ZİRVEDEN DİBE

Mehmet Arif DEMİR
İBFK Başakşehir'in bu sezon başından beri yaşadıkları da bu fasıldan şeyler aslında.

Düşmez-kalkmaz bir Allah deriz, ibretlik olaylar karşısında. Zirveyi gördükten sonra “hâk ile yeksân” olan nice ihtişam, nice debdebe var tarihin yapraklarında. Spor ve özellikle futbol, hayatın tıpa tıp aynısı ve yansıması olduğuna göre de futbol âleminde zirveyi gördükten sonra dibe yuvarlanan nice karakter ve nice futbol takımı/camiası oldu hem bizde hem de dünya çapında.

İBFK Başakşehir’in bu sezon başından beri yaşadıkları da bu fasıldan şeyler aslında.

Geçen sezonu şampiyon olarak tamamladıktan sonra aynı hoca ve hemen hemen aynı ekiple hatta sağlam bir iki takviyeye (Elia ve Clichy’nin yerine) rağmen olmadı bir türlü. Futbolun dünyada çok sevilmesinin sebeplerinden birisi de her şeyi doğru yapsanız bile istediğiniz sonucu almanız her zaman mümkün olamayabiliyor gerçeğidir.

Paris Saint Germain’e dramatik bir şekilde kaybederek elendikten sonra bir türlü bellerini doğrultamadılar. Okan Buruk’un yerine Aykut Kocaman’ın gelmesi de beklenen etkileşimi sağlayamadı Boz Baykuşlar’da.

Daha önce Bursaspor’un 5. Şampiyon olduktan sonra tepetaklak küme düşmesine benzer bir “serbest düşüş” halini şimdi 6. Şampiyon Başakşehir’de görüyoruz. Hatırlayacağımız gibi daha önce defalarca şampiyon olan Beşiktaş-Fenerbahçe-Galatasaray ve Trabzon’dan sonra 2010 yılında Şampiyon olan Bursaspor 2019’da küme düşerek Süper Lig’e veda etmişti.

Dünya’dan da buna benzer dramatik örnekler var kayıtlarda. En önemli örnek Arjantin efsanesi River Plate’in küme düşmesidir herhalde. Boca Juniors’un en büyük rakibi ve Arjantin futbolunun temel direği River Plate bir dizi şanssızlığın peş peşe geldiği sezonda 89 dakika oynanan son bir maçta küme düşerek futbol tarihine geçmişti. Boca Juniors’un da buna benzer bir küme düşme hikâyesi var ama onlar son anda masa başında bir “ayak oyunuyla” yırtmışlardı.

Avrupa’dan da örnekler var elbet; kendiliğinden düşen en meşhur takım Manchester City. Almanya’dan Nurnberg var mesela hem şampiyonluk hem küme düşme serüvenlerini yaşamış. Danimarka’dan Herfolge var daha az tanınmışlardan. Bir de İtalya’da meşhur “Temiz Eller” operasyonlarıyla küme düşürülen, şampiyonluğu elinden alınan Juventus ve Milan’la Fransa’dan Marsilya var. Bernard Tapie isimli Marsilya eski başkanın yediği “naneler” yüzünden hapis bile yatmışlığı var. Hırs insanı ne hallere düşürüyor. Luciano Moggi’nin hem Juventus hem Milan’la neler yaptığına dair yüzlerce doküman var arşivlerde.

Başakşehir için daha önümüzde 15 maç ve alınacak 45 puan var elbette. Şu andaki durumları küme düşme hattının bir “tık” üzerinde. Kadro kalitesi de diğer küme düşme adaylarından daha iyi durumda ama futbol bu hiçbir şeyin garantisi yok. Bir bakmışsınız 2013 sezonundaki gibi düşüvermişsiniz.

Bu işten biraz anlayanlar sezon başında Başakşehir için “yaşlı” takım tespitinde bulunarak, şampiyonlukla doymuş bünyelerin tekrar motive edilmesinin güçlüğünden bahisle bir fetret devri bekliyorlardı ama bu kadarını en karamsar futbol eksperimiz bile öngörmemiştir galiba.

Büyük ihtimalle Aykut Hoca ile bu sezonu tamamlamak mümkün olamayacak. Doku uyumsuzluğu çok bariz şekilde görülüyor. Visca’nın uzun süren rahatsızlığı ile İrfan Can’ın ayrılması takımdaki futbol aklının oldukça azalmasına sebep olduğu için takım içinden yeni bir futbol aklı üretmeye zaman yetecek mi göreceğiz. Bir de Aykut Hoca’nın oldukça “tutucu” futbol anlayışı ile bu şapkadan tavşan çıkarmak pek mümkün görülmüyor. (Hoca’nın Alex’le yaşadıkları henüz belleklerde tazeliğini korurken)

Toparlanmak için yavaş yavaş acele etseler iyi olacak yoksa tarihe geçmelerine on beş maç kaldı şunun şurasında.

Hepimize güzel ve sağlıklı günler dileklerimizle.