Venezüella’da 2014’ten beri artan muhalif hareketler, başkent Karakas’ta genel greve vardı. Otoyolları kapatan göstericiler, devlet başkanı Maduro’nun istifasını istiyor. 2019’da görevi resmen sona erene kadar istifa etmeyeceğini söyleyerek muhalefete meydan okuyan Maduro’ya karşı ülkede iç savaş riski artıyor. Muhalefet partileri Maduro’ya karşı birleşerek koalisyon oluşturdu. Muhalif koalisyon lideri Jesus Torrealba, vatandaşların seçme ve seçilme haklarını istediğini belirten bir açıklama yaptı. Son yapılan anketlerde vatandaşların yüzde 75’inin Maduro’nun gitmesinden yana olduğu ortaya çıkıyor. 

Torrealba, son 25 yılda ülkenin durumunun gittikçe kötülediğini söyledi. Torrealba açıklamasında vatandaşların geleceklerinin bugünlerinden kötü olacağına inandıklarını söyleyerek babalarının kendilerinden daha iyi yaşadığını, dedelerinin de babalarından daha iyi durumda olduğunu ve daha iyi koşullarda yaşadığını bildikleri üst nesillerin bile ciddi fakirlik çektiğini belirterek insanların umutlarını geri istediğini duyurdu. 

Başkent Karakas merkezli gösterilere ülkenin dört bir yanından insanlar akın ediyor. Petrol zengini Venezüella’da gıda, ilaç ve güvenlik sıkıntısı giderek yükseliyor. Venezüellalılar gıda ihtiyaçları için komşu ülke Kolombiya’ya gitmek zorunda kalıyor. 2014’teki hükümet karşıtı gösterilerde 43 kişi hayatını kaybetmişti. Her ne kadar muhalefet liderleri barışçıl ve kan dökmeden bir geçiş istediklerini söylese de uluslararası toplumda giderek genişleyen muhalif gösteriler ve Maduro hükümeti arasındaki gerginliğin iç savaşa dönmesi olasılığının artmasına bağlı endişeler yükseliyor. 

Vejetaryenler mı daha uzun yaşıyor et yiyenler mi?

Uzun zamandır bilim dünyasında süregelen yaşam uzunluğumuzu genlerimiz mi yetişme şeklimiz mi belirler tartışmasının cevabı tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan deneylerle ortaya çıktı. Deneylerin sonuçlarına göre ne kadar uzun yaşayacağımız yüzde 30 genlerimizle ilgili. Yani yaşamımızın kalitesi ve süresini çok büyük ölçüde belirleyen asıl faktör çevresel etmenler. Çevresel etmenlerden kastımız nasıl yaşadığımız, nasıl beslendiğimiz, fiziksel aktivitelerimiz, stres seviyemiz, çevreden maruz kaldığımız kirleticiler olarak özetlenebilir. Buradan da yeni trend olarak tüm dünyada hızla yaygınlaşan değişik beslenme modellerinin hangisinin ya da hangilerinin insan bedeni için daha uygun olduğu tartışmalarına cevap olacak yeni araştırmalar doğuyor. 

Ne kadar yediğimiz ve ne yediğimiz hayat kalitemizi ve hayat uzunluğumuzu etkiliyor mu sorusundan yola çıkan bilim insanları, dünyada gittikçe yaygınlaşan vejetaryen yani et yemeyen beslenme modelinin et yiyen beslenme modeline göre insanların hayatını nasıl etkilediğini araştırdı. Amerika’da yüz bin kişi üzerinde yapılan araştırmalar, vejetaryenlerin herhangi bir hastalıktan ölme olasılığının et yiyenlere göre fark edilir ölçüde düşük olduğunu ortaya çıkardı. Fark, erkeklerde özellikle daha belirgin ortaya çıkıyor. Et yemeyen kişilerde tip 2 diyabet, yüksek tansiyon hatta kanser türlerine yakalanma oranları, et yiyenlerden çok daha düşük. Hatta vejetaryenlerin de kendi aralarındaki farklılıkları analiz eden bilim insanları vejetaryenliğin en katı formu olan ve süt, yumurta gibi hiçbir hayvansal gıdayı tüketmeyen veganların da diğer vejetaryenlere göre daha sağlıklı ve uzun yaşadığını ortaya koydu.

Fakat bu sonuçları doğrudan beslenme şekliyle bağdaştırmak mümkün değil. Aynı araştırmalar ayrıca gösteriyor ki et yemeyen kişiler hayatlarının diğer alanında da daha bilinçli tercihler yapıyor, daha fazla fiziksel aktiveyle uğraşıyor, tükettikleri gıdalarda da et yememenin haricinde daha seçiciler. Örneğin sigara içme ve alkol tüketme oranları et yiyenlerden daha düşük. Ayrıca günlük diyetlerinde aldıkları yağ ve kalori miktarına da daha çok dikkat ediyorlar. Her öğünlerinde dengeli bir protein-karbonhidrat-lif dengesi kuruyorlar. Kısacası vejetaryenler et yiyenlerden daha sağlıklı ve uzun yaşasalar da bunun tek sebebinin et olmadığı ortada. Şimdilik bu savaşın galibi kesinleşmiş diyemeyiz.

27. Kartaca Film Festivali başladı

Tunus’un en önemli uluslararası kültür sanat etkinliklerinden olan Kartaca Film Festivali, 27. kez perdelerini açtı. Afrika ve Arap filmlerinin yarıştığı festivalde bu yıl 18’i uzun metrajlı olmak üzere 68 film gösterilecek. Festival 5 Kasım’a kadar devam edecek. Kartaca Film Festivali, bu yıl pek çok soru işaretiyle beraber geldi. En önemli sorunlardan bir tanesi geçtiğimiz yıl festival esnasında gerçekleşen ve 12 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan bombalı saldırının ardından gelişen güvenlik konusuydu. Geçen yılki festivalde patlayan bomba, bir canlı bomba saldırısıyla gerçekleşmişti. Başkanlık muhafızlarının otobüsünde kendini patlatan canlı bomba, festival mekânından sadece birkaç yüz metre uzaktaydı. Belki de bu patlamanın etkisiyle bu yılki festivalde yarışan filmlerin özellikle uzun metrajlı olanlarının pek çoğu terör konusunu işliyor. 

Kartaca Film Festivali ile ilgili bir diğer önemli sorun ise devlet baskısı… Kartaca Film Festivali’ne uzun yıllardır devlet müdahalesi yakından bilinen bir konu. Festival Direktörü Brahim letaief’in dediği gibi festivalin karar verme süreçlerinde özgürlük ve stabilite konusu da bu yılın en çok ses getiren tartışması oldu. Yaklaşık 50 yıllık geçmişi olan Kartaca Film Festivali, Afrika ve Arap dünyasındaki en yüksek katılımlı sinema etkinliği. Dolayısıyla bu yıl alevlenen sanatsal özgürlük tartışmaları aslında bölgesel bir sivil toplum tartışması niteliği de taşıyor. Bu nedenle sivil toplum liderleri ve sektörün önde gelen akil insanları yeni bir Kartaca Film Festivali için hareket geçti. Bu yılki festival hem filmleri hem de Afrika ve Arap dünyasının sanat hayatı için taşıdığı önemli dönüşüm tohumlarıyla takip etmeye değer.