ÜÇ İNGİLİZ BİR İSPANYOL

Mehmet Arif DEMİR
UEFA'nın Avrupa'da her sene düzenlediği Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi organizasyonlarında bu sene finallere üç İngiliz takımı ile bir İspanyol takımı kalınca aklımıza bu Namlı Kemal fıkraları girizgâhı geldiğinden konuya böylece giriş yapmış olduk.

Bir dönem “Namlı Kemal” fıkraları şöyle başlardı hatırlarız; “bir İngiliz, bir Fransız, bir Amerikalı ve bir de Namlı Kemal ...” genellikle bu fıkraya bağlı olarak ya ava giderler, ya bir rekor denemesinde bulunurlar ya da olmayacak absürt bir şey hakkında iddialaşırlardı. Burada gayet de demokratik biçimde dünya milletlerinden seçilen “üstün” nitelikli kişiler kendi aralarında ve geyiğine yarışırlar ama sonuç her zaman Namlı Kemal’in galibiyetiyle taçlanırdı.

UEFA’nın Avrupa’da her sene düzenlediği Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi organizasyonlarında bu sene finallere üç İngiliz takımı ile bir İspanyol takımı kalınca aklımıza bu Namlı Kemal fıkraları girizgâhı geldiğinden konuya böylece giriş yapmış olduk.

Futbolun beşiği ve “İcadeden” titrinin yegâne sahibi olan İngilizler neredeyse dörtte dört yapacaklardı ama Unai Emery, Villareal’le Mikel Arteta’nın Arsenal’ini ekarte edince bu seneliğine dörtte üçte kaldılar.

Şampiyonlar Ligi’nde Mancester City ve Chelsea, Avrupa Ligi’nde Villareal ve Manchester United kupayı kazanmak için bu ayın son haftasını bekliyor. Önce Avrupa Ligi finali 26 Mayıs’ta Polonya Gdansk’ta ardından da Şampiyonlar Ligi finali de –İnşaallah- 29 Mayıs’ta İstanbul’da yapılacak.

İstanbul’un önüne yazdığımız “İnşaallah” bir temenniden öteye anlamlar taşıyor. Aylar, yıllar önce finalin İstanbul’umuzda oynanacağı kesinleştiği halde finale iki İngiliz takımı kalınca bir takım iyi saatte olsunlar hemen devreye girdi ve Türkiye’yi Kovid-19 Pandemisi’nde “kırmızı liste”ye aldırıverdi. Bilindik ayak oyunlarının ilk işaretlerinden olarak son günlerin moda tabiriyle biz de sadece “not ettik” diyebildik.

Memleketimizde aşılamanın sıkıntılı bir safhaya girmesi, aşı tedarikinde Çin’le aramızda siyasi sebeplerden kaynaklanan (Uygur Türklerinin durumu vb.) gecikmeler yanında İngiltere’nin şu ana kadar aşı işini en iyi uygulayan ve normalleşmeye en erken başlayan Avrupa ülkesi olması ( nüfusun yüzde 50’den fazlasını aşıladılar ikinci dozlarla birlikte bu sayı neredeyse 50 milyona ulaştı) gibi ufak detaylar (!) sebebiyle iki İngiliz takımını final için taa buralara kadar yormadan Wembley’de bu işi bitirmek istiyorlar.

Gazetemizin hazırlandığı saatler itibarıyla henüz “olumsuz” bir gelişme olmamıştı umalım ve dileyelim ki olmasın.

Gelelim işin futbol kısmına; İngiliz takımları ve elbette Premier Lig markası dünyanın en pahalı markası. Kulüp sahipliği yapısı ile naklen yayın havuzundan elde ettikleri gelirler ile ligin pazarlamasında geldikleri “aşmış” nokta ile dört finalistten üçünün İngiliz olması NŞA sürpriz değil. Önceki sene de (2018-19) hem Şampiyonlar Ligi finalinde iki İngiliz (Totenham-Liverpool) hem de Avrupa Ligi finalinde iki İngiliz (Chelsea-Arsenal) oynamıştı. Yani yeni bir şey değil. Bu sene İspanyolların araya sıkışması ise gene Arsenal’den kovulan Unai Emery’nin Villareal’le Arsenal’i alt edip aldığı kişisel intikamdan başka bir şey değil.

Onlar ermiş muradına, bir çıkalım kerevetine veya zenginin malı züğürdün çenesini yorar deyip hiç bir şey olmamış gibi de davranabiliriz, bu adamlar bu işi nasıl başarıyor? deyip araştırıp öğrenerek ve kendimize uygun bir modeli uygulanabilir kılarak da dersler çıkartabiliriz ama bunu yapacak basiret ve supleks nerede diye sorarsanız onun cevabı bizde yok haberiniz olsun. 

Haydi hayırlı bayramlar hepimize…