Vakıf Katılım web

​YABANCI HAVAYOLLARININ GÜVENSİZLİK NİTELEMESİ

Musa ALİOĞLU 10 Ara 2017

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
Türk turizminin, dolayısıyla sivil havacılık sektörümüzün 2016 yılında yaşadığı sıkıntıların sebebi hepimizce malum.

Türk turizminin, dolayısıyla sivil havacılık sektörümüzün 2016 yılında yaşadığı sıkıntıların sebebi hepimizce malum. 

Öncelikle, Atatürk Havalimanı'na yapılan kanlı saldırı, Reina Katliamı, İstanbul'un ve yurdumuzun değişik yerlerinde meydana gelen terör eylemleri, ülkemizi seven ve gelmeye niyetlenen bir çok yabancının bu niyetinden vazgeçmesine sebep oldu. 

Rusya ile yaşanan uçak düşürülmesi krizi sonucu, bu ülkenin vatandaşlarına yapılan "Türkiye'ye seyahat etmeyin" uyarısı da çok etkili oldu. 

Ardından, bazı Avrupa ülkelerinin de vatandaşlarına seyahat yasağı koyması ve Türkiye'yi tehlikeli ülke kategorisine sokup, seyahat etmeme uyarısında bulunması hep bildiğimiz konular.

DEAŞ'ın yenilmesi ve PKK'nın büyük darbe alması nedeniyle şehirlere yönelik eylemlerin bitmesiyle, turist ve turizm için rahat bir ortam sağlanmıştır.

Fakat, tüm bunlara rağmen bazı ülkelerin Türkiye'yi hala daha tehlikeli ülkeler arasında göstermesi, vatandaşlarını tedirgin ederken, bu ülkelerin etkisinde kalan bazı havayollarının da Türkiye seferlerini bu yüzden durdurduğunu görüyoruz. 

2016 yılında, Amerikan Delta, İspanyol Iberia, Malezya-Malaysian Airlines, Çin-China Southern, İsviçre-Swiss Air, İtalya- Alitalia, Taiwan-Ewa Air gibi şirketler değişik nedenler ileri sürerek Türkiye'ye, daha doğrusu İstanbul'a yaptıkları uçak seferlerini durdurma kararı almışlardı. 

İşte bu durum, 2016'da turizm ve havacılıkta kötü bir yılın yaşanmasına neden olmuştu. 

Acaba bu işin gerçeği, Türkiye'deki terör eylemleri midir diye sormadan önce bazı şirketlerin açıklamalarına bakalım derim.

İstanbul seferlerini, Kanada geliş trafiği azaldığı için geçici olarak durduran ve bu durumun tamamen ticari bir konu olduğunu belirten Air Canada şirketi yetkilileri, talep artar artmaz tekrar seferlere başlayacaklarını belirterek "Türk pazarından çok umutluyuz" diye konuştu.

Yine aynı şekilde, Swiss Air şirketi de seferlerini durdurma gerekçesi olarak, THY'nin Zürih'e günde 4 sefer yapmasını, diğer bir Türk şirketi olan Atlas Global'in de bu hatta uçmasını ve rekabet etmekte güçlük çekmelerinin olduğunu dürüstçe söylüyorlardı. 

Bayrak taşıyıcı (Flag Carrier) diye bilinen bazı devlet şirketlerinin ve bazı özel havayolu şirketlerinin, 2016 yılında Türkiye pazarından çekilmesinin en önemli nedenlerinin başında terör olaylarının gelmediğini bu örneklerden anlıyoruz. 

Resmi şirketlerin gelmeyişi ve yerlerini özel şirketlerin alması, "Ucuz destinasyon algısı"na ve "Güvensiz ülke imajına" neden oluyor söyleminin boş olduğu gerçeğini 2017 yılındaki rakamlar ortaya çıkarmıştır.

Gelmeyenlerin sayısı ile gelen şirketlerin sayısını karşılaştırdığımızda ülkemizin, ucuz destinasyon ve güvensiz bir ülke olmadığı bariz bir şekilde ortaya çıkar.

Operasyonel başarısızlıklarına, yolcu ve uçak eksikliklerine mazeret bulmak isteyen bazı şirketlerin, aynı hatta uçan THY'nın gücü ve başarısı karşısında havlu attığını görmekteyiz. 

THY'nın 2015'i başarıyla kapatması ve 2016'daki mini duraklamasından sonra, 2017'de tekrar yüksek bir başarı grafiği sergilemesi, bu gibi şirketlerin Türkiye pazarından çekilmesinin en önemli nedenlerinden biri olarak yansımaktadır.

Sefer durduran şirketlerin ve THY'nın bu hatlarda kaç yolcu taşıdığını yan yana koyduğumuzda THY'nın açık ara önde gittiğini göreceğiz. Çekilmelerinin altında yatan en büyük neden, bu ticari yarışta geri kalmalarıdır.

Madem Türkiye güvensiz bir ülke ise, bu ülkeler, burada faaliyet gösteren şirketlerini, bankalarını ve fabrikalarını neden kapatma yoluna gitmiyorlar. Çünkü, onlar yeterince kar ediyor. Fakat, havayolu şirketleri ise başarısız olduğu için sefer durduruyor, mazeret olarak da bu ülke güvensiz demeyi seçiyorlar.

Son günlerde Air France'ın seferlerini durdurup, alt markası Joon Airlines'ı devreye sokması medyada tartışılıyor ve devamı gelir diye fırtına estiriliyor. 

İşi her şeye muhalefet etmek olan bazı televizyon kanalları ve bu işi çok bildiğini ileri süren bazı yorumcular, konuyu öyle bir abarttılar ki, gören de bu ülkede sanki günde 50 kişi ölüyor zannedecek. 

Oysa, gerçek gösterildiğinden farklıydı. Air France bırakmış, yerini aynı ülkenin ve bu şirketin alt markası olan bir başka Fransız şirketi almıştı. Sorun güvenlikle alakalı olsa, Joon Air de sefer yapmazdı.

İstanbul'u, Ankara'yı, İzmir'i, Gazipaşa'yı işleten TAV, Antalya'yı işleten ICFraport, Sabiha Gökçen'i işleten ISG ve Dalaman'ı işleten ATV şirketleri ve devlete ait hava limanlarını işleten DHMİ, 2017 ile ilgili çok güzel rakamlar açıkladılar. Uçak iniş kalkış ve yolcu trafiğinde rekorlar egale edildi. Değişik ülkelerden ve değişik havayolu şirketlerinden uçuş talepleri gelmeye devam ediyor. Üçüncü havalimanı ile bu artış daha da büyük bir ivme kazanacak, bir kaç yıl içinde dünya çapında en çok yolcu alan havalimanına sahip olmanın gururunu yaşayacağız.

Sırf siyasi muhalefet olsun diye, gerçeği yansıtmayan bilgilerle ortamı çok kötü göstermeye çalışmak, yurtseverliğe hiç uygun düşmeyen davranışlardır. Bu vatan ve bu ülke bizim, hepimizin. Dosta düşmana karşı, engelleri birlikte göğüsleyip, birlikte aşmalıyız.

İyi uçuşlar Türkiye'm...

NOT: Hafta içinde, 7 Aralık Dünya Sivil Havacılık Günü kutlandı. Ben de tüm havacıların ve havacılık sevdalılarının gününü kutluyor, sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.