Yunan basını, Türkiye’nin Afrika kıtasında giderek artan etkisini kapsamlı bir değerlendirmeyle ele aldı. Analizde, Ankara’nın son yıllarda Afrika’da attığı adımların dikkat çekici bir stratejik dönüşüme işaret ettiği vurgulanırken, Fransa’nın geri çekildiği alanlarda Türkiye’nin hızla öne çıktığına dikkat çekildi.
Yunanistan merkezli SL Press, Türkiye’nin yalnızca Orta Doğu, Kafkasya ve Libya’da değil; Afrika’nın kuzey, batı ve doğu bölgelerinde de etkin bir diplomatik ve güvenlik ağı oluşturduğunu yazdı. Haberde, bu etkinin yüksek sesle değil, planlı ve istikrarlı biçimde inşa edildiği değerlendirmesine yer verildi.
Analizde, Türkiye’nin 2000’li yılların başından itibaren Afrika ülkeleriyle ilişkilerini kademeli olarak geliştirdiği, diplomatik temsilciliklerin artırıldığı ve ekonomik iş birliklerinin genişletildiği belirtildi. Güvenlik alanındaki anlaşmaların ise bu sürecin önemli bir ayağını oluşturduğu kaydedildi.
Yunan basınına göre Ankara, Fransa’nın Sahel başta olmak üzere Afrika’daki etkisinin zayıflamasıyla oluşan boşluğu hızla doldurdu. Bu süreçte Türkiye’nin savunma ve güvenlik alanındaki iş birlikleri belirleyici rol oynadı. Yerel güvenlik güçlerinin eğitimi, terörle mücadele faaliyetleri, istihbarat paylaşımı ve Türk özel güvenlik şirketlerinin sahadaki varlığı, Ankara’nın kıta genelindeki nüfuzunu artıran unsurlar olarak öne çıktı.
Haberde, Yunanistan’ın büyük ölçüde Libya’ya odaklandığı, buna karşın Türkiye’nin Afrika genelinde çok daha geniş bir stratejik alanı kapsayan bir yaklaşım benimsediği yorumu yapıldı. Ankara’nın bu paralel stratejiyle kıtada kalıcı bir yapı kurduğu ifade edildi.
Analizde özellikle 2010’lu yıllardan sonra Türkiye’nin savunma sanayiinde yakaladığı ivmenin Afrika ülkelerinin tercihlerinde etkili olduğu vurgulandı.
Türk yapımı SİHA’ların, Afrika’da birçok ülke tarafından tercih edildiği ya da tedarik sürecinde değerlendirildiği belirtilirken, bu durumun Türkiye’ye önemli bir avantaj sağladığı ifade edildi. Türkiye’nin savunma ürünlerinin, Batılı alternatiflere kıyasla daha erişilebilir ve sahada etkin çözümler sunduğu değerlendirmesi yapıldı.
SL Press, Sahel bölgesinde Fransa’nın çekilmesiyle oluşan güvenlik boşluğunun, Türk savunma ihracatı ve askeri iş birlikleriyle doldurulduğunu yazdı. Bu kapsamda Somali’de kurulan askeri eğitim tesisinin, Türkiye’nin yurt dışındaki en büyük askeri yapılanmalarından biri haline geldiği ve Somali güvenlik güçlerinin yeniden yapılandırılmasında önemli rol oynadığına dikkat çekildi. Türk donanmasının Somali açıklarında yürüttüğü faaliyetlerin de bölgedeki dengeler açısından mesaj niteliği taşıdığı ifade edildi.
Analizde, İsrailli güvenlik uzmanı Shay Gal’ın görüşlerine de atıf yapılarak, Türkiye’nin Somali’de oluşturduğu askeri ve güvenlik düzeninin Avrupa ülkeleri tarafından şekillendirilemediği, Ankara’nın bu alanda bağımsız bir yol izlediği yorumu aktarıldı.
Libya başlığı ise analizde kritik bir dönüm noktası olarak ele alındı. Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşmaların Doğu Akdeniz’deki dengeleri etkilediği, Türk askerî varlığının Trablus hükümetinin ayakta kalmasında belirleyici rol oynadığı görüşüne yer verildi. Ankara’nın bu dosyada kalıcılık iradesi gösterdiği de vurgulandı.
Haberde, Sudan’daki Suakin Adası’nın da Türkiye’nin Kızıldeniz ve Afrika stratejisinin uzun vadeli parçalarından biri olduğu ileri sürüldü. Bu adımın, Türkiye’nin son yirmi yılda Afrika’da müttefikler ve ortaklardan oluşan sessiz ancak etkili bir ağ kurduğunun göstergesi olduğu değerlendirmesi yapıldı.
Analizin sonunda, Türkiye’nin Afrika’da askeri eğitimden savunma ihracatına, istihbarat iş birliğinden deniz devriyelerine kadar uzanan geniş bir faaliyet alanı oluşturduğu belirtilerek, Ankara’nın kıtadaki etkinliğini hızla artırdığı, Yunanistan’ın ise bu süreci yakından izlemekle yetinmek zorunda kaldığı yorumu yapıldı.
