TRT'DE İBRAHİM EREN RÜZGARI

Berk MÜHÜRDAROĞLU
TRT Genel Müdürlüğü'ne İbrahim Eren'nin gelmesiyle kurumda esaslı bir şekilde standart TRT algısını değiştiren kaliteli televizyonculuk anlayışını, içeriksel olarak Türk gelenek, göreneklerine uygun hiçbir ahlaki dezenformasyona uğramayan yerli yapım TV programları ve yerli diziler ile TRT 1 ve diğer tüm TRT kanallarında hissedilmeye başlanarak, kurumun tüm kanallarında umutlu, mutlu yeniden dünya sahnesinde dirilişe geçen küresel alanda etkin bir rol oynayan Türkiye'yi ve TRT'yi görüyoruz.

TRT World başlı başına muazzam bir vizyonerliğin göstergesidir. İbrahim Eren'nin vizyon sahibi olması, genç ve kararlı bir beyin olması TRT’nin algısını olumlu bir şekilde değiştirdi.

TRT'DEN  2019 YENİ DİZİ ATAKLARI 

Televizyon kanalları ve yapım şirketleri yeni dizilerin hazırlıklarını sürdürüyor. Ocak ve Şubat 2019'da birbirinden iddialı yerli dizi ekrana gelecek.

Ocak ayının ilk haftalarında yeni reklam anlaşmaları nedeniyle sevilen dizilerinin yayınlarına ara verilmişti. TRT her zamanki kararlı ve tutarlı duruşuyla ekranda var olan dizilerini yeni yılda ocak ayında izleyicisiyle buluşturdu.

Trt 1 Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamid, Elimi Bırakma ile yakaladığı başarı grafiğini geçtiğimiz hafta ekranlara merhaba diyen Vuslat dizisiyle de gösterdi. Yeni iddialı projelerden Halka ve Tek Yürek dizileriyle de fark yaratacağa benziyor.

KADIKÖY'E VİZYONER BİR TÜRK KADINI

Sana bir gün tepeden baktım aziz İstanbul. Türkiye'nin 7 bölgesi ayrı ayrı güzellikleriyle dolu. Her şehri, her il, ilçe, kasaba, köyü bin bir renkle dolu eşsiz bir cennettir vatanımız. İstanbul ise Türkiye'nin vitrin yüzü. Hele Kadıköy İstanbul'un asil, kendini ağırdan alan entelektüel seviyesi çok yüksek bir İlçesi. 

31 Mart Yerel Seçimlerinde AK Parti Kadıköy Belediye Başkan Adayı Özgül Özkan Yavuz, Türk Kadınının milli ve yerli duruşuyla vizyoner olabileceğinin en iyi kanıtıdır. 

Özgül Özkan Yavuz, İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri ve KADEM Yönetim Kurulu Üyesidir. Özgül Özkan Yavuz, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünde mezun oldu. Akademik kariyerine ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü “Kentsel Politika ve Yerel Yönetimler” programında Araştırma Görevlisi olarak başlayan Özgü Özkan Yavuz, “Türkiye’de Kentsel Yenileme Süreçleri ve Politikaları” başlıklı teziyle 1998 yılında yüksek lisans (MSc) diploması aldı.

Yavuz, 1999 yılında kazandığı Avrupa Birliği Jean Monnet Programı bursuyla İngiltere’ye giderek Birmingham Üniversitesi, School of Public Policy, Centre for Urban and Regional Studies Bölümünde turizm planlaması ve alan yönetimi konularında uzmanlaşarak “Türkiye’de Turizm Alanlarında Planlama ve Yönetim” konulu teziyle ikinci yüksek lisans derecesini (MSc) aldı. Özgül Özkan Yavuz, 1997 yılında Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğü, Planlama Dairesi’nde Şehir Plancısı olarak çalışmaya başladı. 

17 yıl boyunca önce Turizm Bakanlığı sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yurtiçi ve yurtdışı çeşitli birim ve projelerinde görev yaptı. 2004 - 2007 yıllarında Hollanda Kültür ve Tanıtma Ataşesi olarak diplomatik görevde bulunan Yavuz, 2008-2010 arasında İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın Uluslararası Tanıtımdan Sorumlu Direktörü olarak çalıştı. 2011’de atandığı İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcılığı görevini Temmuz 2014 tarihine kadar sürdüren Yavuz, bu görevinde kültür ve turizm alanında çeşitli ulusal ve uluslararası projelerin yürütücüsü oldu. Bu tarihten Kasım 2016’ya kadar İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu Genel Müdürü olarak görev yapan Yavuz, aynı dönemde “European Cities Marketing Association” isimli birliğin Yönetim Kurulu üyeliğine de seçilerek İstanbul’u uluslararası alanda temsil etti. Aralık 2016 tarihinden bu yana İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreterlik görevini sürdürmüştür. 

ŞAMPİYON FİLMİ GİŞEDE DE ŞAMPİYON 

Büyük yapımlarla her geçen gün şenlenen ve belli bir ivmeyi yakalayan sinemamız için olmadık açıklar aramak yerine yapılanı takdir etme yönünde bir tavır içindeyim. Ahmet Katıksız imzalı Şampiyon bunun en iyi göstergesi. At yarışına ilgisi olanların daha fazla sevip sahipleneceği film bizim gibi olayın dışında kalanlar içinde bir hayli iddialı ve duygusal sahneler taşıyor. Bir kere gerçek bir yaşam öyküsü. Jokey Halis Karataş kadar ünlü olan atı Bold Pilot’un büyük başarısını, muhteşem uyumunu konu alırken, bir yandan da patronu Özdemir Atman’ın kızı Begüm Atman’la olan cesaret verici aşklarını konu olarak ele alındığı duygusallığında olduğu bir film. Senaryo birtakım girizgahları iyi hesaplayarak yazılmış. Sürekli heyecanı, umudu, sevgiyi canlı tutarak, seyircinin filmden umudunu kesmemesine gayret ediyor, hatta toplumsal olarak umut etmenin, birlikte hareket etmenin yollarını bir kez daha hatırlatıcı davranıyor. Filmi izlerken filmin kişisel bir gayretle ama toplumsal bir heyecanı sırtlanmak üzere yola çıktığını hissedebiliyoruz. 

Filmde özellikle koşu sahneleri, Bold Pilot’un inatlaştığı ve bir anda uysal bir hayvana dönüştüğü sahneler gayet iyi kotarılmış. Bold Pilot’ı oğlu Ganesh de dahil olmak üzere beş farklı at canlandırmış. Atlar arasındaki uyum da gayet iyi yakalandığı için o değişimler bize yansımadan halledilmiş. Filmi izlerken iki önemli nokta tespit ettim. Birincisi, Bold Pilot’a verilen değer. Onun adeta bir karakter olarak sunulması, acısı ve tatlısıyla önümüze getirilmesi iyi bir dostluk timsali olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğeri de kendisinden önceki Mümin Çılgın’ın Halis Karataş’a gösterdiği olumlu ve yol açıcı tavırlar ki genelde bu tarz yerine geçme durumları büyük çatışmalara, ayak kaydırmalara sebep olur. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki; film çatışmadan uzak, bir sevgi ve azim filmi havası yakalamaya çalışıyor. Ve bunu da başarıyor. Halis Karataş'ın bir hikayesi var elbet. Yoksul bir ailenin çocuğu, abisinin at sırtında hayatını kaybettiği, bu tutkusu yüzünden babasının onu da evlatlıktan reddettiği bir genç adam. Bununla birlikte anlayışlı bir patronun babacanlığı var Karataş’ın başarısında, kızına aşık olmasında bile bu yumuşak adamın payı, anlayışlı ruh hali var diyebiliriz. Patronun atlara tutkun hasta kızının naifliği filmin zengin kız/ fakir aşkı yönünü yok ediyor, onları bir azim hikayesinin kenarında bir araya getiriyor. Ve bu tutkuyu sonuna kadar iddialı ve tutarlı bir şekilde sürüklüyor.

Filmin cümlesi şu; bazı yarışlara insan bir gün mutlaka kaybedeceğini bile bile katılır. Film en arka sıralardan, son dakika atakları yaparak öne geçen Bold Pilot’ı o dönemin insanlarının ruh haliyle bu şekilde uzlaştırıyor, onlara toplumsal olarak bir atılım ve katılım ruhu sunuyor. Harekete geç ve sıçra. 

Şampiyon seyir gücü yüksek, yarış sahnelerinin iyi kotarıldığı, iyi çerçevelerle ve renk kullanımıyla bir başarı ve umut filmi olduğunun altını ince ince çiziyor. O zaman bir jokey, bir at ve bir hasta genç kız etrafında şekillenen bu filmi gönül rahatlığıyla izleyin derim. Ekin Koç ve Farah Zeynep Abdullah da iyi bir uyum yakalamış. Bazen atın koşması için susmak lazım!

TÜRK EDEBİYATI'NIN YENİ KAHRAMANI BAHADIR YENİŞEHİROĞLU'NDAN HÜNKARIM ROMANI 

Beyaz Usta Siyah Çırak ile başlayan yazarlık serüveni Kerime, Son Hasat, Aşk Cephesi, Aşk Çölü, Kanaviçe, Kara Güneş ve Tahta At kitaplarıyla giderek genişleyen, her kitap fuarında okuduğu kitabı imzalatmak için sırası adeta konvoy kadar uzun olan Türkiye'nin dört bir bir yanını sarmalayan bir okur kitlesinin dışında, hususi Bahadır Yenişehirlioğlu için dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen birçok okuru bulunmakta. 

HÜNKARIM 

Sultan Abdülhamid’in dostu, sır kutusu Tahsin Paşa’nın romanı: Hünkarım...

Türkiye’de ve dünyada büyük bir ilgiyle takip edilen Payitaht dizisinin Tahsin Paşa’sı Bahadır Yenişehirlioğlu, Tahsin Paşa’nın unutturulmuş hayatını romanlaştırdı. 

Osmanlı İmparatorluğu ölüm kalım savaşında. 

İç ve dış mihrakların tek bir amacı var; Ulu Hakan Abdülhamid’i devirmek. 

Sultan Abdülhamid’in çevresinde güvenebileceği tek bir kişi bile yoktu, ta ki Tahsin Paşa’yı bulana kadar. 

Tahsin Paşa, aşktan ve muhabbetten anlayan, devletine ve Hünkarına sonsuz sadakatle bağlı, iyi bir eğitim ve aile terbiyesinden geçmiş bir devlet adamı.

Hünkar'ın, Tahsin’e sonsuz güveni ile Tahsin’in, Hünkar'ına sonsuz sadakati…

Ve herkesi kıskandıran bir sırdaşlık, dostluk, kardeşlik…

Osmanlı Bankası baskını, Yıldız suikastı, Siyonistlerin emelleri doğrultusunda kurgulanmış planlar, 31 Mart’a uzanan günler ve bu iki vatanseverin, devletin ve milletin bekası için verdiği destansı mücadele. 

Ardından gelen bedbaht yıllar: İttihatçıların zaferi, ölüm ve acı dolu isyanlar; sürgün, sevdiklerinin ölümü, yoksulluk, savaşlar, devletin yıkılışı ve yeni Cumhuriyet… Ve bütün bunları derinden yaşayan vakur Tahsin Paşa.

Bahadır Yenişehirlioğlu, bu asil yaşam öyküsünü Tahsin Paşa’nın kendi gözünden bugüne aktarıyor. Hünkarım akıcı üslubu ve ustalıklı kurgusuyla Tahsin Paşa’nın özel hayatını ve siyasi mücadelesini tüm çıplaklığıyla okurlara sunuyor.

GÜNÜN SÖZÜ: 

KILIÇLA ALINAN VATAN, PARA İLE SATILMAZ 

SULTAN ABDÜLHAMİD