Dünya turizm endüstrisi derin bir dönüşümün eşiğinde. Çevresel hassasiyetin yükseldiği bu yeni düzende, Türkiye sürdürülebilir turizm adımlarıyla güçlü bir oyuncu olmaya hazırlanıyor.
Antalya'nın yoğun turizm sezonunda açıklamalarda bulunan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Türkiye'nin turizm politikasında yeni bir döneme girildiğini vurguladı. Uzun vadeli hedeflerle şekillenen “Sürdürülebilir Turizm Programı”, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyokültürel faydalar üretmeyi amaçlıyor.
Alpaslan'a göre artık turizm sadece “deniz, kum, güneş” üçgeninden ibaret değil. Değişen iklim koşulları, çevreye duyarlı seyahat eğilimlerini tetiklerken, destinasyon seçimlerinde sürdürülebilirlik sertifikası olan bölgeler öne çıkıyor. Türkiye ise bu dönüşüme en erken adapte olan ülkelerden biri olma yolunda ilerliyor.
2030 vizyonu: tüm tesisler sürdürülebilirlik sertifikasına sahip olacak
Türkiye'nin turizm geleceği yalnızca büyüme değil, kaliteli ve sürdürülebilir bir gelişim üzerine kuruluyor. Bakan Yardımcısı Alpaslan, ülke genelinde tüm konaklama tesislerinin aşamalı şekilde uluslararası akreditasyonla belgelendirileceğini belirtti.
Bu kapsamda, Side Antik Kenti gibi önemli tarihi destinasyonlar da sürdürülebilir turizm sertifikasyon sürecine dahil ediliyor. Bu adımlar yalnızca çevreyi korumakla kalmayacak, aynı zamanda yüksek gelirli turist profilini çekmekaçısından da ciddi bir avantaj sağlayacak.
“2053 Paris İklim Anlaşması'nın gereklerini turizm sektörü özelinde hayata geçiriyoruz” diyen Alpaslan, Türkiye'nin bu küresel taahhüdü istikrarlı ve tavizsiz bir şekilde yerine getirdiğini ifade etti.
12 ay, 81 il, çok yönlü turizm: ezber bozan bir yaklaşım
Türkiye, sürdürülebilirlik vizyonunu sadece çevre dostu otellerle sınırlamıyor. Hedef çok daha büyük: 81 ilde, yılın 12 ayı boyunca turizm hareketliliği sağlamak. Bu doğrultuda, tarihsel ve doğal zenginlikler, yerel mutfaklar, yayla destinasyonları, sağlık ve kış turizmi gibi alanlara yatırımlar hızlandırıldı.
Alpaslan, her il için özel olarak geliştirilen turizm master planları ile bölgesel kalkınmayı da desteklediklerini belirtti. İl turizm müdürlüklerinin koordinasyonunda yürütülen bu çalışmalar sayesinde, sadece belli başlı şehirler değil, bugüne kadar turizmde geri planda kalmış bölgeler de artık küresel turizm sahnesine çıkıyor.
Bu yaklaşım, ülkenin turizm gelirlerini artırmanın ötesinde, yerel ekonomileri güçlendirmeyi, istihdamı artırmayı ve kültürel değerleri koruyarak yaşatmayı da hedefliyor.
küresel turist beklentisi değişiyor, türkiye dönüşüme hazır
Bugünün gezgini artık yalnızca manzara aramıyor; sorumlu, bilinçli ve etkili deneyimlerin peşinde. Türkiye ise bu beklentileri karşılamakla kalmıyor, geleceğin turizm standartlarını bugünden inşa ediyor.
Doğaya saygılı altyapı yatırımları, karbon ayak izini azaltan uygulamalar ve yerel halkla bütünleşik turizm modelleriyle Türkiye, turizmde sürdürülebilirliğin yalnızca bir tercih değil, zorunluluk olduğunun bilinciyle hareket ediyor.
türkiye, sürdürülebilir turizmle sadece misafir değil, sadık ziyaretçiler kazanacak
Turizmde başarı yalnızca ziyaretçi sayısıyla değil, ziyaretçi sadakatiyle ölçülüyor. Türkiye, sürdürülebilir turizm uygulamaları sayesinde daha nitelikli ve tekrar eden turist profilini hedefliyor.
Bu çerçevede geliştirilen her politika, uzun vadede ülkeye döviz kazandırmanın yanı sıra, kültürel mirasın korunmasıve doğal zenginliklerin sürdürülebilir şekilde kullanılması gibi stratejik faydalar sağlıyor.
