2008 Krizinden bu yana hem "piyasa profesyonelleri" hem de akademik iktisatçılar tarafından giderek artan yoğunlukta tartışılan olgu krizlerdir.
Şimdi rahmetli olmuş olan ve o dönemde kafasına fes takıp istanbulin redingot ve setre pantolon giyip elde bastonla dolaşmayı Müslümanlık zanneden bir ağabeyimiz Lozan tartışmalarında başı çekmekteydi.
İkinci Yeni Şiiri birden fazla şairin Garip Akımına bir tepki olarak kendi bireysel katkılarıyla oluşturduğu ve zamanla belli temalar etrafında kuramsallaştırdıkları bir şiir akımıydı.
Günümüzde ekonomi politik deyince, daha çok heterodoks (sakın yanlış anlaşılmasın Sayın Nebati'nin bahsettiği heterodoks iktisat değil, DMD) iktisatçıların önem verdiği ve iktisadi faaliyetin toplum içindeki farklı zümre ve sınıfların çıkarları üzerindeki veya dünya ekonomisi içinde farklı ülkelerin çıkarları üzerindeki etkilerini inceleyen bir yöntem anlaşılır.
Ahmet Haşim Sembolizm ve Divan Şiirinin bir sentezini yapmış, Yahya Kemal Beyatlı ise Fransız Parnasyenlerinden etkilenmiş ve sonra da Neo-Klasik akımın Türkiye'deki temsilcisi olmuştu.
Geçen hafta bir Orta Asya tarikatı olan Nakşibendîliğin Babürlü İmparatorluğu zamanında Hindistan alt kıtasına nasıl geldiği, bu yolu açan büyük mutasavvıf İmam-ı Rabbani'nin hikâyesinden bahsetmiştim.
Bugün sizlerle Turgut Uyar'ın şiir dünyasına bir giriş yapacaktım ama her zamanki gibi Âl-i Osman ülkesinde rüzgârlar yine sert esmeye başladı.
Geçen Pazartesi Hacegân yolu ve onun düsturlarını belirleyen Abdülhalik-i Gucdevânî Hazretlerinden bahsetmiştik.