Her kulun ezelinde bir inanç ihtiyacı yatar. Ancak insanda yaratılıştan konulmuş olan bu din duygusu vahiy ve peygamberlik müessesesi ile desteklenmiştir.
Bilindiği gibi âlem ikidir. İlki bu görünen âlem, öbürü de gayb âlemi. Bu dış âlem Hz. Muhammed'in cismâniyetine, yani dış şekline göre tanzim edildi. Gayb âlemi ise, onun ruhâniyetine göre tertip edilmiştir. Ulvî âlemin letâfeti, onun letâfetiyle ölçülür.
Müslümanlık ortak düşünce, ortak duygu ve davranışın, kültürün ve medeniyetin getirdiği paylaşımdır.
Doğrudan konuya girmek isterim; israf haramdır ve Allah israf edenleri sevmem diyor.
Elhamdülillah bizim inancımız, bizim kültürümüz bolluğu, zenginliği ve bereketi işaret eder. Hayatımız bir inanç sistemine bağlıdır. Hele manevi dünyamız ahirete yöneliktir.
İnsanoğlunun egosu elinden hürriyetini kurtarması, kendi kendinin esâretinden sıyrılacak bir kemâl ve cemâl durağına ulaşması, böylece de hayvanî ve nefsanî kuvvetleriyle çarpışıp onları yenmesi ve bendelikten azatlığa erişebilmesi, bir cenk ve cihat manzarasının ta kendisidir.