​İKİ DOĞUNUN KÖPRÜSÜ

Cemalnur SARGUT 25 May 2017

Cemalnur SARGUT
Tüm Yazıları
Geçtiğimiz yıl Mart ayında açılışını yaptığımız Kyoto Üniversitesi Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi bir yıldır yoğun çalışma ve projeler gerçekleştiriyor.

Geçtiğimiz yıl Mart ayında açılışını yaptığımız Kyoto Üniversitesi Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi bir yıldır yoğun çalışma ve projeler gerçekleştiriyor. Bir senelik bir merkez olmasına rağmen, bu süre zarfında çok büyük işler yapıldı. Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Kyoto Üniversitesindeki Merkez ve Kerim Vakfı “İki Doğunun Köprüsü: Tasavvuf Kültürü Eğitim Programı” adlı bir proje hazırladı ve bunu hayata geçirdi. Kyoto Üniversitesi Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Yasushi Tonaga, İslam Tasavvufunu Osmanlı ekolü çalışarak anlatıyor ve öğrencileri de kendisi de Türkçe biliyorlar. Ortak çalışmalar açısından Kyoto Üniversitesinde beklenmedik düzeyde donanımlı ve hazır bir alt yapı bulunuyor. 

Japonya’dan başta Yasushi Hocanın öğrencileri olmak üzere, Kyoto Üniversitesi ve Tokyo Üniversitesinden genç araştırmacılar ve doktora öğrencileri proje çalışmaları için Türkiye’ye geldiler. Proje Başbakanlık Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından desteklendi. Proje, Japon akademik geleneğinde henüz yer tutmayan, Osmanlı Dönemine ait tasavvuf içerikli orijinal kaynakların Japon akademisyenler tarafından işlenir hale gelmesi amacı ile hayata geçirilmiştir. Dünya genelinde İslam araştırmalarının dili Arapça ve Farsçadır. Bu nedenle Osmanlı döneminde verilmiş nadide eserler özellikle şerhler ülkemiz dışında pek bilinmemektedir. 

20-21 Mayıs 2017 tarihlerinde Kyoto Üniversitesinde  “İslam Araştırmaları ve Tasavvuf Alanında Yöntem” konulu geniş kapsamlı bir Sempozyum düzenledik ve içerisinde İki Doğunun Köprüsü Projesinin kapanış konferansı gerçekleştirildi. 

Kyoto Üniversitesi ve Kerim Vakfı’nın öncülük ettiği Sempozyuma Japonya’nın çeşitli  Üniversitelerinden İslam ve tasavvuf araştırmaları, Ortadoğu ve Kuzey Afrika, Güney ve Orta Asya ve Uzak Doğu konularında uzman 14 bilim insanı, Amerika’dan William Chittick, Sachiko Murata, Carl Ernst, Bruce Lawrence, Cemil Aydın, miriam cooke, Juliane Hammer, Omid Safi, James Morris katıldılar. Sempozyuma Türkiye’den Mahmud Erol Kılıç, aynı zamanda İki Doğunun Köprüsü Proje ekibinde yer alan Osman Nuri Küçük, Ahmet Murat Özel ve Cangüzel Güner Zülfikar katıldılar. 

Üsküdar Üniversitesinde gerçekleştirilen İki Doğunun Köprüsü: Tasavvuf Kültürü Eğitim Programını tamamlamış bulunan Kyoto ve Tokyo Üniversitesi doktora öğrencileri, Osmanlı Dönemi Sufilerinin eserlerinden yola çıkarak insan-ı kâmil temalı bildiriler sundular. Proje kapsamında Ekim 2016’da İstanbul’da, Üsküdar Üniversitesinde gerçekleştirdiğimiz açılış konferansında sunulan tebliğlere, Kültürlerin Köprüsü: Tasavvuf başlığı ile yayınlanan Kyoto Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Serisinin 2. Kitabında yer verildi ve bu toplantıda Kyoto Üniversitesi tarafından tüm katılımcılara dağıtıldı. Gelen akademisyenler dünya çapında İslam Tasavvufu profesörleriydi ve hepsinin tebliği olağanüstü güzeldi. İslam Tasavvufunun yenilenen ve birleşen dünyada tek lisan olacağına iman ediyoruz. Başlıbaşına bu konferans, ortak değerlerin ortak lisanla anlaşılacağı sonucu ile tarihî bir çalışma oldu, kanaatindeyim. Konferansın sonuçlarını özetlemek isterim: Birincisi; ortak lisanın akla ve nefse değil, kalbe hitap eden bir lisan olması gerektiğini ve orada bütün insanlık âleminin birleştiğini gördük. İkinci olarak da; bu beş öğrenci, hepsi Osmanlı Tasavvufunda insan-ı kâmil anlayışını anlatan, etkileyici muazzam sunumlar yaptılar. 

Projenin sonucunda alınan kararlar

Japonya’da Kyoto Üniversitesinin yapacağı İslam Tasavvufunda Osmanlı Düşüncesi ve Osmanlı ekolü tarihi ve edebi bağlamı dahilindeki çalışmalara destek verilmesi kararına varıldı. Kenan er-Rıfaî Hazretlerinin şerhli Mesnevi’sini çalışmak istiyorlar. Böylece akademik çalışmalar kapsamında kitabın Japonca tercümesi ortaya çıkacak. Ayrıca merhum İzutsu’nun İngilizceye tercüme edilmiş bütün kitaplarının Türkçeye tercüme edilmesi için gereken izinlerin alınması konusunda teşebbüse geçtik. Carl Ernst’ün bir önerisi oldu; Duke Üniversitesi ile UNC Chapel Hill Üniversitesinin  lisansüstü öğrenciler için düzenlemekte olduğu konferansa, Kyoto Üniversitesi Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezinin Osmanlı Tasavvufu çalışan öğrencilerinin katılmaları sağlanacak.

Batılı bilim adamları bizim yapmaya çalıştığımız şeyleri başından beri takip ediyorlar, özellikle William Chittick, Sachiko Murata, James Morris, Carl Ernst, Omid Safi, Bruce Lawrence ve eşi miriam cooke.  UNC Chapel Hill’deki Kenan Rifai İslam Çalışmaları Kürsüsünün profesörü Juliane Hammer, eşi Cemil Aydın bu çalışmalara hayranlıklarını belirterek, destekleyeceklerini ifade ettiler. Çünkü Japonya’da bütün bu çalışmaların bir sene içinde gerçekleştirilmiş olmasından herkesin son derece etkilendiklerini söylemem gerek. Dolayısıyla Batılıların söylediği şu; çok güzel kararlar alındı, biz de bunların uygulanmasına yönelik olarak, berraklık içinde, emin ve ağır adımlarla her tür desteği vereceğimize söz veriyoruz, dediler. Ayrıca bir kere daha bu çalışmaları gördükten sonra, bu çalışmaları yürüten Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsünde ders vermek için hazır olduklarını söylediler. 

Âcizane, çalışmalarımda Abdülhamid çok ilham verici büyük bir şahsiyet olmuştur, Çin’de ilk Müslüman üniversitesini kuran odur.  Çok şükür biz de Mao’nun kapattığı o üniversiteyi yeniden, kürsü olarak açabilen tek Müslüman ülkeyiz. Bir de Müslüman olan İbnü’l-Arabi uzmanı İzutsu gibi bir âlimin ülkesinde, Kyoto’da, Japonya’nın en büyük ikinci üniversitesinde, Allah’ın bize lütfetmiş olduğu bu merkez bence Japon halkı için gelecek sağlayacaktır. Türkiye’nin Tokyo Büyükelçisi bize çok büyük destek verdiler; kendilerine teşekkür ediyoruz.

Hakiki İslam inancını bulunduğumuz yerlerde anlatabilmek görevimizdir. Müslümanlık ne kadar doğru bir şekilde yaşanırsa, Doğu insanına da Batı insanına da o kadar güzel örnek olacaktır. Sempozyum, bu konuda da inancımızı ve ümidimizi bir kez daha pekiştirmiştir.