YOLSUZLUK

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Kaplumbağa Terbiyecisi Türk resminin önemli eserlerindendir. Resim anlayışı olarak oryantalist olarak kabul edilse de getirdiği eleştiri zamanının çok ötesindedir.

Osmanlı kurumlarını, bürokrasisini ince bir şekilde hicveden eser Osman Hamdi Bey’in resim anlayışının çok ötesine geçer. Dönemin ruhu tuvalin içine geçmiştir. Gerçekten kaplumbağa terbiye ediliyor mudur, bu kaplumbağalar bahçeleri aydınlatacak mumları taşıyor mudur bilemiyorum. Önemi de yok zaten. Osman Hamdi Bey’i hatırlamamın sebebi bir belediyenin uygulamaları. İstanbul’un Kartal ilçesinin belediyesi Arnavut kaldırımı olarak tabir edilen taşlarla döşenmiş bir caddeyi, döşenmiş taşları sökmeden asfaltlamaya karar vermiş. Daha yeni döşenmiş Arnavut kaldırımının üzerine döşenen asfalt farklı katmanlarda yaşadığımız felaketi gösteriyor.

Birinci katmanda Arnavut kaldırımın döşenmesi var. Muhtemelen peyzaj için çalışan birileri yayalaştırmayı hedeflediği bölgenin güzel görünüme sahip olmasını istemiş. Ona göre plan yapılmış ve bölge taşlarla bezenmiş. Sonrasında orada yürüyen topuklu ayakkabılı hanım efendiler başta olmak üzere esnaftan şikayet gelmiş. Belediye de bu şikayetlere kayıtsız kalmamış ve bir çözüm üretmek istemiş. Hazır seçimler de yaklaşmışken bir asfalt döşeyelim, hazır elimizde de asfalt varken diye düşünmüşlerdir. Sonra bu işin yapılması istenmiş ve o taşların sökülmesi unutulmuştur. Ortaya çıkan fotoğraf, Arnavut kaldırımlarının üzerine döşenen asfalt. Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi’nin ruhu bu fotoğrafın içine sığmış. Eminim belediye başkanı da bu fotoğrafı gören belediye başkanı da işlemden ve sonucundan rahatsız olmuştur. Bunları yazmamın sebebi de zaten siyasi olarak “çakmak” değil. Mesele sadece Kartal Belediyesi ile ilgili olsa onları yerden yere vurup çözüme kavuşmuş olurduk. Değil.

Saraybosna’da Başçarşı da benzer bir felaketle karşılaştı. Taş sokakları granitle döşenmiş. Bu yenilemeyi yapan da Türkiye’den Bursa’dan bir belediye. Muhtemelen iyilik olsun diye yapılmıştır.  Yapmak isterken yıkmak, güzelleştirmek isterken çirkinleştirmek, kaynakları çarçur etmek. Suç mudur bilmiyorum ama toplum nezdinde kabahat olarak kabul edildiği kesin.

Yakın zaman sonra seçim yapılacak ve adaylar oy isteyecekler. Yaptıkları işleri, yapmayı taahhüt edeceklerini sıralayacaklar. Aklımıza hoyratça davranılan şehirlerimiz, kaynakları çarçur edilen belediyelerimiz gelecek. Plansızlık kaderimiz değil olmamalı. Yolsuzluk dediğimizde de sadece hak etmediği parayı kazanmak için kuralları hiçe sayanlar gelmemeli. Yordamıyla yapılan her iş yolsuzdur ve bu nedenle bir yere ulaşması da mümkün görünmüyor.

Belediye seçimlerini şehrimizi emanet edeceğimiz kişileri aradığımız bir süreç olarak görürsek eminim daha isabetli seçimler yapabiliriz. Seçim zamanına endeksli tuhaf uygulamalar ise sadece vergilerimizi çarçur etmekle kalmıyor, geleceğe dair umutlarımıza da ket vuruyor. Ortaya çıkan ise hiçbir yere varmayan asfaltlı bir yol. Yol yakınken geri dönülmesini diliyoruz. Diğer şekilde belediyenin Arnavut kaldırımı üzerine döşediği asfalt vicdanlarımızı örten bir katrana dönüşecek. Niyetler iyi mi? Cehenneme giden yolun iyi niyet taşlarıyla örüldüğünü hatırlatmakla yetinelim.