Mehmet Şimşek'in Maliye ve Hazine Bakanlığı görevine gelmesinden sonra birçok kuruluş deyim yerindeyse "faiz toto" oynuyor.
Bir taraftan seçim sonrasına aktarılan sorunların çözümü hükümet tarafından ele alınırken muhalefetin topyekûn içler acısı hali ise Türkiye'nin bir başka yüzü. Abdüllatif Şener'in "Kılıçdaroğlu'na oy vermedim" açıklamasıyla başlayan süreç bildiğiniz üzere durumu daha da ilginçleştirdi.
Sanki hiç seçim olmamış Erdoğan ve AK Parti kaldığı yerden yoluna devam ediyor gibi bir durum söz konusu.
"Benim tuzum kuru, ben halkı düşünüyorum" cümlesinin varacağı noktada bu üstenci bakıştan öteye gitmez.
Geçtiğimiz günlerde CNN Türk'te "kiracı kadar ev sahipleri de mağdur" başlıklı bir haber yayınlandı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "televizyondaki kampanya takımından" Merdan Yanardağ geçtiğimiz gün "dahice" bir iddia bulunuyor.
Yeni dönemde alışılagelmiş tek kutuplu dünya düzeni ezberleriyle devam etmenin mümkün olmadığı açık.
Partilerin seçim bildirgelerini okuyorum, sosyal demokrasiye en yakın siyasal hareket yine AK Parti. 21 yılın sonunda iktidarın vermiş olduğu yorgunlukla bu akımdan uzaklaşmasını bekleyebilirsiniz ama Türkiye'de öyle bir muhalefet anlayışı var ki Etiler'den Bağcılar'da yaşayan insanın sorunlarına çözüm bulmaya çalışıyor.