Türkiye, yeşil hidrojen üretimi konusunda attığı kararlı adımlarla yalnızca kendi enerji ihtiyacını karşılamayı değil, aynı zamanda Avrupa Birliği ülkelerine yeşil hidrojen ihracatı yapmayı hedefliyor. Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) Başkanı Yusuf Günay’ın açıklamaları, Türkiye'nin bu alandaki iddiasını bir kez daha gözler önüne seriyor.
“Kaynaklarımızı verimli kullanarak yalnızca ülkemizin değil, Avrupa’nın da ihtiyacını karşılayabiliriz. Bu sayede Türkiye'nin cari açığına büyük katkı sağlanabilir,” diyen Günay, yeşil enerji ve hidrojen teknolojileri konusundaki fırsatlara dikkat çekti.
Yenilenebilir Enerjide Stratejik Atak
Uludağ Enerji Zirvesi'nde konuşan Yusuf Günay, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesi ve hedeflerine dair önemli bilgiler paylaştı. Önümüzdeki 10 yılda mevcut kapasitenin dört kat artırılması planlanıyor. Bu vizyon, yalnızca iç pazarı değil aynı zamanda Avrupa’ya yeşil hidrojen ihracatı gibi dış pazarlara yönelik bir stratejinin de temelini oluşturuyor.
Dünya genelinde her yıl Japonya’nın elektrik tüketimi kadar yeni santral kurulması gerektiğine dikkat çeken Günay, geçen yıl kurulan yenilenebilir enerji santrallerinin dünya genelindeki oranının yüzde 85 olduğunu, Türkiye’de ise bu oranın yüzde 98’e ulaştığını belirtti. Bu da Türkiye’nin yeşil enerjiye geçişte öncü ülkelerden biri olma potansiyelini açıkça ortaya koyuyor.
Güneş ve Rüzgar: Türkiye'nin Sonsuz Enerji Kaynağı
Günay’ın vurguladığı en çarpıcı noktalardan biri, güneş enerjisinin bedava ve sınırsız bir kaynak olması. Türkiye, bu avantajı kullanarak yeşil hidrojen üretiminde dev bir oyuncu haline gelebilir. Bugün itibarıyla yalnızca rüzgar ve güneşe dayalı kurulu güç 34 bin megavat seviyesine ulaştı. Bu, 2001 yılında Türkiye’nin toplam kurulu gücü olan 30 bin megavatı bile geride bırakıyor. Üstelik bu yatırımların tamamı özel sektör eliyle hayata geçirildi.
Bu gelişme, devletin yatırımcıya sunduğu teşvik ve düzenlemelerle birlikte, özel sektörün yeşil enerji yatırımlarında ne kadar güçlü bir aktör olduğunu gözler önüne seriyor. Kamunun denetleyici rolü sayesinde rekabetçi ve verimli bir piyasa ortamı oluştu ve yeşil hidrojen üretimi gibi stratejik alanlarda hızlı gelişim sağlandı.
Yeşil Hidrojenle Cari Açık Kapanabilir
Türkiye, yeşil hidrojen ihracatıyla yalnızca enerji alanında değil, ekonomik alanda da büyük kazanımlar elde edebilir. Avrupa Birliği’nin yenilenebilir enerjiye olan bağımlılığı ve bu alanda dış tedarikçilere yönelmesi, Türkiye için tarihi bir fırsat sunuyor.
Yusuf Günay’a göre bu fırsatın değerlendirilmesi halinde, Türkiye enerji ihracatçısı bir ülke konumuna geçebilir. Özellikle yeşil hidrojen, enerji dönüşümünün temel taşlarından biri olurken, aynı zamanda dış ticaret dengesini olumlu yönde etkileyebilecek bir ürün haline geliyor.
Batarya Teknolojisi ve Yatırımların Geleceği
Yeşil enerjinin daha etkin kullanılabilmesi için batarya teknolojilerinin gelişmesi gerektiğini vurgulayan Günay, bu alanda yapılacak yatırımların da stratejik olduğunu belirtti. Çünkü enerjiyi depolamak, üretmek kadar kritik bir süreç.
Bu teknolojiler geliştikçe, güneş ve rüzgar enerjisinden elde edilen fazla üretim, yeşil hidrojen üretiminde kullanılabilir ve bu sayede enerji arz güvenliği sağlanabilir.
Türkiye Panel Üretiminde Avrupa Lideri
Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründeki liderliği, yalnızca üretim değil ekipman sanayisinde de kendini gösteriyor. Bugün Türkiye, Avrupa’nın en büyük güneş paneli üreticisi konumunda. Üstelik hücre üretiminde de hızlı bir artış söz konusu.
Bu durum, Türkiye'yi yalnızca iç tüketimini karşılayan değil, aynı zamanda yenilenebilir enerji teknolojilerini ihraç eden bir merkez haline getiriyor. Günay’a göre, panel ve hücre üretimiyle birlikte yeşil hidrojen üretim ekipmanları da ihraç edilebilir hale gelecek.
