Tasavvufta ferdiyet kavramı, önemli bir meseledir. Ferdiyet; müridin kendine ait olduğunu sandığı varlığının aslında Allah'a ait olduğunun mürşit tarafından hatırlatılmasıyla alakalıdır. Bundan yola çıkarak mürşit, müridine aslında tevâzuyu öğreticidir.
Hocam Samiha Ayverdi'nin Milli Kültür Meselelerimiz ve Maârif Davamız, adlı kitabından bu alıntının Bayram için takdire şayan olacağı inancıyla paylaşıyorum. Bu vesile ile de cümlenizin Bayramınızı tebrik ediyor Rabbimden hayırlar niyaz ediyorum.
Allahu Teâlâ, burada Kur'ân'ı kadir gecesi indirdiğini anlatmaktadır. Allahu Teâlâ o gece, Kur'ân'ı levh-i mahfuzdan dünya semâsındaki sefirlere indirdi. Burada, "sefere" tâbirinden murad, yazıcı meleklerdir.
Allah Teâlâ müminlere orucu, O'nun rızâsı için çalışanların ve O'na adım adım yaklaşanların yarıştığı bir meydan olarak farz kılmıştır. Bu yüzden müminler oruç konusunda derece derecedirler: Avamın orucu, havassın orucu, havassın da seçkinlerinin orucu.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da açlıktır."
İstikamet demek Allah'tan başka istek ve arzusu olmamak demektir. Sırat-ı müstakim de sabit olmaktır. Tabii ki insanlarla ilişkilerimiz güzel olacak çünkü insanlığa Allah için hizmet edeceğiz. Halkta Hakk'ı görerek istikamet edeceğiz.
Hakiki bir insan-ı kâmil olan Harakanî Hazretleri, herkesi ve her şeyi sevme kabiliyetinin nasıl zuhur edebileceğini insanlık âlemine göstermiştir. Onu İstanbul'da, ilk defa kendi şehrinin yani Kars'ın dışında akademik olarak anabilmek lütfu bizlere nasip oldu. Bu yüzden de kendimizi çok şanslı hissediyoruz.