TÜKETIM CANAVARI BİR TOPLUM OLDUK!

Fehmi KETENCİ 25 Eyl 2018

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Uzun zamandır, çeşitli nedenlerle üretmiyoruz, üretemiyoruz. Bir anlamda; hazıra konmak, kolayı tercih etmek çok daha işimize geliyor. Tam anlamıyla kolaycı bir toplum olduk çıktık.

      Bu arada, tüm bunların yanı sıra; bir başka kötü alışkanlğımız da had safhada. Tam anlamıyla bir yabancı hayranlığına bel bağladık. Yabancı markalar vazgeçilmezimiz. Bu zaafımızı çok iyi anlayan yabancı marka taklitçilerinin ürettikleri de bizi iyice baştan çıkardı.

      Fırsatçılar, marka taklitçileri, tabiri caizse emek hırsızları ortamı boş bulunca yapabildikleri, taklit edebildikleri tüm markaların merdiven altı üretimlerini hızla satışa sunabiliyorlar.

      Kaliteden vazgeçtik, sağlık için zaralrlı olan bir çok taklit ürün veya ülkemize kaçak, illegal yollardan giren her tür malzeme, hayatı zorlaştıracak ortamların oluşmasına yol açıyor. Özellikle çocuklara yönelik, oyuncaklar, kırtasiye malzemeleri, görüntüleriyle çocukları etkileyen yiyecek, içecek ve giyecekler, çok çeşitli aksesuarlar yaşantımızın tam anlamıyla başbelaları.

      Bugün ellili yaşı geçkinler çok iyi anımsarlar ki; o dönemler oyuncak denen şeyler bizler için tam olarak bir lüks, hatta, lüks ötesi sahip olunmazlardı. Onları sadece gazete reklamlarında, haberlerde ve filmlerde görebilirdik. O durumda bile, bugün sahip olma konusunda şartlarımızın üzerinde olanakları kullanarak sahip olduklarımızla o günlerdeki kadar mutlu değiliz.

      Sonu gelmez doyumsuzluk tüm benliğimize egemen oldu. Tam anlamıyla kontrolden çıktık ve tam bir tüketim oburu olduk..

      Her şey beğeniyoruz, her şeyimiz olsun istiyoruz, beğendiğimize sahip olduğumuzda bile gözümüz diğerlerinde. Hepsi elimizde olsun, “hepsi benim olmalı” duygumuza gem vuramaz, kendimizi kontrol edemez olduk.

      Serbest piyasa ekonomisiyle başlayan ve sınırsız ithalatla ülkemize girmeye başlayan ve hızla çeşitlemesi çoğalan bu ithal ürünler aklımızı başımızdan aldı. Öncelikle çocuklarımızı, doğal olarak da bizleri tam bir tüketim canavarına dönüştürdü.

      Artık kendimizi kontrol edemiyoruz. Her şeyimiz olsun istiyoruz, sadece istemekle kalmıyor, o isteklerimize kavuşabilmek için tüm şartlarımızı zorluyoruz. Çoğu zaman da bütçemizde onarılamaz açıklar oluşmasına neden hazırlıyoruz.

      Hemen hemen hepimiz, yanımızda çocuklarımızla alışveriş merkezlerine mutlaka gidiyoruzdur. Orada siz ne istediğinizi unutuyorsunuz çoğunlukla. Sizi şaşırtacak istekleriyle karşılaşıyorsunuz. Televizyonda gördükleri, arkadaşlarından duyduklarıından aklında kalan veya bir şekilde etkilendiklerini aldırmak için sizi ne kadar zorladıklarını bir hatırlasanıza. Bunların çoğu da yiyecek içeceklerdir ama, onlar da yabancı menşeli markalardandır.

      Dünyada tanıtım için en geçerli ve etkin yöntemlerden biri tanıtım perspektifinin odağına çocukları etkileyecek görseller oturtulmuştur. İkincisinde ise, kadınlar vardır. Bilinen; çocuklar ve kadınlar ekonomimizin en çok ve en kolay tüketenleridir.

      Bu tüketim oburluğu yeni olan bir şey değil tabii ki. Ama ekonomiye etkisi, giderek azalan ve son yıllarda, azalan, neredeyse yok olan üretim çabalarımızın yarattığı olumsuzluklardır.

      Ben Rizeliyim. Yaz kış, süt ve süt ürünlerimizi, tereyağ, yoğurt ve peynirimizi, kendi beslediğimiz büyük baş hayvanlardan, yumurtamızı tavuklarımızdan, sebze ve meyvelerimizi ise bahçelerimizden temin ederdik. Tüm ihtiyaçlarımız neredeyse kendimiz üretir ve ona gore tüketirdik. Mutfağımızda ve soframızda yok yoktu.

      Ülkemiz; Konya ovasının Buğday Ambarı olarak bilinmesiyle, Çukurova pamuğuyla, Bursa ve Hatay ipek böcekçiliği ve dünyanın en kaliteli ipeği ile, Doğu ve Güneydoğu büyük ve küçükbaş hayvancılığı ile mevsimlik tüm sebze, meyve çeşitleriyle ve daha bir çok temel tüketim maddeleriyle bilinen, kendimize yettiği gibi bir çoğunu da ihraç edebilen bir ülkeydi. O zaman ürettiğimizi tüketmeye alışkındık.

      Şimdi ne oldu da böyle olduk. Tüm yukarıda saydıklarımızın bir çoğunu ithal eden, tam anlamıyla tüketim oburu olan bir ülke olduk.

      Eğri oturup doğru düşünelim, konuşalım. Ve çözümünü bulalım.