Çocukluğumdan bu yana en sevdiğim çerez olan yerfıstığının (laf aramızda o zamanlar pek bir seçeceğimiz yoktu hatta yerfıstığı bile çok lüks sayılırdı) Osmaniye'ye ait bir gıda olduğunu öğrendiğim de itiraf edeyim biraz mahcup oldum...
O kadar hızlı süreçlerden geçiyoruz ki; akşam uyuduğumuzda bıraktığımız gibi bulamıyoruz dünyayı...
Sırtımı Sümbül'e gönlümü Zap'ın sesine emanet etmeye gelmiştim huzur kokulu Hakkari'ye...
Ormanlarımız cayır cayır yanarken, insanlar can havliyle kaçıp evini ve malını yangınlara teslim ederken, doğal yaşam içindeki hayvanların çığlık çığlığa şehirlere kaçışını izlerken, elinden gelenle yangınlara müdahale etmeye çalışan vatandaşların azmini gözyaşları içinde seyrederken bir kesimin sergilediği kör-sağır-dilsiz-alaycı tavır hepimizi "insanlık kavramını" sorgulamaya yöneltti...
Ciğerlerimiz, yüreğimiz, canımız yandı ve kısmi de olsa halâ yanmaya devam ediyor! Sel gider kum kalır misali alevlerin ardından karşılaştığımız manzara hepimizin içini kanattı!
Katolik Dünyası'nın Ruhani Lideri Papa Francis'in mart başı gerçekleştirdiği Irak ziyareti sonrasında yeniden Irak'taydım...
Bayram vesilesiyle yürek rotamıza Tunceli'yi aldık bu bayram...
Dünya her açıdan değişim, dönüşüm, kabuk değiştirme, genişleme boyutuna geçiyor...