ÜZERİNDE GÜNEŞ BATMAYAN SOYGUN

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Büyük Britanya bir ada devleti. Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri ve bir zamanlar onu tanımlamak için şu söylenirmiş: Üzerinde güneş batmayan imparatorluk. Sahip olduğu deniz güçleri vesilesiyle dünyanın birçok ülkesini ele geçirmiş ve bazılarının yüzyıllarca idaresi altında tutmuş.

Ortada büyük bir sömürünün olduğu kesin de bunun rakamsal boyutları nedir? Hesaplamışlar: 45 trilyon dolar. Yani? Bugünkü İngiltere gayrisafi milli hasılasının 17 katı. 1765’ten 1938’e kadar toplam maliyet buymuş. Nehru Üniversitesi’nden Utsa Patnaik isminde ödüllü bir ekonomist hesaplamış. Yanlış hesaplamıştır diyemem çünkü İngilizler hesaplamaları Hintlilere nasıl öğrettikleriyle övünür dururlar. Utsa Hanım ayrıca Oxford mezunu. İngilizlerin de hemen çöpe atamayacağı cinsten bir akademisyen. Ayrıca kitabı da Columbia Üniversitesi tarafından yayınlanmış. Garip değil mi? İsmini Kristof Kolomb’a dayandıran bir üniversite, İngilizlerin Hindistan yağmasını ortaya çıkarıyor. Üstelik Kolomb deniz yolundan Hindistan’a gitmeyi arzu etmişti, Amerika’ya değil. Hindistan’ı yağmalayan zihniyet Hindistan’ı bulma yolunda yollarının düştüğü Amerika’da neden aynısını yapamamış diye düşünüyoruz. Ayrı bir yazının konusu olsun.

Başka bir kitaba geçelim.

Şerefsiz İmparatorluk: Britanyalılar Hindistan’a Ne Yaptı? (Inglorious Empire: What the British Did to India) ismindeki diğer bir kitap da Shashi Tharoor isimli politik bir figürün elinden çıkmış. Bu çalışmaların temel tezleri kolonyal dönemin sömürülerinin ülkeleri nasıl yıkıma uğrattığı. Acı verici değil mi? Fazlasıyla.

İngilizlerin kolonyal mirası olan demiryollarının veya çay ticaretinin hangi gözyaşları üzerine temellendiği ve ilerleme olarak bahsedilen gelişmeler ülkeleri nasıl çöküntüye götürmüş rahatlıkla görüyoruz.

Bizde farklı mı sanki. Fransızların Aydın demiryolunu açmalarının temel sebebi pamukları Avrupa pazarına daha rahat sevk etmek. Almanların Bağdat demiryollarına ilgisinin temel sebebi petrol kaynaklarına daha rahat erişmek. İlerleme olarak gördüğümüz birçok kilometre taşının ardında gizlenmiş bir soygun bulunuyor. Bunun için her zaman Sömürgecilerin gelmesi gerekmiyor. Yerel işbirlikçiler de aynı görevi pekala yapabiliyor. Darbelere, ekonomik krizlere bakalım. Büyük soygunların ilerlemeci kılıflarını görmek mümkün.

Şimdi Türkiye’yi soymak için yeni müttefikler ve piyonlar arıyorlar. Ama eskisi kadar ucuza mal olmuyor bu işler. Baksanıza, kırk yıldır yatırım yaptıkları FETÖ’leri bile ellerine yüzlerine bulaştırdı. Para suyunu çekince yeni araçlarla sömürüye devam etmek için kıvranıyorlar. Ellerinde tuttukları küflenmiş araçlarıyla ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

Madem bu kadar büyük bir soygun var, madem Hintli akademisyenler politikacılar buna itiraz edip soygunu açık ediyorlar bizde neden çıkmıyor bu canına yandığım adamlar diye düşünmüyor değilim. İlla bir Tatar Ramazan mı çıkması gerekiyor bu oyunun bozulması için?

Geldiğim nokta şu: Bizim okumuş kesimi azat kabul etmez köleye dönüştürmüşler. Nasıl ki soyguncular soymak istedikleri evin köpeklerini uyuşturucu enjekte edilmiş etle kandırıyorlarsa ülkemizi soyup soğana çeviren ülkeler de aynısını yapmış.