ZOR DOSTUM ZOR!

Fehmi KETENCİ 22 Mar 2018

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Spor Toto Süper Ligi, İlhan Cavcav sezonunda kafa göz yara yara son haftalara doğru doludizgin gidiyoruz.

     Gidiyoruz ama bu gidiş pek de iyi olmayacak gibi..

      Şampiyonluğa oynayan dört takım vardı ama bu dört takımdan biri Fenerbahçe dördüncülükte pek memnun gibi. Baksanıza ayağına gelen kısmeti “ben yerimden memnunum siz aranızda oynayın zirvede havalar pek iyi değil, ben gelmeyeyim” deyip elinin tersiyle itti ve kendi sahasında lider Galatasaray’la berabere kalarak, iddiasının oldukça gerisine düştü gibi. Matematiksel olarak daha çok var ama  Fenerbahçe’de o heyecan pek kalmamış.

      Lig yarışında atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti, Aykut Kocaman ise; hala sakin oynama taktiğinden, bazılarının deyişiyle; “modası geçmiş”, Fenerbahçe’ye yakışmayacak futbol anlayışından vazgeçmeyeceğe benziyor.  Aykut Kocaman’daki bu tutku ve saplantı, lig sonuna neredeyse birkaç maç kalmışken takımını nerelere taşıyabilir anlamak mümkün değil ama, bu saplantılı davranışından en çok zarar gören Fenerbahçe olacak. Tüm bunlar olurken Başkan Aziz Yıldırım ise hala şampiyon olacaklarından söz edebiliyor.

      Fenerbahçe’de işler hiç de iyi gitmiyor. Çok etkili futbol oynamıyorlar, ne yapacakları belli değil, şampiyonluk yarışında olmak için “var” olması gereken heyecanları kaybolmuş gibi. Fenerbahçe kulüp yönetiminde yıllardır süregelen tek adamlık anlayışını hiç aksatmadan Aykut Kocaman da uygun adım götürüyor. Ne yapmak istediği pek belli değil. Durumdan oldukça rahatsız olduğu, son zamanlarda Fenerbahçe’nin durumunu başka şeylere bağlayan  şikayetlerinin iyice artmasından çok net belli oluyor.

      Şikayetlendiği konularda haksız sayılmaz. Karşılaşmalarda yaşananları sağır sultanlar bile duyuyor ama futbolumuzu yönetenler bu konuda hiçbir şey söylemiyor, yapmıyor ve olabildiğince ilgisiz duruyor.

      Hakemlerimiz ise tam anlamıyla bir muamma, Televizyonda spor programlarında yer alan eski hakemlerin yorumlarında “zavallı bir malzeme”ye dönüşmüş durumdalar.  Eleştirilerin, hakemlerle ilgili yorumların, seviyesi iyice yerlerde. Bazı yorumları haketmiyorlar da değil.

      Dönem başladığından beri yazılıyor, çiziliyor; hakemlerimiz kararlarında tutarsızlar, standardı yakalayamadılar, hatalı kararları ile çoğunlukla yönettikleri maçın önüne geçiyorlar. Çıktıkları birçok karşılaşmada, yaratılan bu olumsuz ortamın altında ezildiklerini rahatça hissedebiliyorsunuz. Bir şeylerden etkilendikleri çok net belli. Oyun içinde bir anda dağılıp olur olmaz yanlış kararlar verebiliyorlar, kontrolü kaçırıyorlar ve hatalarını farkedip toparlamaya çalışırken de daha büyük hatalar yapabiliyorlar.

      Oldukça genç yaş kategorisinde hakemlerimiz var. Bu genç hakemlerin etrafta dolaşan dedikodulardan, kontrolsüz, amaç dışı söylentilerden etkilenmeleri çok kolay. Psikolojileri bozulabilir, olur olmaz süpekülatif söylentilerle yıpratılmaya çalışılan hakemlerin böylesi bir ortamda serinkanlı olmaları çok zor. Tüm bunların dozu iyice kaçmış durumda.

      Avrupa’da oldukça iyi maçlar yöneten FİFA ve UEFA’nin gözde hakemlerinde Cüney Çakır bile, Ulusal maçlarda zaman zaman hatalı ve çok eleştirilen kararlarıyla gündemde yer  alabiliyor. Hakemlerimizin “Fauller ve Fena hareketler”i cezalandırırken verdikleri kararlarda hiç standart yok. Haftalardır oynanan karşılaşmalarda; hep hakem hataları konuşulur. Çok güzel bir maç yönetti denilen, başarısıyla adından söz edilen bir hakemimiz neredeyse yok gibidir.

      Hakemlerden mutlu olan yok. Bu konuda ağzı olan konuşuyor.

      Tüm bunlar olurken, Federasyondan hiç ses yok. Hakemler bu kadar örselenirken Merkez Hakem Kurulu ne yapar, var mı yok mu belli değil. Bazı şeyleri düzeltmek için inadına hakem atamaları yapmak dışında hiç ortalıkta yoklar. Neden sessizler, hakemlerle ilgili ileri sürülenler konusunda neden konuşmazlar, hakemleri neden savunmazlar, neden yalnızlığa iterler.

      Final haftalarında çok daha zorlu geçecek olan bu lig tüm bu olumsuzlukların yaşandığı ortamda nasıl bitecek!