TÜRKİYE'DE ÇEVRE KİRLİLİĞİ

İsmail ÖZCAN 20 Haz 2016

İsmail ÖZCAN
Tüm Yazıları
Zamanımızda dünyamızdaki çevre kirliliği; bilimin, başta insan tüm canlıların sağlığına zararlılık sınırı olarak belirlediği miktarın çok üstüne çıkmış; her tür canlının yaşamı için büyük bir tehdit ve tehlike haline gelmiştir. Çevre kirliliği; tek bir toplum, tek bir ülke için değil tüm insanlık ve tüm dünya için yaşamsal bir probleme dönüşmüştür. Bugün hiçbir ülke "benim çevre kirliliği gibi bir sorunum yok!" deme lüksüne sahip değildir.

Zamanımızda dünyamızdaki çevre kirliliği; bilimin, başta insan tüm canlıların sağlığına zararlılık sınırı olarak belirlediği miktarın çok üstüne çıkmış; her tür canlının yaşamı için büyük bir tehdit ve tehlike haline gelmiştir. Çevre kirliliği; tek bir toplum, tek bir ülke için değil tüm insanlık ve tüm dünya için yaşamsal bir probleme dönüşmüştür. Bugün hiçbir ülke “benim çevre kirliliği gibi bir sorunum yok!” deme lüksüne sahip değildir.

Çevre kirliliğinin nedenleri de boyutları da sınırsız. Kesin olan, çevreyi kirletmekle bindiğimiz dalı kesmiş olduğumuzdur. Çevreyi, daha teknik bir deyimle doğayı kirletmek, bumerang etkisine sahip bir kötülüktür. Zarar sonunda bize katlanmış olarak dönüyor ve dönecektir.  Her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de doğal çevre; çok yoğun bir endüstriyel ve kimyasal atık ve artıklarla, egzoz gazlarıyla, evlerden çıkan çöp dağlarıyla birçok koldan kirletilmektedir. Bilinçsizlik, bilgisizlik ve ilgisizlik yüzünden bizim ülkemizi başka ülkelerden daha çok ve daha olumsuz etkileyen çevre kirliliği çeşitleri de bulunuyor. Temizlemedeki gücüne hayran olduğumuz deterjanların, son 30-40 yıldır kendimize rahat ve konfor sunuyor diye ölçüsüz bir şekilde kullandığımız naylon poşetlerin, pet şişelerin, plastik kapların yarattığı kirlilik bunların başında gelmektedir.  Naylon poşetler, pet şişeler, plastik kaplar toprağın ve tabiatın yok edemediği çevre kirletici bir baş belası olarak günlük hayatımızdaki yerlerini giderek pekiştirmektedirler.  Toprağa düşen ağaç gibi, metal gibi doğal maddeler, birkaç ayda, birkaç yılda çürüyüp yok olduğu halde plastik veya naylon atıklarına, pet şişelere 400 yıl bir şey olmamaktadır. Bu, ürküntü verici bir kirliliktir. İnsanoğlu, kendisine tertemiz ve şaşırtıcı bir denge içinde teslim edilmiş olan doğayı akıl almaz bir umursamazlıkla kirletiyor; ondaki muazzam dengeyi ve ince ayarları alt üst ediyor! 

Ünlü devlet adamı ve bilge Mahatama Gandi, doğanın neye gücünün yetip neye yetmeyeceğini başka hiçbir söze gerek bırakmayacak vecizlikte ifade etmiştir: “Doğa, üzerinde yaşayanların her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanmıştır. Doğa sadece ihtirasları karşılayamaz!”  Günümüzün önde gelen ülkeleri içinde Türkiye kadar başıboş bir şekilde naylon torba, pet şişe ve plastik kap üretilen ve aynı başıboşlukla kullanılan bir başka ülke olduğunu söylemek zordur. Batılı ülkelerde bunların üretiminin ve kullanımının sınırlandırıldığını, kullanılanların büyükçe bir bölümünün depozitolu olduğunu veya dönüşümünün sağlandığını biliyoruz. Bugün Türkiye’de hemen her eve her gün bakkaldan, marketten, manavdan vb.den yapılan alışverişlerle onlarca naylon torba ve pet şişe girmektedir. Bunlar evsel atık olarak çöplerle toplansa bile büyükçe bir bölümü bir şekilde çevreye yayılmaktadır. Yaz aylarında deniz kenarlarında ve piknik alanlarında başta naylon torbalar, pet şişeler olmak üzere plastik kökenli birçok nesneye rastlanmaktadır. Bunlar hem çevre hem de görüntü kirliliği oluşturmaktadır. Çeşitleri artık üç haneli rakamlara ulaşan deterjanları da halkımız gereğinden çok fazla kullanarak hem önemli ölçüde israfa hem de akarsuların, göllerin ve denizlerin daha hızlı kirlenmesine neden olmaktadır. Evsel ve endüstriyel atıkların arıtılmadan doğaya terk edilmesi günümüzün en büyük çevre problemidir. Endüstrileşmiş ülkeler her türlü atığın arıtılması konusunda büyük mesafe almışlar ve bu alanda çok sıkı yasal düzenlemeler yapmışlardır. Türkiye’de belediyelerin yüzde doksandan fazlası topladıkları çöpleri çöp depolama alanlarına gelişigüzel dökmektedir. Bu yüzden toplanan çöpler başta plastik maddeler olmak üzere çevreye yeniden yayılmaktadır. Bütün dünyada denizlere her saat 700 bin kg. çöp atıldığı, bunların da yarısını plastik maddelerin oluşturduğu tespit edilmiştir.
Ülkemizde ne çevre bakanlığının ne de resmi veya özel ilgili ve yetkili bir kurum ve kuruluşun naylon torba, pet şişe ve plastik kap üretim ve tüketimine karşı bir ses yükselttiğine, bir tedbir öngördüğüne, bir strateji belirlediğine tanık olunmuyor. Medyanın da konuya ilgisi son derece zayıftır. Sürmekte olan tam bir başıboşluk, tam bir “saldım bayıra, Mevla’m kayıra” mantığıdır!