TÜRKİYE İRAN'IN ATOM BOMBASI OLSUN İSTER Mİ?

Alican DEĞER 10 May 2018

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Ne İran'ın ne de İsrail'in nükleer silahı olsun istemez. Ancak Amerika'nın bir grup ülke ile birlik olup kendisinin komşusu ile ticaret yapmasına engel koymasını da hiç istemez.

Şimdi bu hengamede aklı karışanlar için kısaca anlatmaya çalışayım. Bir önceki Başkan Obama yanına Çin, Rusya, Almanya, Fransa ve İngiltere’yi de alarak İran ile bir anlaşma yapmıştı. Buna göre İran nükleer silah hazırlamasına yetme ihtimali bulunacak derecede zenginleştirilmiş uranyuma sahip olmayacaktı. Nükleer tesislerini de denetime açacaktı. Buna karşılık üzerindeki yaptırımlar kalkacaktı. Bu herkesin kazandığı bir durumdu.

Sonra Başkan değişti, kurallar değişti. Her zamanki tavrı ile Başkan Trump “Ben oynamıyorum” dedi. Anlaşmanın diğer tarafları ise imzalarına sadık kaldıklarını açıkladı. Yani bırakın Çin’i Rusya’yı, Almanya, İngiltere, Fransa bile Trump’ın yanında durmadı. Avrupa Birliği bile yaptığı açıklamalar ile Trump’ın kararını eleştirdi.

Peki şimdi ne olacak? Amerika 3 vakte kadar bir sürü önlem açıklayacak. Tıpkı eskiden olduğu gibi. “İran ile ilişkide olan bankalar benimle çalışamaz” diyecek. “İran’a bazı malları satanlar karşısında beni bulur” tehdidini savuracak. Hadi diyelimki dünyanın bir kısmını ikna etti. Bu anlaşmada imzası bulunan ülkeler ne yapacak? Alman sanayicileri, İngiliz bankacıları, Fransız çiftçileri Amerikan yaptırımları ile mi karşılaşacaklar. Hadi Rusya’yı, Çin’i bir yana koydum.

Bu ekonomik bir durum olduğu kadar ilkesel de bir durum. Bir anlaşma imzalamışsınız, sonra bozuyorsunuz. Mesela bundan sonra Amerika ile benzer anlaşma yapacak olan ülkeler nasıl davranacak? Başkandan başkana değişecek uluslararası anlaşmalar dönemi mi başlayacak? Veya Avrupa ülkeleri, İran’ın anlaşma kurallarına uyduğunu açıklayıp imzalarının arkasında olduklarını duyururken nasıl ticaret yapacaklar?

Trump’ın bu kararı şimdilik sadece İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Emirliklerini mutlu etti. Dünyanın geri kalanı olası sonuçlarından çekiniyor. Ancak bildiğim şey, İran’ın boyun eğmeyeceği. Yaptığı dinsel nitelikli ideolojik dış politika ataklarını azaltmayacağı ve muhtemelen de arttıracağı.

İran’ı birazcık olsun tanıyanlar, Amerika ambargo uyguladığı için halkın sokaklara dökülüp yönetimle çatışmayacağını bilirler. 1400 yıldır “Yok edileceğiz” psikolojisi içinde yaşayan bir kitle böylesi anlarda ayrışmayıp kenetlenir. Yani Amerika’da birilerinin masa başında yaptığı hesaplar tutmaz.

İş abartılırsa yani İran vurulur, füzeler atılırsa bundan en büyük zararı da şimdi bu kararı alkışlayan Körfez Emirlikleri görür. Çünkü biz her ne kadar “Basra Körfezi” desek de o körfezin dünyadaki adı “Pers Körfezi.”