arasında bulundursunlar. Gönlünden geçen bölümleri yazsınlar.

Uzman Görüşü:

Sebahattin Kutlu -  İstanbul Aydın Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı & Tanıtım ve Rehberlik Daire Başkanı

Bu yıl daha fazla bir belirsizlik var. Öncelikle bu puanı aldıysanız bu bir başarıdır zaten, bu öğrenci tebrik edilmelidir. Ayrıca arkadaşlar aldıkları puanı bireysel değerlendirmeli. Kimse arkadaşına yapılmış bir tercih önerisini dikkate almasın. Genel tercih tüyoları herkes için geçerli olmayabilir; çünkü herkesin hedefleri, istekleri farklı. Arkadaşınızın yaptığı kulağa çok hoş gelen kariyer planı size uymayabilir. Bu birinci prensibimiz olsun.

Ayrıca 180 puan alamayan aday lisans tercihi yapamıyor, çünkü fakülte baraj puanının altında kalıyor. Ama bunun bir istisnası var. Özel yetenek sınavına girebilir öğrenci, bunu da unutmasın.

180 üzerinde alan dilci adaylar; geçen yılı dikkate alsınlar. Başarı sırası kısmını kıyas ederek tercih yaparlarsa doğru yere gelirler. İlk 5 tercihinizi oldukça yukarıdan yapabilirsiniz. Sonraki 10 tercihinizi puan üstünde ve puana denk gelecek şekilde yapabilirsiniz. Kalan 9’u da puana denk ve aşağıda yaparsanız girebileceğiniz en iyi yere girersiniz.

180 üzeri alan sayısal öğrenciler de dil puan öğrencilerine benzer durumdalar. Yine geçen yılın başarı sıralamalarını kendilerine referans alabilirler, fakat sayısalda aday sayısı fazla olduğu için mutlaka bir rehber hocayla beraber yapsınlar.

180 üzeri alan eşit ağırlıkçılar, sayısalcıların istilasına uğramış olabilirler. Geçen yılla kıyaslayınca biraz paniğe kapıldılar. 150 binlik öğrenci 120 binlik yeri yazmalı, çünkü bu bölümü tercih etmeyenler olabilir.

180 üzeri alan sözelciler de bu yıl ki en mağdur kitle. Asla paniğe kapılmasınlar. Merak etmesinler yerleşecekler. Yeter ki doğru yerleri yazsınlar. Bir profesyonelle beraber oturup tercihlerini gerçekleştirsinler.

Tercih yapacak adayların sayısına bağlı olarak; tercih yapan aday sayısı ile kontenjan sayısı aynı. Fakat kimi zaman yanlış tercihten, kimi zaman farklı sebeplerden dolayı yerleşemeyen adaylar oluyor. Geçen yıllarda üniversite bitirmiş olanlar tekrar bu yıl sınava girdi. Bu durum o arkadaşımızın yıllarını alıyor. Mezunu işaretlemiş bir adayın tekrar sınava girmesine üzülüyoruz biz. Umuyoruz ki kimse bir dahaki yıl tekrardan sınava girmek zorunda kalmaz, herkes doğru tercih yapar, bu yıl eylül ayında ceplerine bir üniversite kimliği koyarlar ve istedikleri kariyer yolunda ilerlerler.