15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye demokrasisi büyük bir sınav verdi. Fetullah Gülenci terör örgütü FETÖ tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan kanlı darbe teşebbüsü milletin sokağa çıkması ve tanklara, uçaklara hatta insanlara ateş açan asker üniforması giymiş teröristlere karşı kahramanca silahsız direnişi sayesinde başarısız oldu.
Avrupa medyasında 16 Nisan 2017 tarihinde Türkiye'de gerçekleştirilen "Anayasa Referandumundan" itibaren yeni bir akım gündeme geldi ve şimdi de 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan Türkiye'nin seçiminde de bu aynen devam etmekte.
Türkiye'de 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan seçime yönelik olarak Avrupa ülkelerinin ilgisi çok yüksek.
Dün 29 Mayıs 2018'di.
Türkiye'de seçim heyecanı toplumun her kesiminde daha fazla yaşanmakta. Demokrasinin güzel yanı da bu olsa gerek.
Demokrasi söz konusu olduğunda çok konuşanlar nedense Türkiye söz konusu olduğunda bu konuşmalarını unutmaktalar. Özellikle bazı Avrupa ülkelerinin liderleri, politikacıları ve gazetecileri Türkiye'de 24 Haziran 2018 tarihinde erken seçim kararı açıklandığından beri sanki Türkiye'de kendi seçimleri yapılıyormuş gibi seferber olmuş vaziyetteler.
İslam Alemi bir kez daha çoşkuyla yaşamak istediği mübarek Ramazana maalesef acı içinde ve yas tutarak başlamak zorunda kaldı.
1982 yılından beri yaşamakta olduğum ve sosyal, kültürel, siyasi ve kurumsal düzeyde alanlarda aktif bir şekilde yerimi aldığım Almanya'yı son yıllarda temsil edenlerin Türkiye konusunda attıkları adımları hayretle izlemekteyim. Hem hükümet, siyasi partiler hem de medya nezdinde Türkiye'ye yönelik söylenenler ya da yazılanlar beni çok şaşırtıyor.