
Tarihi Bir Konağın Dönüşümü
Kudüs’te, Nablus Caddesi üzerinde yer alan ve 1890 yılında Osmanlı döneminde inşa edilen taş yapı, ilk olarak Şeref ailesine ait görkemli bir konak olarak tasarlandı. Zamanla pek çok işlev üstlenen bu bina, 1960 yılında Kudüslü Sami Saade tarafından satın alınarak o günden bu yana otel olarak işletiliyor.

Savaşlara ve Zamanın Aşındırmasına Direnen Bir Yapı
Yapı, Osmanlı döneminde askeri karargâh olarak kullanılmış, İngiliz mandası sırasında ise okul olarak hizmet vermişti. Ürdün yönetimi döneminde otele dönüştürülen bina, 1967’deki Altı Gün Savaşı sırasında doğu cephesinden aldığı ağır hasara rağmen ayakta kalmayı başardı. Saade ailesi, bu tarihi mirası özenle restore ederek günümüze taşıdı.

Osmanlı Zarafetiyle Döşenmiş 14 Oda
Toplam 14 odaya sahip olan El-Cerusalem Oteli, Osmanlı tarzı çiniler, el işçiliğiyle işlenmiş ahşap mobilyalar ve geleneksel Filistinli elbiselerle donatılmış. Tarihi taş yapının kemerli pencereleri, avlulara açılan odaları ve eski gelin sandıklarının bugün yatak çarşafı sandığı olarak kullanılması gibi detaylar, nostaljiyle konforu birleştiriyor

Sanatla Bezenmiş Odalar ve Şiirsel Karşılama
Otelin girişinde yer alan, şair el-Mütenebbi’ye ait zarif bir beyitle ziyaretçilerini karşılayan yapı, içeride de edebi dokunuşlarını sürdürüyor. Her odada Antara bin Şeddad’ın bir şiiri yer alırken, dış kapılarda Mütenebbi’den seçmeler bulunuyor. Bu şiirler, konuklara tarihi atmosferin yanı sıra kültürel bir derinlik de sunuyor.


Mısır’dan Kudüs’e Uzanan El İşçiliği
Otelin mobilyaları, özel olarak Mısır’ın Dimyat şehrinde tasarlandı ve Kudüs’e getirildi. İlk gelişte bazı düzenlemeler isteyen otel sahibi Raaid Saade, mobilyaları tekrar Mısır’a göndererek istenilen değişiklikleri yaptırdı ve yeniden Kudüs’e taşıttı. Bu süreç, otelin her detayında hissedilen özgünlük ve titizliğin bir göstergesi.

Kudüs’ün Merkezinde, Tarihle İç İçe Konum
Otelden çıkıldığında, misafirler Nablus Caddesi üzerindeki canlı hayata karışıyor. Otelin konumu, Eski Şehir’e ve Bab el-Amud’a (Şam Kapısı) olan yakınlığıyla stratejik bir cazibe sunuyor. Yabancı turistlerin ilgisini çeken bu tarihi yapı, aynı zamanda Kudüslülerin hafızasında da özel bir yer tutuyor.