Bazen öyle olay ve olgularla karşılaşırız ki sonuçları nedenlerden çıkarmakta zorlanırız.
Kavramlar bize "yol" açar. Onlar zihnimizin gözleridir.
Özgün bir varoluş sadece dünya içinde olmakla değil, dünya içinde diğer varolanlarla birlikte olmak demektir.
Her insan etkinliğinin bir amaca yönelik olduğu varsayımından hareketle her eylemin belirli türden bir sonuca ulaşmayı içerdiğini iddia edebiliriz.
Kavramlar, yaşantımızı onlar aracılığıyla kurgulama çabamıza rağmen, yaşam kurgumuzu aşan içeriklere sahiptir. Biz onların peşinde koşarak bir yaşam inşa etmeye çalışırken, çok zaman sonra, kavramların bizi kendi yollarına sokmuş olduğunu görürüz.
Bir insanın başka bir insanla ilişkisi, aynı zamanda, bir toplumsal grubun başka bir toplumsal grupla ilişkisi anlamına gelir.
Anlayışı kıt olma ile birinin dile getirdiği her ifadenin bir anlamı olduğuna ilişkin inancı arasında ince bir çizgi var.
Yüz ve göz gerçekliğin (bedenin) ve ruhun kendini görünür kıldığı, insanın özgün bir varlık olarak duyumsandığı ve hissedildiği yerdir.