TÜRKİYE'NİN YÜREĞİNİ KİM YAKTI?

Faruk AKTAŞ 31 Tem 2021

Faruk AKTAŞ
Yangınlar tam anlamıyla ciğerlerimizi yakıyor.

Türkiye günlerdir orman yangınlarıyla savaşıyor.

Yangınlar tam anlamıyla ciğerlerimizi yakıyor. 

Yangın bölgesinde yaşananlar, görüntüler yüreklerimizi dağlıyor.

Alevlerle mücadele sürerken bir yandan da yangınların nedeni sorgulanıyor.

Doğal afet mi, ihmal mi, sabotaj mı?

Türkiye bu soruların yanıtını merak ediyor.

Konuyla ilgili çok sayıda başsavcılık gerekli soruşturmaları başlatmış durumda.

Şu an itibariyle bu soruların yanıtını verecek herhangi bir delil elde edilmiş değil.

Kuşkusuz yüksek sıcaklık oranları nedeniyle yangınların doğal yollardan meydana gelmiş olma ihtimali var.

Ayrıca kendini bilmez bazı kişilerin ihmallerinden kaynaklı olarak da yangınlar meydana geliyor.

Hatta zaman zaman gözlerini para hırsı bürümüş bazı kimselerin bazı bölgelerin yerleşime açılması beklentisiyle orman yangını çıkarttıkları da biliniyor.

Ancak yangınların 17 ilde 58 ayrı noktada hemen hemen eş zamanlı olarak başlamış olması bunun organize bir kötülük şebekesi tarafından gerçekleştirilmiş olma ihtimalini arttırıyor.

Böyle olunca da akla ilk olarak olağan şüpheli PKK gündeme geliyor.

Bu nedenle birçok kişi bu “olağan şüphelilik” üzerind en orman yangınlarının PKK çıkartıldığı görüşünü dillendiriyor.

PKK zaten bu konuda sabıkalı da.

1994’ten bu yana PKK zaman zaman bu tür eylemlere başvuruyor.

Geçtiğimiz yıl da PKK elebaşlarından Murat Karayılan’ın "2-3 genç bir araya gelerek eylem yapabilir. 'Silahımız yoktur' diyebilirler. Silahları çakmak ve kibrittir"şeklindeki bir açıklamasının ardından birçok ilde orman yangınları yaşanmış ve bunlarla ilgili yakalanan bazı PKK üyeleri suçlarını itiraf etmişti.

Bu orman yangınları konusunda soruşturmalar çok yönlü olarak sürdürülse de belirttiğimiz gibi şu ana kadar yangınların PKK’lılar tarafından çıkarıldığına dair henüz herhangi bir delil yok.

Ancak bu konuda iki konuya dikkat çekmek istiyorum.

Birincisi 27 Temmuz’da başlayan yangınlardan bir gün önce yani 26 Temmuz’da PKK tarafından yapılan bir açıklama.

Terör örgütünün yayın organı ANF’de yer alan açıklamanın başlığı “PKK: 'Onurumuzu Koruyoruz' şiarıyla her türlü eyleme geçilmeli” şeklinde.

Açıklamada genel olarak Kuzey Irak’ta Türkiye’nin yürüttüğü operasyonlar konusunda, “Örgütün bu saldırılara karşı tarihinin en amansız direnişlerinden birini gösterdiği” şeklindeki bazı ifadelerle PKK’nın ne denli zor durumda kalındığına dikkat çekilerek bu operasyonlara yanıt niteliğinde herkesin bulunduğu yerde harekete geçmesi istendi.

Kuşkusuz bu açıklama Murat Karayılan’ın “silahınız bir kibrit” şeklindeki sözleri kadar doğrudan orman yangını çıkarılmasını talep eden ifadeler içermiyor ancak açıklamada yer alan “herkesin, bulunduğu her yerde, yapabileceği her türlü eylemi gerçekleştirmesi” şeklindeki ifadelerin bu tür saldırılar için bir talimat olarak değerlendirilmesi mümkün.

PKK’nın bu talimatından hemen sonra terör örgütünün şehir yapılanmasının organize bir şekilde bu yönde bir sabotaj girişimlerine yönelmiş olması ihtimal dahilindedir.

Bir diğeri de yangınlardan bir gün sonra HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar’ın yaptığı bir açıklama. 

Sancar Ağrı’da yaptığı bir konuşmada “Manavgat’ta yanan ağaçlar, zarar gören tüm canlılar ve halkımız için üzgünüz, endişeliyiz. Bizim de yüreğimiz yandı” ifadelerini kullandı.

Yürekleri, daha önce birçok kez orman yakmış, bu eylemleri kabul edip üstlenmiş PKK için atan HDP’nin mevcut orman yangınları konusunda sevinip sevinmedikleri ya da acı duyup duymadıkları ayrı bir tartışma konusu.

Türkiye’ye her türlü kötülüğü yapma konusunda sınır tanımayan PKK’nın uzantısı olan HDP’nin “Eşbaşkanı” sıfat ı Mithat Sancar’ın sözlerindeki samimiyetin sorgulanmasına yol açsa da bu konuda Sancar’ı ya da niyetini sorgulamaktan çok, bu açıklamanın orman yangınlarının PKK tarafından gerçekleştirilmiş olduğuna dair HDP’de var olan bir bilgi üzerine, bunun açığa çıkması sonrasında kamuoyunda oluşan öfkenin HDP’ye yönelmemesi konusunda bir ön alma çabası olma ihtimalinin de yadsınmaması gerektiğini düşünüyorum.

Orman yangınları konusunda delil elde etmek ne denli güç olursa olsun er geç bu yangınların nedeninin aydınlatılacağını, herhangi bir sabotaj sonucu çıkarılmışsa sorumlularının en kısa sürede yakalanıp olabilecek en ağır cezalara çarptırılacaklarına dair inancımı ve umudumu koruyorum. 

Zira yangınlar söndürülse bile bu olaylar tüm yönleriyle açıklığa kavuşmadan hiçbirimizin yüreğindeki yangın dinmeyecektir.