VALİ KÖŞGER İLE İZMİR TADINDA BİR SÖYLEŞİ

Yaşar İÇEN 26 Mar 2021

Yaşar İÇEN
Tüm Yazıları
Hafta içi 'ben geldim ey şehri Can aç kollarını' diyerek araladım Egemin kapısını İzmir'den...

Kısıtlı vakitte “Bir İzmir Masalı” yaşadım adeta...

Hafta içi ‘ben geldim ey şehri Can aç kollarını’ diyerek araladım Egemin kapısını İzmir’den... Nergis, Yasemin, Hanımeli kokularıyla donanmış ilkbahar bulutları bereketiyle selamlıyordu yüreğimin nadidesi Egemi... Bilmeyenlere hemen söyleyeyim Ege Bölgesi’nin bilhassa da İzmir’in ilkbahar yağmurları meşhurdur... Bir başladı mı günlerce yağar bir yavaş, bir hızlı, bir güneşli nağmeler eşliğinde...
Evet yağmurlu havaya rağmen gezdim, gördüm, ziyaretlerde bulundum, sohbetler ettim, basın ve medyanın ustalarıyla istişareler gerçekleştirdim, gevrek yedim, körfezin mis kokusunu ciğerlerime doldurdum... Hepsine dair cümleler zihin zulamda... Yüreğimden ve zihnimden yansıyan cümleler eşliğinde ‘bugün İzmir olsun’ diyerek İzmir Valimiz Yavuz Selim Köşger ile gerçekleştirdiğim uzun sohbetten yansıyanları sizinle paylaşmak istiyorum... Vali Köşger ile kocaman bir İzmir başlığımız vardı. Çünkü İzmir; tarım, hayvancılık, ticaret, liman, üretim, enerji, turizm, eğitim ve daha sayısız başlıkta öncü ve sorumlulukları ağır bir şehir... Önceki görev yeri Aydın olması sebebiyle Vali Yavuz Selim Köşger bölgeyi tam anlamıyla çözmüş bu sebepten kısa zamanda İzmir’e dair çözümler ve yeni gelişim kapıları sunmuş...

“Yeter mi derseniz yetmez çünkü yerel yönetimler şehirleri ve hizmet etmekle yükümlü olduğu hemşehrileri adına merkezi yönetimle uyum içerisinde olmazsa çoğu yerde projeler tıkanır ve bu tıkanıklık şehirleri olumsuz durumlarla karşı karşıya getirir...” cümleleriyle söze başlayan İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger sonrasında cümlelerinin altını şu cümlelerle doldurdu; “misal İzmir iki büyük fay hattı üzerinde konumlanmış bir şehir. Herkes İstanbul depremini konuşuyor fakat İzmir’in de aynı tehlike altında olduğu gözlerden kaçıyor... Belediye yapı stoğunu acilen gözden geçirmeli. Çürükler yıkılmalı, desteklenecek yapıların projeleri hazırlanmalı, bundan sonra inşa edilecek yapılar da sıkı denetimlere tabi tutulmalı ve depreme dayanıklı projelerle hayata geçirilmeli... Şiddeti çok yüksek olmayan son İzmir depremiyle kaybettiğimiz hemşehrilerimizin acısını halâ yaşıyoruz. Ki İzmir o süreçte maddi-manevi büyük acılarla yüzleştiğinde devletimiz ilk andan itibaren İzmirlinin yanında oldu... Bu konuda üstüne basarak tekrar söylüyorum; yerel yönetimler merkezi yönetim ile ‘vatandaşa hizmet adına’ uyum içinde hareket etmeli...
İzmir ekonomik anlamda hak ettiği yerde değil çünkü o kadar çok başlıkta Türkiye’nin öncüsü olmamıza rağmen bunu doğru değerlendirememiş...Turizm, tarım, hayvancılık ve sanayi de fazlasıyla potansiyeli olmasına rağmen tam anlamıyla kabuğunu kıramamış İzmir. Bu konuda şehrin tüm dinamiklerine iş düşüyor elbette... Şehrin kalkınması adına dinamikler birleşmeli, ortak kararlar almalı, birlikte hareket etmeli... Bu konuda son süreçte önemli girişimlerimiz var... İzmir tarımını daha verimli kılmak adına Dikili de jeotermal seralar kuruluyor şu an. İnanıyorum ki bu başlangıç kısa zamanda büyüyecek çünkü jeotermal tarım ile ürünlerin veriminde ve kalitesinde daha iyi sonuçlar elde edeceğiz... Kimseler pek bilmez fakat Türkiye süt üretiminde bazen birinci bazen de ikinci sırada yer alıyor İzmir... Ve süt başlı başına koca bir sektör çünkü pek çok  üretim bandının temel maddesi olarak vazgeçilmez bir ürün... Süt üretimini arttırmayı da hedefliyoruz... Alsancak ve Aliağa limanlarımız aktif olarak çalışmaya devam ediyor... Bilhassa Aliağa Limanı potansiyelinin en üst çıtasını yakalamış durumda... İzmir’in son süreçte yükselen bir başlığı da ‘yenilenebilir enerji’. Rüzgar enerjisini üreten tesislerle birlikte son süreçte türbün (rüzgar gülü) üretimi de başladı... Aslında İzmir’e dair anlatacaklar ve yapılması gerekenler o kadar fazla ki hepsini şu an sıralamak imkansız...” diye cümlelerine devam eden Vali Köşger’e katılmamak imkansız. Çünkü bana göre de İzmir yıl aldıkça tat almamış tam aksine tadı kaçmış. Çocukluğumun İzmir’inin üzerine hiçbir şey eklememiş yerel yönetimler tam aksine büyük kırgınlıklar eklenmiş oyun oynadığımız, yürüdüğümüz, acı-tatlı anılarımızı yüklediğimiz mekanların harabeliği sebebiyle...
Evet İzmir ziyaretimden yansıyanlar Vali Köşger ve benden yansıyan cümlelerle özetle böyleydi... Dönüş yolunda son dakika “gevrek almayı unuttum” dedim ve ilk gördüğümüz yerde durup üç beş gevrek aldım... Bu arada ‘İzmir Gevreği’ bir efsane olarak uzun yıllar önce yapılması gereken ne yazık ki son günlerde yapıldı ve coğrafi işaretleme de İzmir’e verildi...