Vakıf Katılım web

ÜNLÜ MERAKI YA DA ÜNLÜ ARSIZI!

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Hayatımızın uzun bir bölümüne eşlik etmiş ya da ortak olmuş, Ayşen Gruda'mız vefat etti.

Yılların oyuncusuydu, kıymetli kadındı, bizimdi, hepimiz çok severdik onu.

Cenaze törenine, birçok ünlü sanatçı ve devlet erkanından da insanlar katıldılar.

Ayşen Gruda, bir söyleşide Türk halkı cenazeme nasıl geleceğini, ne yapacağını bilir demişti.

Bildiler.

Çok kalabalıktı, ne çok seveni varmış.

Allah rahmetini esirgemesin.

Cenaze törenine Ayşen Gruda sevenleri, vatandaşlar da katılmış.

Ama bir kamera görüntüsü düşüyor önüme.

Cenazeye şimdilerde Avlu dizisi oyuncusu Demet Evgar da katılıyor. Bir kadın yaklaşıyor, çocuklarım fotoğraf çektirmek çok istiyor. Bir fotoğraf çekilebilir miyiz, diyor.

Demet Evgar redderken, kadın avazı çıktığı kadar bağırıyor, "Siz ne biçim insanlarsınız? Çocuklar çok istiyor, ne var bunda”, diyor.

O arada oyuncu Işıl Atasoy, “burası bir cenaze töreni, ölene saygı göstermek lazım, burası fotoğraf çektirme yeri değil” diyor.

Utanmaz kadın bağırıyor, Allah seni nasıl bilirse öyle yapsın, diyorum.

O ağzına elimle bir tokat atmak istiyorum, arsız kadın, sus kapa çeneni değil, git evine, demek istiyorum.

Ünlü birisi olduğu zaman, evinden üşenmeden çıkıp o cenazeye, ünlü görmek için giden insanlar var.

Bunlar utanmaz mı, meraklı mı, arsız mı?

Gözümle gördüm ve şahitlik ettim.

Sizin ünlü merakınız batsın, fotoğraf merakınız batsın, o arada ölen insan umurunuzda değil ve merhametiniz batsın.

Utanmaz insanlar, ünlü meraklısı arsız insanlar..

Adabınız, edebiniz de yok.

Sosyal medya çıkmadan önce, ortalama vatandaşların, normal vatandaşların, evinde oturan kadınların, ünlülere bu kadar meraklı olduğunu hiç bilmiyorduk.

Ne zaman sosyal medya çıktı, bakın bu ünlülerin sayfalarına, tanıdığınız, bildiğiniz, hiç ummadığınız, insanlar bile, her ünlü sayfasında, like ediyor yorum yapıyor.

Ve fırsatını bulunca fotoğraf çektirmek için her yerde kovalıyor.

Hiçbirinin işi gücü, hayat gailesi, borcu, ekmek derdi, evde çocukları, derdi tasası yok sanki.

İnanılır gibi değil.

Ben hiçbir yere oturtamıyorum.

Geçen gün.

Kadın, elinde bir bebek, kucağında bir bebek, çocukları çekiştire çekiştire markete girmek üzereyken, yanda ki mekanda, ışıkları kameraları görüyor, aaa burada bir dizi çekimi var, ünlü vardır diye çocukları ile seyirterek oraya koşuyor.

Hava buz, kadının üstündeki palto incecik, çocuklar üst baş ayakkabı zırıl zırıl.

Kadına, bir şey diyeceğim, anlayacak gibi biri değil, susuyorum, yürüyorum.

Bir arkadaşım ile kahve içeceğiz, bir mekanda oturuyoruz, kadın yan masadan uzanıyor, sizi tanıyorum, sizi seviyorum falan filan, sizin masada bir ünlü vardı, oyuncu falandı, benim uzaktan akrabammış, o kimdi diyor.

Kadına, siz şimdi bana tanımadığınız, adını bilmediğiniz akrabanızı mı soruyorsunuz? Sizin akrabanızı ben nereden bileyim, soru mu bu, diyorum.

Sizi rahatsız ettim galiba diyor, evet ! diyorum, ettiniz.

Başka genç kadın bana dert yanıyor, kocamda epilepsi var, şu anda ekmek derdindeyiz iş derdindeyiz çok zorluk içindeyiz, yardım ederseniz sevinirim.

Hay Allah! vah vah diyeceğim, tam üzüleceğim, kadın bana fırsat vermiyor.

Bana siz sosyal medya fenomeni Murat Övüc'ü tanıyor musunuz, onunla tanışmak çok isterim, ben onu tanımak çok istiyorum, çok seviyorum, diyor.

Şu ağzından tükürük saçarak saçma sapan konuşan, sağa sola hakaret eden, videolar çeken gay adam değil mi, diyorum.

Hani eskiden evliymiş, hatta kocaman oğlu var, sonradan arsız gay olmuş, o değil mi diyorum.

Ta kendisi diyor.

Sen onu hangi nedenle seviyorsun, çok garip diyorum.

Saçlarını yana yana atarak bilmiyorum diyor.

Bilmezsin tabi tatlım, şimdi özellikle kadınlar çok arsız, seninki de şuursuz arsızlık ondan diyorum.

Hayatın çok derdi var, insanların çok derdi var biliyorum, evinizde çorbanızın derdine düşün, çocuklarınızı akıllı, işinde gücünde, merhametli yetiştirmenin derdine düşün.

Kadınlara ne saygım ne sevgim kaldı.

Aklım çok zorluyor beni, bi git düşünme, takılma diyorum.

Tamam diyor, bir bakıyorum ki, bir köşede nöbet tutuyor.

Nöbetçi akıl, akıllı, merhametli, sağduyulu, kendi hayatında kadınlar bekliyor.

Funda'nın aklındakiler…

 ... Sosyal medya gibi amansız bir hastalık var. Birçok insan, maalesef bu hastalığın pençesinde.

Hiç olmadığın gibi bir insan olma derdinde, debelenip duruyoruz.

Acaba ne paylaşsak da, çok ilgi çeksek.

Çok ilgi çekmenin ve bu dertte olmanın, ne işe yaradığını tam olarak bilmiyorum.

Bilsem, Yeliz Yeşilmen diye tanıdığımız kadının paylaşımlarının ne işe yaradığı anlamış olacağım.

Yıllardır, tuhaf özel paylaşımlar yapıyor, yıllardır evli, yıllardır çocuklu, ne dizilerde, ne sahnelerde, ne televizyon da işi var.

Son olarak, hacamat yaptırırken, sırtındaki şişeleri ve kanı çekmiş ve paylaşmış.

Sırt, dekolte yorumları umurum değil de, hacamat gerçekten çok özel bir şey, bu kadar özel paylaşım inanılmaz.

Bak tatlım, dikkat et dahasını isterler.

Yine de bir işe yaramaz, bil yani.

... Cem Özer, çektiği dizi setinde bir kaza geçirmiş, ayağı kaymış, kurulmuş ve hastaneye kaldırılmıştı.

Uzun süre yoğun bakımda kaldı, sonra sağlığına kavuştu ve çıktı.

Şimdi filmin yapımcısı Sinan Çetin'e dava açmış.

Sağlık sigortası yapmadı ve hastane masraflarımı ödemedi diye.

Ne kadar haklıdır, değildir bilmem ama, bildiğim bir şey varsa o da Cihangir'in sahibi. Sinan Çetin'e bir şey olmaz.

Nereden biliyorum, bak oğlu 190 km hız ile bilmem kaç promil alkol ile gitti, görevli polisin arabasına, Ortaköy'de o hızla vurdu, küçücük çocukları olan polis, genç yaşta öldü gitti.

Oğlu, hapis bile yatmadan dışarı çıktı.

Sonra ne oldu, baba oğul kol kola geziyorlar.