TÜM UÇAKLARDA AİR MARSHAL ŞART

Musa ALİOĞLU 08 May 2016

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
Ülkemizde insanlarımızın yasalara, yönetmeliklere ve kurallara uymamakta acayip takıntılı olduğunu söylemek hiç te abartı olmaz.

Ülkemizde insanlarımızın yasalara, yönetmeliklere ve kurallara uymamakta acayip takıntılı olduğunu söylemek hiç te abartı olmaz. Yap denilince yapmayan, yapma denilince yapan mızıkçı çocuklar gibiyiz çoğunlukla. Hayatın her alanında bu alışkanlıklarımızın çarpıcı örneklerini her an görmek mümkündür. Hangi rejim ile yönetilirse yönetilsin bizim insanımız tarih boyu bu tür ters hareketleri sergilemiştir.Türkçemizde ‘’Dipçik zoruyla’’ diye bir deyim vardır. Bu deyim bir eylemi veya bir isteğin zorla yerine getirilmesiyle ilgili kullanılır.

Yine bizim insanımızla ilgili olarak ‘’Ya umduğundan, ya da korktuğundan’’ gibi veciz ifadelerle de anlatılan durumlardan bahsedeceğim. Örneğin, bizim insanımızın en çok hır-gür çıkardığı yerlerin başında hastaneler gelir. Oysa sakin veya dingin olması gereken bu yerlerde her Allah’ın günü hengame yaşanır. Şifa dağıtan doktorları  öldürmeye kadar varan eylemler ne yazık ki bizim ülkemizde yaşanır. Bu durumdan illallah diyen hekimlerin imdadına ağır müeyyideler içeren yeni yasalar yetişecek diye umudumuz var.

Şimdi, yeryüzünden gökyüzüne çıkalım ve bir bakalım orada durum nasıldır?..

Geçenlerde bir haber okudum. Doğrusu hiç şaşırmadım. Onur Air havayolu şirketinin bir uçağı Trabzon’a gitmek üzere kalkış sırasını beklemektedir. Uçak bir takım haklı sayılabilecek nedenlerden ötürü kalkış yapamayınca yolcular sinirlenir ve doğal olarak tepki gösterirler. Buraya kadar her şey normal. Bundan sonrası tam bir film. Bir yolcu diğerlerinden farklı olarak kabin görevlisi ile tartışmaya başlar ve sinirlenerek   stewart denen delikanlıya bir tokat atar. Kaptan uçağa polis çağırır ve sinirli ve saldırgan adamı almak ister. Bizim halkımız sözde mazlumun yanındadır ya, direnirler ve suçluyu polise vermezler. Ve uçak bu durumda daha fazla beklemeden kalkar ve gider. Şimdi böyle bir tartışmanın veya kavganın gökyüzünde meydana geldiğini varsayalım. Bunun nelere sebep olabileceğini düşünmek bile insana korku veriyor.

Bir dönemlerde havacılık camiasında bir konu tartışıldı ve kapandı gitti.

Uçaklarda adına ‘’air marshal’’ denen silah taşımaya yetkili  güvenlik görevlilerinin bulundurulması isteniyordu. Sektörün otoritesi olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bu konuyu kapattı ve bir daha da gündeme gelmedi. Ülkemiz dünyanın en jeostratejik bir bölümünde bulunuyor. Doğu’nun Batı’sı, Batı’nın Doğu’su konumunda bir geçiş güzergahıdır. Ülkemizin son dönemlerde içerden ve dışardan bir çok tehlikeye maruz kaldığını hergün görüyoruz. Uçak kaçırmanın teröristler için ne kadar cazip bir eylem olduğunu söylemeye gerek var mı? Bu nedenle doktorlar için yapılan yasal düzenlemenin bir benzerinin havalimanlarında ve uçaklarda yapılması kaçınılmaz olmuştur. Her ne kadar uçaklarda kabin içinde silah taşınması yasak olmasına rağmen güvenlik zafiyeti yaşanmaz diye bir şey yok. İsrail’de, İran’da ve ABD’nin bazı eyaletlerinde uçaklarda hava polisi görev yapmaktadır. Kötü şeyler yaşanmadan yani testi kırılmadan önlem alınsa iyi olur diye düşünüyorum.

İyi uçuşlar Türkiyem.

DÜZELTME: Çok seyahat eden dostum Dr. Teoman Ulaş’tan, geçen hafta çıkan yazımdaki hatayla ilgili haklı bir uyarı aldım. Der ki, ‘’Cazın kalbi New Orleans Havalimanı’na adı verilen Louise Armstrong cazcı, Astronot olan Neal Armstrong. Onun adı da doğduğu yer olan Ohio’da bir havalimanına verilmiş.’’ Teşekkür ediyor ve düzeltiyorum.