Son dönemlerde fazlasıyla karşılaştığımız bu sorular, yorulan zihnimizin bilinçaltına havale ettiği konuların giderek çoğalmasıyla ilgilidir.
İnsan olmanın alameti farikası anlam verme özelliğidir. Bir insan, anlam verme özelliği ile vardır ve insandır.
Madde ile mana ya birbirini destekleyerek tamamlar ya da birbirini köstekleyerek eksiltir.
Bozulan musluk, tıkanan gider, aşınan parkeler, paslanan menteşe, fayanslarda açılan derzler, arıtıcının pompası… Evde tamiratlar bitmiyor.
İlk sıranın en sağındaydım, son olarak benimle göz göze geldi. Biraz da şaşırmış bir beden dili ile kaç yaşında olduğumu sordu.
Biraz zorlanarak "Acaba insanın kalitesi mi düşüyor?" diye sorduğumuzda yeni sorulara muhatap oluyoruz. Sorulardan biri konuyu özünden yakalamış: "Günümüz insanı kalbi ile aklı arasında arafta mı kalıyor?"
Başlık neyi düşündürdü bilmiyorum ama insan ilişkilerindeki nitelik kaybına dikkat çekmek isterim.
Klinik psikoloji çalışmaları, kariyer yönetimi ve mesleğe yerleştirme başta olmak üzere birçok alanda sahip olduğumuz kişilik donanımlarının ne olduğu kadar zamanla ne yönde değişim gösterdiği de tarih boyunca merak edilmiştir.