Son birkaç yıldır hep Ortadoğu kaosunu ve savaşlarını tartışıyoruz. Halkların, aşiretlerin ve akraba toplumların cetvelle nasıl birbirlerinden ayrıldıklarını konuşuyoruz.
Genel olarak ifade etmek gerekirse gerek "açılım" gerekse de "çözüm" süreçlerinde devletimizin ortak yönetim zaafları baş göstermektedir.
Akil grup Akdeniz bölge çalışmasında ilk ziyaretimizi Burdur'a yapmıştık. Kalabalık halk kitlesinin temsilcileri Başkan Rıfat Hisarcıklıoğlu'na sordular; Çözüm süreci ne demektir?
Uzun yıllardan beri şu mübadele meselesinin Anadolu Rumları açısından bir diğer boyutunu görmeyi arzulardım.
Şu günlerde bir takım çevrelerde İslam ordusu, İslam birliği ve ortak politikalar hakkında beklentilerin arttığı anlaşılıyor. Bu beklentileri destekleyen tematik gelişmelerde yok değil.
Yetmişli yıllarda ortaokul sıralarındayken hocamız bu sınıflardan Başbakan, Cumhurbaşkanı çıkacak derdi. Lise yıllarında ergenlik çağımızın sonlarında Vatan kurtarmaya Sağ cenahta soyunurduk.
Yaklaşık 5 yıldır gündemimizden düşen Laiklik konusu Sayın Kahraman'nın söylemiyle tekrar eski yerini aldı.
Yazının başlığını böyle gören bir kısım okuyucu zaten PKK ve PYD aynı şey değil mi diye sorabilirler.