TÜRKİYE'YE ENERJİ VEREN KADINLARIMIZ

Serpin ALPARSLAN 14 Mar 2018

Serpin ALPARSLAN
Tüm Yazıları
İlk defa bu kadar gururlu bir gecede bulunarak çok duygulandım.

Geçtiğimiz hafta, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının düzenlediği ödül töreninde enerji ve maden alanında sektöre katkı sağlayan çok değerli kadınlarımızı ödüllendirdi.

Enerji Bakanlığının yanı sıra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve Jüri Başkanı Güler Sabancı’nın katılımı, ödül töreninin arkasındaki gücü gösteriyordu.

Şahit olduğum öylesine kadınlarımız vardı ki...

Özellikle Zümran Ömür, şifalı otlardan başlayıp büyük bir derneğe dönüştürüp verdiği mücadelesinden tutun, elektrik direklerine tırmanarak tamir eden mi, doğalgaz hattını açan mı, bilim kadınlarına kadar... İnanın çok etkilendim ve duygulandım.

Kadının dokunmadığı toplum eğitimsiz ve sağlıksız bir toplumdur.

Emine Erdoğan, törende "Kadınların olmadığı bir siyaset, ekonomi, bürokrasi eksik kalır. Kadınların var olmadığı bir demokrasi mücadelesi, başarıya ulaşamaz" dedi.

Çok doğru!

Bir kadın güçlüyse bir aile ardından toplum da güçlüdür.

Türkiye’ye enerji veren kadınlar adına yapılan ilk ödül töreninde, hakkaniyetli ve titiz bir çalışmanın eserini gördüm.

Gerçekten müthişti.

Hanımefendinin dediği gibi;

“Bazen ihtirasların, bazen hak mücadelelerinin mevzusu oldu. Cinsiyetçi bakış, kadın ve erkeği karşı karşıya getirdi. Oysa kadın ve erkek bir bütünün iki yarısıdır. Tıpkı bir kuşun iki kanadı gibi. Bir kuş nasıl tek kanatla uçamazsa, insanlık da tek taraflı ilerleyemez. Kadınlarını, hayatın çeşitli alanlarından men eden toplumlar gelişemez. Özellikle Müslüman toplumlarda, kadınların mahrumiyetleri söz konusu olduğunda, fatura genellikle dine kesilir. Oysa hiçbir felsefe, hiçbir düşünce, kadına İslam kadar hakiki bir mevki vermemiştir. Kadını ve erkeği, birbirinin velîsi kılmıştır. İslamiyet’in ilk dönemlerinde kadın, gerektiğinde toplumun öğretmeni, ticaret kervanlarının sahibi, hatta savaşların neferi olmuştur. Fakat zaman içinde, farklı dini yorumlar, İslam’ın gerçek kadın telakkisini tahrif etmiştir. Bugün ne yazık ki Müslüman toplumlar, henüz Kuran’ın seviyesine yükselememiştir. Böyle bir ortamda Türkiye, gerek inanç ve kültür kodlarındaki bu özü yeniden hatırlayarak, gerekse uluslararası hukuku gözeterek, kadınlarımızı hak ettiği mevkiye taşıma azmindedir.

Ve… 

Kadınların var olmadığı bir demokrasi mücadelesi, başarıya ulaşamaz. Bugün burada, dalgalara, fırtınalara direnerek başarı elde eden çok sayıda kadın görüyorum. Özellikle erkek egemen sektörlerde kadın varlığı son derece kıymetlidir. ‘Kadınlar yapamaz’ denen alanlarda, cesaretiniz, dirayetiniz ile varlık gösterdiniz. Türkiye’ye enerji verdiniz. Hepinizi kutluyorum.”