Tarihçi değilim fakat Osmanlı'dan bu yana tarihe şöyle bir bakınca ve büyüklerin sohbetine kulak verince her yüzyılda Anadolu'ya bir şeyler olduğunu görebiliyorum…
Hepsiyle beraber taziyesini ve yaralılarının acısını en derinden hisseden sessiz milyonlarımız var bizim…
Tam da depremden birkaç gün önce şöyle bir konuşmaya şahit oldum; "bir müteahhit arkadaşımız küçük bir hoşgörü için aylardır Şerdıl Odabaşı'ndan onay alamıyor. Bırakın onay almayı bu konuyu görüşmek için kendisine ulaşamıyor bile…"
Yaşadığımız iki kocaman deprem sonrası hala sallanıyoruz ve halâ kendimize tam olarak gelemedik…
Acısıyla, sevinciyle, dostluğuyla, zor günde gösterdiği azimle ve daha nicesiyle "Kadim Anadolu Kültürü" bir başkadır…
2 Şubat Perşembe ve 5 Şubat Pazar günü köşemde yer verdiğim iki yazımda Türkiye'ye yönelik "Doğu-Güneydoğu Anadolu ve barajlar merkezli" kaos planlarına özellikle değinmiştim…
Geçmişte demokrasi, insan hakları, çiçekli, böcekli, bol gülücüklü, Hollywood filmleriyle süsleyip ambalajlara sardığı "kaos diplomasisi" deşifre olan ABD iyice sopayı eline aldı…
Komşuları, Ortadoğu, Avrupa, uzak ve yakın doğuyla birlikte Türkiye için yeni bir milat niteliğindeki 2023 Türkiye Seçimi öncesinde yaratılmaya çalışılan "kaos" senaryoları, peş peşe gelen açıklamalar ve alınan kararlar doğrultusunda yeni bir boyut kazandı…