TURİZM BAKANLIĞI İLE TÜRSAB BARIŞMALI

Musa ALİOĞLU 09 Oca 2022

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
Son yıllarda, özelikle de Covid-19 pandemisinin etkisini yoğun olarak hissettirdiği 2020 ve 2021 yıllarında turizm sektörünün krize girmesiyle işverenler Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği'ne ödemekle yükümlü oldukları aidatlar konusunda sıkıntı çektiler.

Son yıllarda, özelikle de Covid-19 pandemisinin etkisini yoğun olarak hissettirdiği 2020 ve 2021 yıllarında turizm sektörünün krize girmesiyle işverenler Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’ne ödemekle yükümlü oldukları aidatlar konusunda sıkıntı çektiler.

Durumun ciddiyetini kavrayan TÜRSAB yönetimi bazı kolaylaştırıcı önlemlerle acentecileri biraz olsun rahatlatmıştı.

Son olarak Cumhurbaşkanlığı kararıyla harçlara yapılan artışın aynen TÜRSAB aidatlarına yansıması gündeme gelip de Türkiye Seyahat Acentaları Birliği de 2022 yılında acente ve şube kuruluş aidatı miktarını açıklayınca, bu durum turizm erbabının tepkisi ile karşılaştı. TÜRSAB, tepkiler karşısında aidatların kendileriyle ilgisi olmadığını 1618 sayılı yasaya göre tahsilatı yapmak zorunda olduklarını özellikle vurgulamıştı.

Konu ciddiyetini korurken geçen hafta Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklı bir haber, seyahat acentelerinin TÜRSAB’a ödediği aidatlara bakanlık tarafından indirim sağlandığını müjdeliyordu.

Bu habere şaşırmamak mümkün değil. Çünkü, bugüne kadar böyle bir girişimi olmayan Bakanlık nasıl oldu da böyle bir adım attı. Bakanlık bildirisi şöyle diyor;

“Bilindiği üzere, tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan “Koronavirüs (Covid-19) Salgınının” ülkemizin ekonomik ve sosyal hayata olan etkilerinin azaltılması amacıyla 16/4/2020 tarihinde TBMM’de kabul edilen 7244 sayılı Kanun ile seyahat acentalarının Türkiye Seyahat Acentaları Birliğine (TÜRSAB) ödeyecekleri 2020 yılı aidatlarının alınmaması kararlaştırılmıştır.

Bu ortamda, seyahat acentalarının 2021 yılı yeniden değerleme oranında güncellenen Birliğe ödeyecekleri 2022 yılı yıllık aidatlarının (5.088 TL) işletmeler üzerinde yaratacağı olumsuzluğun giderilebilmesi amacıyla Bakanlığımızca birtakım tedbirlerin alınması ihtiyacı ortaya çıkmış olup “seyahat acentalarının yıllık aidatlarına uygulanan yeniden değerleme oranının” daha düşük seviyede uygulanmasına yönelik çalışma başlatılmıştır.

Bu kapsamda, 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun yıllık aidatları düzenleyen 35 inci maddesine fıkra eklenerek Sayın Cumhurbaşkanımıza yıllık aidatlara uygulanan yeniden değerleme oranını %50’ye kadar indirme yetkisi veren kanun teklifi taslağı hazırlanmıştır.

Kamuoyunun bilgisine sunulur.”

Bilindiği gibi Resmî Gazete’deki tebliğle 2022 yılına ilişkin yeniden değerleme oranı yüzde 36,20 olarak belirlenmişti. 2022 yılında diğer vergi, harç ve cezalar gibi, acentelerin TÜRSAB’a ödeyeceği aidatlar da aynı oranda artacaktı.

İşte tam de bu sırada öğreniyoruz ki, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Firuz Bağlıkaya geçen yılın sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup yazarak seyahati acentelerinin ödeyeceği aidat oranındaki artışın düşürülmesini istemiş.

Cumhurbaşkanlığı da söz konusu yazıyı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na gönderince, Bakanlık da TÜRSAB’ın olurunu alarak aidatlardaki artış miktarının azaltılma yoluna gitti.

TÜRSAB üyesi seyahat acentelerinin ödeyeceği aidat miktarını yarı yarıya azaltacak yasal düzenlemenin çıkacak bir torba yasayla hayata geçirilmesi sabırla beklenirken, bu konuda ilk adımı TÜRSAB’ın attığı, bakanlığın da bu adımı takip ederek konuyu Cumhurbaşkanlığı makamına onaylattığı anlıyoruz.

Halk arasında bir söz vardır ya “Ölü rahmet bulsun da, kimden bulursa bulsun.” Acentelerin derdine kim derman olursa olsun alkışlamak gerek.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TÜRSAB arasında aylardan bu yana bir soğuk rüzgarlar esiyor. Nereden ve neden kaynaklandığı alçak sesle dile getirilen bu soğukluğun giderilmesinde bu iş birliğinin önemli bir adım olmasını yürekten temenni ederiz.

Turizm, yaralarını henüz sarmamışken devlet ve sivil toplum arasındaki kopuk ilişkilerin yerini güçlü ilişkilere bırakmalı.

İki meslektaş ve iki arkadaş olan Bakan Ersoy ve Başkan Bağlıkaya aynı masa etrafında tekrar bir araya gelebilmeli ve sektörün sorunlarına birlikte çözümler aramalılar. Anlamsız bir çekişme, laf yarışı ve medya üzerinden atışma hem bakana hem de başkana yakışmıyor.

Görevleri turizm sektörüne hizmet olan iki değerli yöneticinin aralarındaki soğukluğu gidererek barış iklimini hayata geçirmesini çok anlamlı olacak.

Mutlu yarınlar Türkiye’m.

musaalioglu@gmail.com 

Devlete büyük külfet oluşturuyor

Zafer Havalimanı devren kiralık!

Orantısız yolcu garantisiyle gündem oluşturmaya devam eden Zafer Bölgesel Havalimanı’ni işleten IC İçtaş Gurup Antalya Havalimanı’ndan sonra buradan da çıkma niyetini bir yıl önce dile getirip beklemeye başladı, fakat alıcı bulamadı.

Kütahya, Afyon ve Uşak illerine hizmet vermek üzere 2012 yılında Yap-İşlet-devret modeliyle ihale edilen ve 29 yıl 11 ay süreyle Ağrılı müteahhit İbrahim Çeçen’e ait IC İçtaş Gurup tarafından işletilecek olan Zafer Havalimanı'nda ön görülen ve garanti edilen yolcu sayısı yıllardır bir türlü gerçekleşemedi.

Bir kamu iktisadi kuruluşu (KİT) olan Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü’nün malı olan Zafer Havalimanı’ndaki yolcu sayısının garanti edilenin yüzde birine bile ulaşamaması ve işletmeci firmaya her yıl yolcu garantisi için para ödenmesi kamuoyunda rahatsızlık yaratıyor.

Devir alma tekliflerine açık olduklarını duyuran IC İçtaş Havalimanı Yapım ve İşletme A.Ş yetkilileri “Bizim yatırımlar için yaptığımız maliyetimizi ödeyecek ve var olan borcu üstlenecek birileri olursa havalimanını devretmeye hazırız” diye sürpriz sayılacak açıklama yapmışlardı.

Her yıl devletten yolcu garantisi adıyla milyonlarca Euro para aldıkları halde şu ana kadar bu havalimanından para kazanamadıklarını ileri süren IC İçtaş A.Ş, devletin yolcu garantisine rağmen havalimanını işletebilmek için her yıl para koyduklarını da ileri sürmüşlerdi.

Yolcu garantisindeki yanılma oranı yüzde 99 olan ve 50 milyon Euroluk yatırım maliyeti olan şirkete, devlet 2012-2020 döneminde toplamda 50 milyon Euro garanti ödemesi yaptı. Bir çözüm bulunmazsa bu ödeme sözleşme bitimi olan 2044 yılına kadar sürecek.

Havalimanının bulunduğu ve hizmet vermesi ön görülen Kütahya-Afyon ve Uşak illerinin toplam nüfusu 1 milyon 678 bin kişi iken, havalimanına 2020 yılı için verilen yolcu garantisi 1 milyon 280 bin olmuş, fakat aynı yıl içinde bu tesisi. Sadece 7 bin 500 yolcu kullanabilmişti.

Pandemi öncesinin normal şartlarında bile, 2019 yılında havalimanının yolcu sayısı, garanti edilen yolcu sayısının sadece yüzde 6'sına ulaşabilmişti.

DHMİ, Zafer Havalimanı için 21.04.2011 tarihinde yer teslimi yapmış, IC İçtaş ise Havaalanı inşaatını 36 ay yerine 18 gibi kısa bir sürede bitirdiğini öne sürmüş ve

Havalimanı 25 Kasım 2012 tarihinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından törenle hizmete açılmıştı.

Zafer Havalimanı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından yurt dışı uçuşları da gerçekleştirebilecek B gurubu havalimanı sertifikasına sahip olup, engelsiz havalimanı sertifikası da alabilen 10’uncu havalimanıdır.

3 milyon 248 bin 890 metrekarelik bir alanda faaliyet gösteren, 3 bin metre uzunluk ve 45 metre genişliğinde piste sahip, Cat2 kategorisine sahip olan Zafer Bölgesel Havalimanı Kütahya il merkezine 45, Afyonkarahisar il merkezine 55, Uşak il merkezine de yaklaşık 100 kilometre uzaklıktadır.

Yılda 3 milyon yolcuya hizmet verebilecek kapasitede inşa edilen havalimanından iç ve dış hatlar olmak üzere yılda 2 milyon yolcunun geçiş yapması öngörülmüş, fakat rakam bugüne kadar hiç zaman gerçekleşmemiş. Sonuçta, İşletmeci firma, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan ve DHMi’den muaffakat alabilir mi ve tesisi kime nasıl devreder bilinmez. Fakat bundan daha da önemlisi, bu havalimanı sözleşmesi feshedilip kapatılmadığı sürece, devlete kambur olmayı sürdüreceği bir gerçek.