İstanbul
Parçalı bulutlu
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Dededen kalma su değirmeninde para geçmiyor

Dededen kalma su değirmeninde para geçmiyor

Muş'un Varto ilçesinde yaklaşık 160 yıl önce kurulan su değirmeninde 35 yıldır buğday öğüten Cemal Düzgüner, atalarından kalma, para yerine buğday alma geleneğini de sürdürüyor.

İlçeye 30 kilometre uzaklıktaki Ünaldı köyünde 2 bin 149 rakımdaki Hamurpet Gölü'nde dökülen su kanalı üzerinde inşa edilen tarihi su değirmeni, adeta zamana meydan okuyor.

Dedesinden kalan ve su kaynağı sayesinde yaklaşık 160 yıldır çarkı dönen değirmende çalışan 72 yaşındaki Düzgüner, gelişen teknolojiye direnerek mesleğini sürdürmeye çalışıyor.

Ömrünün yarısını verdiği ilçedeki son su değirmeninde köylülerin getirdiği buğdayı öğüten 5 çocuk babası Düzgüner, bu hizmeti karşılığında para yerine buğday alıyor.

"Ben bu dünyadan göçüp gidersem değirmenin taşı dönmeyecek"

Gençlerin ve çocuklarının bu işle ilgilenmemesi nedeniyle değirmende tek başına çalışan Düzgüner, AA muhabirine, 160 yıldır çarkı dönen su değirmeninin artık eskisi gibi ilgi görmediğini söyledi.

Düzgüner, köylerde tarımla uğraşanların sayısının azalmasının işlerini azalttığını anlatarak, "Artık buğday öğütmeye çok az insan geliyor. Muş'un son su değirmencisi benim, başka su değirmeni yok. Eskiden 24 saatte 150 teneke buğday öğütüyorduk. Bu değirmen bana dedemden kaldı. Ben de bu dünyadan göçüp gidersem artık bu değirmenin taşı dönmeyecek. Çocuklarım bu işe heves etmedi, hepsi büyük şehirlere göç etti." dedi.

Su değirmeninde geleneksel yöntemlerle elde edilen unun daha lezzetli olduğunu belirten Düzgüner, şunları kaydetti:

"Eskiden bu değirmen yılın 12 ayı çalışırdı. Köylüler buğdayı öğütmek için günlerce sıraya girerdi. Artık buğday ekimi de eskisi gibi yapılmıyor. Arada 5-10 teneke getiren oluyor. Su değirmeninde öğütülen buğday ile fabrikada öğütülen buğday arasında çok fark var. Fabrikalar kepeğini ayırıyor. Su değirmeninde çekilen buğday ise tamamen doğal. Buğday öğütmeye gelenlerden para yerine eskisi gibi buğday alıyorum. Ödemenin ölçek usulü yapıldığı su değirmeninde para geçmiyor. Deden kalma ölçekle 20 teneke buğdaydan bir teneke alıyorum."